BÖLÜM 62

1.6K 105 3
                                    

'Yüreğine açılan en büyük yara ailenin sana yüklediği acılardı."

Boş sandalyelerin üzeri kan doluydu ve ne Sena ne de Bade vardı. Ulaş öfkesine engel olamayıp ilk ateşi mesajı veren adamın anlına sıkmıştı. Başlattığı kurşun çatışmaya dönerken olduğum yerde durmayı bırakıp duvarın arkasına saklanmıştım.

Durmadan sıkılan kurşunlar duvarı delerken sırtımı arkama yaslayıp nefes nefese karşı duvardaki adamlara karşılık veren Ulaş'a baktım. Hiç düşünmeden sıkıyordu ve öfke doluydu. Elimdeki silahı süs niyetine bekletmeyi bırakıp duvaı dönerek bana yaklaşmış olan adamın göğsüne sıktım.

Adam ayağımın ucuna düşerken tekrar duvarın arkasına saklanıp sıktığım adamın yere düşen silahına uzandım.

"Dikkat et!"

Silahı bana doğrultmuş adam ateş etmek üzereyken kalbine yediği kurşuna yere düşmüştü. Vurulmaktan kurtaran Ulaş'a baktığımda çatılı kaşlarıyla bana bir bakış atmıştı.

Teşekkür etmek için başımı sallayıp aldığım silahla duvarın arkasına saklandım. İkinci oyunu bizi büyük bir tuzağa düşürmüştü. Bir ton adam vardı ve sandalyenin üstündeki o kanlar öfkemi iki katına çıkarmıştı.

Derin bir nefes alıp iki silahla öne çıkarak hiç düşünmeden ardı ardına sıkmaya başladım. Dibimden geçen kurşunlar demir kapıları delerken bize yaklaşmış olan adamlara karşı kendimizi savunmaya geçmiştik. Ulaş ortaya çıktığımı görüne yanıma gelip etrafımızı saran adamlara karşı sırtını bana yaslamıştı.

Bir dolusu adamlar etrafımızda çember çizerek silahlarını bize doğrultmuş yapacağımız hareketi beklerken ortada sıkışmış ne yapacağımızı düşünüyordum.

"O küçük aklına bir kez de uyup kendini boka sürüklemesen olmazdı!"

Arkamdan bana öfke kusan Ulaş'a sakin kalmaya çalışsam da başaramamıştım.

"Ne yapsaydım senin gibi duvar arkasında saklanarak bir ordu adamı vurmak için mi çabalasaydım!"

"Bir de konuşuyorsun! Söyle şimdi ne yapacaksın!"

"Sesini kesersen düşünüyorum!"

Sonunda ilk defa altta kalmıştı. Ne yaparsak yapalım etrafımızı saran bu adamlar tek bir yanlışımızda bizi öldürürlerdi. Gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çalışarak ne yapacağımızı düşünürken deponun kapısından gelen ıslık sesiyle gözlerimi açtım.

Bütün adamlar o tarafa dönmüş ve döner dönmez ayağımızın dibine düşen bombayla etrafa koşmaya başlamışlardı. Ayakkabımın ucundaki bombaya bakmayı sürdürürken bir el elimi avcunun arasına alıp koşmaya başlamış ve hemen ardından bomba büyük bir gürültüyle patlamıştı.

Patlayan bombayla birlikte geriye doğru düşmüştük. Üstüme düşen büyük bir cüsseyle gözlerimi sıkıca kapatmıştım.

"Hediyemi kabul etmemeniz beni üzdü beyler. Öyle iki kişiye bir ton adam adaletsizlik oluyordu."

Depoda yankılanan yabancı sesle gözlerimi açıp üstümdeki ağırlığa baktım. Ulaş iki eli yanımda yerden destek alarak üstümde beni izliyordu. Gözlerim gözlerini bulduğu anda birbirimize kilitlenmiştik.

Soğuk nefesi dudaklarıma çarpıyor gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. Ellerimin göğsünde olduğunu fark edince usulca çekip yutkundum. Onunla bu kadar yakın olmak yüreğim için hiç iyi değildi.

"Ulaş bey iyi misiniz?"

Aramızdaki sessizliği bozan o sesle birlikte Ulaş üstümden kalkmıştı. Kendimi toparlamak için düştüğüm yerden doğrulup açılan elbisemi düzelttim. Başımı yere sert çarptığım için kafamın arkasında keskin bir ağrı vardı.

PANZEHİROù les histoires vivent. Découvrez maintenant