BÖLÜM 32

2.7K 130 8
                                    

'İkinci şans birincisine ihanettir.'

"Ulaş bey Emel hanımı bırakın. Yoksa bende acımayacağım."

Korktuğum başıma gelmediği için rahat bir nefes verdim. Eğer o kurşun ona gelseydi düşünemiyordum. Ulaş hala bana bakıyordu. Göğsünden hafifçe itmek için baskı uyguladım fakat yerinden bile kımıldamamıştı.

"Bırak artık beni Ulaş Çakırcı bırak Eser'den intikamını daha alamadın mı? Neden sürekli karşıma çıkıyorsun!"

"Hiç bir şey bilmiyorsun Emel. Bu yüzden çocukça davranarak söyleyeceklerimden kaçıyorsun. Ama bilmeni isterim ki o kağıdı imzalayıp holdingle olan yardımlaşmayı iptal etmeyeceğim."

Üstümden çekilerek elindeki silahı kapatıp beline yerleştirdi. Bırak bakışlarındaki o masumiyeti sözlerine dahil inanmıyordum artık. Tek bir kelime dahil etmeden adımlarımı hızlandırarak ondan uzaklaştım.

Arabaya binmeden önce şoföre dönüp yerde yatan adamları işaret ettim.

"Burayı temizleyin."

"Peki efendim."

Şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırırken yüz ifademi bozmadan ona baktım. Gitmemi bekliyordu...

İstediğini yaparak gaza köklendim. İlk önce babamın asıl katiline bedel ödetecektim daha sonra ona gelecekti. Şimdilik onun karşısında sessiz kalıyordum.

...

Holdinge gitmekten son anda vazgeçip huzur bulduğum tek yere doğru çevirdim arabayı...

Artık nefes alabildiğim tek yer de bana cehennem geliyordu. Arabayı sahilin önüne çekip etrafta koşuşturan insanlara baktım. Kimi çocuklarının peşinden güle oynaya koşuştururken kimi kız arkadaşıyla piknik yapıyordı.

Öyle bir yerdeydim ki ne gitmesi mümkündü ne kalması...

Vazgeçip sadece adalete bırakmakla akla karanın ortasındaydım. İntikam alınca da elime bir şey geçmeyecekti adalete bırakıp kaçsam da hiç bir şey...

Başımı geriye yaslayıp yutkundum. Bütün düzenim alt üst olmuştu. Artık yaşadığım şu hayattan zerre mutluluk duymuyordum. Aşık olduğum adam, bana aşık olduğunu sandığım adam evliydi. Dostum dediğim insan babamın evinde yatıp kalkmış yemeğini yemiş adam ihanetin en büyüğünü bırakmıştı.

Bu akşam...

Dostumu kendi ellerimle polise teslim edecektim. Yuvasını yıkacaktım gönlüm hiç rahat değildi. Çünkü ben bu değildim kırmaktan incitmekten korkan yaşça büyük ama içinde küçük bir kız çocuğu taşıyan biriydim.

Titrek nefeslerim arabanın içine karışırken telefonumun sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Arkadan çantama uzanıp telefonumu çıkardım. Arayan dayımdı...

Haftalar sonra her şey bitmişken mi arıyordu. Annemle iki sene önce küsmüşlerdi. Benden iki yaş büyüktü ama bana arkadaş olan tek kişiydi. İki senenin sonunda sesini duyacaktım.

"Efendim?"

"Emel nasılsın?"

Başımı tekrar geriye yaslayıp gülümseyerek yanıt verdim.

"Nasıl mıyım?"

"Biliyorum bana çok kırgınsın. Eniştemin vurulduğu gün aramalı hatta gelmeliydim. Ama annenle konuştum az önce sesi iyi geliyordu."

"Annemi aradıysan neden beni arıyorsun ki?"

"Emel yapma böyle... Bak sana ne diyeceğim ben bu akşam ilk uçakla oraya geliyorum. Geldiğimde oturup biraz konuşalım mı?"

PANZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin