BÖLÜM 57

1.7K 105 20
                                    

'Bütün umut yarın sabahta.'

Sait Faik Abasıyanık



"Bu seni hiç ilgilendirmez Emel. Şimdi gidiyor musun evimden yoksa polisi çağırayım mı?"

Serkan bey kendi halinde konuşurken bakışlarım Aylin hanıma kaydı. Hala elleriyle oynuyor eğdiği başını kaldırmıyordu. Belli ki bir şeyden korkuyordu. Benden korktuğu açıktı oğlunu öldüreceğim sanıyordu ama başka bir şey de vardı.

"Yani Aylin hanım ben sizin yerinizde olsam bana ihanet eden bir adama ikinci şansı vermem. Çünkü ikinci şans birincisine ihanettir."

"Emel lütfen zorluk çıkarma ve evimizden git." dedi karşılığında. Belli ki kaldığı zor durum hoşuna gidiyordu.

"Çok kırıcısınız." diyerek oturduğum koltuktan kalktım. İkisi de hazırda bekliyordu yani çocukluğumu bilen insanların benden şimdi korkması açıkcası tuhaftı.

"Her neyse asıl gelmemin amacı olarak oğlunuza bir geçmiş olsun demek istiyorum. Odası neresiydi?" dedim ve ardından elimi şıklattım.

"Ya da kendim bulurum."

Adımlarımı ilerideki merdivenlere yönelterek yürümeye başladığımda Aylin hanım önüme geçip beni durdurmuştu.

"Yapma yeni uyandı."

"Benden bu kadar korkmana gerek yok Aylin hanım. Sadece bir geçmiş olsun diyeceğim."

"Serkan polisi çağır."

Sürekli polis demeleri artık beni sinirlendirmişti. Alayla telefonunu çıkartan Serkan beye bakıp derin bir nefes aldım.

"Eğer şimdi gidersem arkamdan bu ev ile yok olursunuz." dedim kesin ve net bir sesle.

İkisinin de bakışları anında bana çevrildi. Gözlerindeki korku beni daha da keyiflendirirken Aylin hanıma döndüm.

"Düğme benim elimde basmam saniyemi almaz ama yine de siz bilirsiniz." diyerek kapıya döndüğümde kolumdan tutup durdurdu.

"Tamam! Tamam ama sadece bir kaç dakika Emel!"

"İzninizle." diyerek Aylin hanımın yanından geçip merdivenlere ilerledim.

Odasını bulmam fazla sürmemişti. Kapının kulpuna uzanırken öfkenin bütün damarlarımı dolandığını hissedebiliyordum. Derin bir nefes alıp kapının kulpunu çevirip içeriye bir adım attım.

"Sonunda! Anne sabahtan beri sana sesleniyorum-"

Evet sesinden dolayı odayı bulmuştum ve sözünü kesmesinin sebebi beni görmesiydi. Uzandığı yerden anında doğrulup gelişimi izlerken zoraki gülümseyerek kapıyı ardımdan kapattım.

"E-Emel..." dedi kulaklarımı tırmalayan o ses.

Adımlarımı ona yöneltip tan yanında durdum.

"Uyuyan güzel uyanmış."

"Öldüğünü sanıyordum." dedi.

Bedenimi göstererek güldüm.

"Ölmüş gibi mi görünüyorum?"

"B-Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama yaşıyorsun..."

"İntikamımı almadan ölseydim bu sana haksızlık olmaz mıydı?" dedim yanına oturarak.

Hemen geriye çekilmiş ve beni incelemişti. Bakışları saçlarıma gitmişti yüzünde inen hüzün ile usulca yutkundu.

"Saçların..." dedi. "Saçlarını kestirmişsin."

PANZEHİRWhere stories live. Discover now