1 BÖLÜM

11.3K 274 82
                                    

İnsanlar...

Fazla kırıcı, fazla umursamaz ve fazla aptallardı. Bende bu dünyaya göre fazla kırılgandım. Evet bir hayalim vardı babamın holdinginin başına geçmeyi çok istiyordum. Fakat bu hayatımın sadece işten ibaret olduğunu göstermezdi. Duygularıma fazla emgel olabilen bir yapıya sahip olmadığım için her seferinde kendimden beklenmeyecek hareketler yapıyordum.

Bazen çok fazla sert tepki göstersem de bazen tamamen kendimi bırakıyor ve ağlıyordum. Gerçek annem ve babamı bilmiyordum ama sanırım bu huyum onlara benzemişti. Arzularımın üstünü kapatmak istememem insanların neden bu kadar dikkatini çekerdi ki...

Herkes özgürdü...

Bende özgür olmak istiyordum. Hayatımı yaşamak, nefes aldığımı hissetmek istiyordum. Yaşam tarzıma göre dışarıdan gören insanlar ah evet bu kız tamamen özgür her istediğini yapabiliyor dese de kimse kimsenin içini bilmiyordu.

Karahan Holding...

Güzel hayallerimden birisi olsa da tek değildi. Holding sahibi olmaktan çok kendi arzularımda ilerlemek istiyordum. Arzularımı, tutkularımı daha çok öne çıkarmak istiyordum.

Saçma bir olay yüzünden çıkan tartışma sayesinde ev yine gerim gerim gerilmişti. Daha fazla tavana bakmayı bırakıp yataktan çıktım. Bugün 22 Nisan'dı. Yani Türkiye'nin en büyük holdinglerine sahip olan kişilerin her yıl yaptığı kutlamalardan birisiydi.

İlk defa katılacağım için fazlasıyla heyecanlıydım. Banyoya ilerlemeden önce boy aynasının önünde duraksamıştım. Her sabah bedenime bakmak hoşuma gidiyordu. Siyah dantelli saten elbise geceliğim vücudumu daha da ortaya çıkartıyordu. göğüs detaylı olması daha da göz alıcı görünüyordu.

Kendi kendime aynadan vücuduma bakınırken kapım hafif tıklandı.

"Emel? Girebilir miyim?"

Babamın sesiydi. Koltuğun üstüne attığım saten hırkamı üstüme geçirip belimdeki ipi hafif bağlayarak girmesi için seslendim.

Her zaman ki gibi usulca kapıyı açıp içeriye güler yüzüyle girmişti. Üstündeki siyah takım elbise onu daha da genç gösteriyordu.

"Biraz konuşabilir miyiz kızım?"

"Tabi baba şöyle geçebilirsin."

İşaret ettiğim koltuklara doğru ilerlerken kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım. Hep böyleydi ne kadar büyük tartışsak da ertesi gün asla küs kalamıyorduk.

Beyaz koltuk takımımdan birine oturup benim de oturmamı işaret etti. İkiletmeden karşısına oturup geceliğimin eteğini düzeltirken babam hafif boğazını temizleyerek uzun kırlaşmış saçlarını düzeltti. Bunu ne zaman yapsa ne diyeceğini düşünürdü.

"Nereden başlamalıyım bilmiyorum Emel. Bu yüzden direk konuya gireceğim."

"Dinliyorum baba."

"Dün söylediklerim için özür dilerim. Bir anlık öfkeme yenildim. Bilirsin beni öfkelendiğim zaman gözüm hiç bir şeyi görmez."

"Sorun değil baba alıştım."

Dizlerimin üstünde ellerimle oynayarak cevap vermiştim. Babam eğdiği başını hafif kaldırarak burukça gülümsedi.

"Alışma lütfen kızım. Ben öyle demek istemedim. Hiç bir zaman kızım olduğun için pişman olmadım. Olmayacağım da. Sen benim prensesimsin Emel. Kimse senin gibi bir evlada sahip olamaz. O kadar özelsin ki benim için kelimelere dökemem."

"Biliyorum baba senin için annem için ne kadar özel olduğumu biliyorum. Dün haddimi fazlasıyla aştığımı da biliyorum. Ama o adam-"

"O adam!..."

PANZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin