BÖLÜM 46

2.3K 113 4
                                    

'Öfke sonun başlangıcıydı onun için.'

Annem benden önce davranarak Bade'ye hızlı adımlarla gidip sert bir tokat attı. Bade neye uğradığını şaşırır biçimde başını sağa çevirmiş yanağını tutarken kolundan tutup kendine çevirdi.

"Sen hangi cüretle oğlumu tehdit edersin! Yaptığın hatalara rağmen evimizde kalmana izin verdik oğlunla kalmana izin verdik diye mi bu cesaret? Bana bak Bade beni iyi dinle! Bizim bu durumda olmamızın tek sebebi sensin sana bir otel tuttuğumuza şükret ve kapat çeneni otur! Aksi taktirde Ulaş'a bırakmam seni!"

Selim başını omzuma koymuş uyumak üzereyken annemle gurur duyarcasına sırıtarak arabaya bindim. Bu zamana kadar ilk defa arkamda olmuştu. Bu da beni mutlu etmişti. Kucağımdaki sabiyi bile kendi çıkarı için alet ediyordu ya hiç bir şey söylemiyordum.

Annem aynı hırsla arabaya binip şoföre sürmesini işaret etti. Hiç bir şeyden habersiz melek gibi kucağımda uyuklayan yiğenimin sırtınu okşarken kokusunu içime çektim. Abimin bana kalan tek şeyiydi bu sabi...

"Bana bir açıklama borçlusun Ulaş."

Kollarını birbirine bağlamış hırstan dizini sektirirken işaret parmağımu dudaklarıma bastırarak sessiz olmasını işaret ettim.

"Selim uyuyor anne."

Anında bana doğru tüm vücudunu döndürüp "O katilin yaptığı baskınla ne alakan var?" dedi sinirle çıkan kısık sesiyle.

"Hiç bir alakam yok anne. Hem olsa bile sana şu an bunu açıklayacak durumda değilim."

"Yalan söylüyorsun oğlum. Sırf şu an açıklama yapmamak için. Şimdilik susuyorum fakat kendini toparladığın zaman bana her şeyi anlatacaksın."

Cevap vermeden başımı arkaya yaslayıp Selimi daha çok kucakladım. Abim benim aksime sarışındı Selim de sarışınlığını ondan almıştı. Ve diğer bebeklerin aksine çok akıllıydı. Çok nadir ağlar aynı zamanda gülmesiyle etrafa neşe saçardı.

"Biraz daha hızlı sür."

"Geldik zaten efendim."

Selim'i usulca omzumdan kaldırıp anneme uzattım.

"Anne Selim'i de al benim kaldığım eve git."

"Seni bu halde asla bırakmam."

"Anne bebek yeterince yoruldu. Sende aynı şekilde ve korktuğun şeyi biliyorum. Söz veriyorum hiç bir şey yapmayacağım."

Zorla da olsa ikna olarak başını salladı. Arabadan inip hastanenin kapısındaki Atlas'a baktım. Çatık kaşlarıyla bakışlarını bana dikmiş gelmemi bekliyordu. Gözümün önüne düşen saçlarımı geriye atarak ona doğru adımladım.

"Emel nasıl? Normal odaya aldılar mı?"

"Yarın alacaklar."

Cevap vermeden hastaneye girmek istedim fakat kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Biraz konuşsak iyi olacak Ulaş Çakırcı."

Bir kolumdaki eline bir ona baktım. Anneme bile hesap vermemişken ona hesap vereceğimi düşünüyordu. Kolumu elinden kurtarıp hiç bir şey söylemeden hastaneye girdim.

Bir kaç saat önce yaşanan olay yüzünden etraftaki insanlar çekinerek bakıyordu. İlerlemeye devam ederken arkamdan biri omzumdan tutup beni kendine çevirdi.

"Bu konuyu asla geçiştiremezsin Ulaş Çakırcı. Emel'in babasının vurulmasında bir ilgin var mı?"

"Burnunu bir kez daha kırmamı mı istiyorsun Atlas? Ben tek bir kişiye hesap veririm o da Allah. Şimdi çek elini üstümden nefes almam gerekiyor."

PANZEHİRWhere stories live. Discover now