BÖLÜM 72

1.7K 111 32
                                    

'Yaşam buydu işte, gerçekleşmeyen beklentilerdi.'

Ayşe Kulin

"Dur tamam..." diyerek sözünü kestim. Ulaş'ın çatık kaşları bana dönerken dayıma bakıp yüzümdeki acıyla gülümsedim.

"Kimseye bir seçim yaptırma ki o seçimde ben varsam bunu asla kabul etmem."

"Hayır, hayır, hayır! Eser Emel'e dokunmayacaksın!"

Dayımın bağırışlarını umursamadan başımı kaldırıp Eser'e baktım. Gülümseyerek beni izliyordu.

"Beni öldür ve bu mesele bitsin." dedim tüm gücümle. Bade'nin teşekkürlerini kulak ardı edip bakışlarımı Ulaş'a çevirdim.

Başını iki yana sallayarak donul bakışlarla beni izliyordu. Eser başımdaki adamıma çekilmesini işaret edip kendisi başıma geçmişti.

"En güzel seçimi sen yaptın rapunzel. Bende seninle geleceğim merak etme."

"Emel hayır! Bir başkası için canını öne atamazsın buna asla izin vermem! Eser dur!"

Tetik sesini duyar duymaz dayıma tebessüm ederek gözlerimi kapattım. Her şey bugün burada bitecekti. Bütün acılarım silinecek benimle birlikte yok olacaktı. Çektiğim onca eziyet, hayal kırıklığı, ihanetler ve boş çabalarım sona erecekti. İlk defa ölümden korkmuyordum çünkü huzura kavuşacağımı biliyordum.

Dayımın feryatlarını bastıran o gür ses Ulaş'a aitti. Beni vurmaması için ona yalvarıyor ve bağırıyordu. Beni sevdiğini ve sevdiği için eziyet çektiğini biliyordum. O yüzden bu bağırışları boşunaydı. Babama veda edemeden gitmek kötü his uyandırsa da içimde bu oyundan kurtulmak en güzel şey olacaktı.

Tek bir ateş...

Ormanı ayağa kaldıran o ateş sesi...

Nefesimi tutmuş ateşin canımu yakmasınu beklerken ardından yeni bir ateş sesi gelmişti.

"Hayır! Eren!"

O isimle kapattığım gözlerimi hızla açtım. Gözlerimi açmamla arkamdan bir yığılma sesi gelmişti. Dayımın Eren'e bağırışlarının arasında bakışlarımı karşıma çevirdim.

Gördüğüm manzara karşısında buz kesilmiştim. Kalbinde kırmızı leke ile elinde doğrulttuğu o silah titremeye başlamıştı. Bedenime inen o inme ile kalakalmıştım.

"İyisin! İyisin..."

Yanımda Ulaş'ın sesleri ve Bade'nin hıçkırıkları kulağımı doldururken Eren'in elindeki silah yere düşmüştü.

"Eren..." diyebilmiştim sadece. Bedenimi kontrol edemiyor ve kıpırdayamıyordum.

"Bana bak! Bade bana bak! Bir yerin incindi mi!"

Titreyen ellerimle yerden destek alarak ayağa kalktım. Ulaş Bade'ye sarılıyor ve ona bir şey olmadığı için şükrediyordu. Bense onun acısınu bastıracak başka bir acıyla sınanıyordum şu an...

Titreyen adımlarım koşmaya çevrilmiş ve düşmek üzere olan Eren'i yakalayan dayıma doğru koşmuştum. Dayımka birlikte yere düşen Eren'in yanına atmıştım kendimi...

"Eren bana bak koçum! Sakın gözlerini kapatma! Sakın!"

Eren dayımın sözlerinin aksine kıpkırmızı kesilmiş yüzünü bana çevirmiş gülümsüyordu.

"E-Emel..." dedi o güçsüz sesiyle. Dolu gözlerle şoku atlatmaya çalışarak titreyen ellerimi kıpkırmızı kesilmiş yüzüne koydum.

"H-Hayır..." diyebildim sadece. Dayım Eren'i uyanık tutmaya çalışıyor bir yandan da ambulansı arıyordu.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now