BÖLÜM 34

2.7K 139 30
                                    

'Kaynağı konusunda kendimizi aldattığımız tutkular, bize en çok zulmeden tutkulardı.'

Oscar


"Aylin açıklayabilirim-"

Aylin abla geriye doğru giderek Serkan amcadan uzaklaştı. Hiç bir kadın aldatılmayı hak etmezdi. Kötü bile olsa...

"Yaklaşma... Sen bunu da mı yaptın bize? Benim oğlumu ezip eziyet ederken başkasından çocuk mu peydahladın?"

Sesi öylesine titriyordu ki dünyası başına yıkılmıştı. Sahra koşar adımlarla yanıma gelip Aylin ablayı üzülerek izledi. Bunun olmasını o da istememişti her şeyi ben yapmıştım çünkü her insanın yalanı elbet bir gün ortaya çıkardı.

Aylin abla daha fazla ayakta duramayıp düşmek üzereyken masadan tutundu. Yanına gidip destek olmak istedim fakat yapamadım. İçimdeki o merhameti kalbime gömüp sessiz sessiz izlemeye devam ettim.

"Sana inanamıyorum Serkan... Demek bu yüzden sürekli bizi boşluyordun. Oğluma yetimmiş gibi davranırken başkasından peydahladığın kızının yanına gidiyordun..."

Serkan amca açıklama yapmak için Aylin ablaya doğru adımlarken Eser bir hırsla ayağa kalkıp belindeki silahı çıkardı. Herkes çığlık çığlığa kendini korumak isterken Ulaş önüme geçip silahınu Eser'e doğrulttu.

"İndir lan o silahı!"

Eser bana doğrulttuğu silahı Ulaş'a çevirip güldü. Psikolojisinin ne kadar kötü olduğunu gülüşünden de anlıyordum.

"İkiniz planladınız değil mi? Sahra'nın buraya gelmesini ikiniz planladınız. Senin aileni dağıttım diye benim ailemi de ayıracaksın değil mi Emel!"

Ulaş'ın arkasından çıkıp güçlü durmaya çalışarak Eser'e doğru ilerledim. Kimsenin beni korumasına ihtiyacım yoktu. Eğer gerçekleri tamamen ortaya döktüysem ve bu savaşı başlattıysam nedeni olan insanın beni koruma çabasına girmesini istemiyordum.

Ellerimi önümde birleştirerek başımı eğdim. Derin bir nefes alarak dostum ailem dediğim insanın nasıl çöktüğünü gösteren gözlerine baktım.

"İnan bana ailemi dağıttığın için yapmadım bunu. Sakladığınız hatalar işlediğiniz günahlar aranızdaki tek masum insanı da sizinle birlikte dibe çekmesin diye gerçekleri ortaya çıkardım."

Eser'e olam bakışlarımı Serkan amcaya çevirdim.

"Senin günah keçisi diye eziyet ettiğin sadece onun hataları varmış gibi davrandığın taşlanmış kalbinin kirliliğini ortaya çıkardım Serkan amca. Bu kız senin yüzünden dışarıya çıkamıyor bu adam ise senin uyguladığın psikolojik ve fiziksel şiddet yüzünden hayatları mahfoldu. Bak... İyi bak çünkü bir daha asla bir araya gelemeyeceksiniz."

Serkan amca beklediğimin aksine başınu eğerek sessiz kalırken Eser tetiği çekerek silahı anlıma dayadı. Gözlerindeki öfke aslında yorgunluğu gösteriyordu. Ailesini ve kendisini bu hale getiren tek kişi babasıydı.

Ulaş Eser'in elindeki silaha vurarak yere fırlattı. Kolumdan tutup arkasına beni arkasına çekerken Eser öfkesine hakim olamayarak tüm gücüyle bana bağırmaya başladı.

"Seni geberteceğim Emel! Sana yemin olsun ölümün benim elimden olacak duydun mu beni!"

Dışarıdan gelen siren sesleriyle hepimiz bahçeye bakan boydan cama döndük. İki ekip koşar adımlarla içeriye girerek Eser'in ismini anons ettiler.

"Eser Kaya! Ellerini yukarıya kaldır ve yavaşça yere çök!"

Dostum bildiğim bu yaşıma kadar bir saat bile uzak kalamadığım adam şimdi bana öfkeyle bakarak ellerini havaya kaldırmış ve yere çökmüştü. Aylin abla duyduklarını sonunda idrak ederek oğluna doğru koşup karşısına çökerek boynuna sarıldı.

"Oğlum! Korkma annecim ben yanındayım seni asla bırakmayacağım tamam mı?"

Annesini dinlemiyor sadece bana bakıyordu. Polisler Aylin ablayı zorla oğlundan ayırıp Eser'i götürürlerken Serkan amca Sahra ve Aylin abla da peşlerinden koşar adımlarla çıkmıştı.

Ne ara geldiklerini bilmediğim gazeteciler Eser'e soru sorarlarken polisler alele acele Eser'i arabaya bindirip götürmüşlerdi. Aylin abla ve diğerleri de hemen arkasından gitmişlerdi.

Ulaş ile baş başa kaldığımızı fark edince bakışlarımı ona çevirip yutkundum. Göz yaşlarımı zar zor tutabiliyordum.

Titreyen dudaklarımı aralayıp çatallaşan sesimle "Git buradan." dedim.

Bakışları anında yumuşayarak yanıma geldi. Aramızdaki milimleri büyüterek adımlara çevirdim.

"Emel benim katil olmadığımu sende anladın. Neden hala benden uzaklaşıyorsun..."

Dolu gözlerle incinmişçesine sırıtarak karanlığı andıran gözlerine baktım.

"Sen katil değilsin evet ama babamın bu duruma gelmesine neden olan kişisin."

"Ben hiç bir şey yapmadım Emel. Bırak sana yaklaşayım kokunu içime çekeyim ve gerçekleri tek tek anlatayım izin ver."

Başımı olumsuz anlamda sallayarak ondan biraz daha uzaklaştım. Yüreğim yeterince yanıyordu. Bir de beni bu şekilde incitmesini istemiyordum.

"Neyi anlatacaksın ki Ulaş... Hadi diyelim ki anlattın. Bu senin evli olduğun gerçeğini değiştirir mi?"

"Hiç bir şey bilmiyorsun Emel."

"Belki de bilmesem daha iyi olur Ulaş. O kadın her ne kadar hata yapmış olsa da aldatılmayı hak etmedi. Hiç bir kadın hak etmez-"

"Sen ne aldatılmasından bahsediyorsun? O kadın beni aldattı beni! Ben onu değil! Bilmediğin konu hakkında yorum yapmayı kes Emel!"

Haksız olmasına rağmen öfkelenmiş yumruklarını sıkıp sıkıp gevşetiyordu. Bana yaklaşmayı ne kadar çok arzuladığını gözlerinden görebiliyordum. Bende ona sarılıp özlediğim kokusuyla sakinleşmek ve bütün bu olanları unutmak istiyordum. Fakat aramızda öyle büyük engel vardı ki bu engeli açan kendisiydi.

"Sen her ne kadar buna aldatma demesen de o kadının yattığı adamdan intikam almak için sende onu aldattın Ulaş. Hatırlıyor musun beni kaçırıldığım yerden kurtarıp evine götürdüğünde bir şey söylemiştin..."

Ellerimi önüme birleştirip oynarken başımı eğdim. Göz yaşlarım tek tek avuçlarıma damlarken derin bir nefes alıp dolu gözlerle aşık olduğum adama baktım.

"Sana zehir olacağım tıpkı etrafıma olduğum gibi-"

Çaresizce kaşlarını indirip ellerini uzatarak bana bir adım attığında onunla birlikte geriledim. Yaklaşmak isteyip yaklaşamaması onu daha da çaresizleştiriyordu.

"Tıpkı etrafıma olduğum gibi ama o damarlarına işlediğim zehrin panzehirini de kendim vereceğim..."

Sesi hafif hafif titremeye başladığında buruk bir gülümsemeyle çaresiz gözlerine baktım.

"İşte panzehirim olamayacaksın. Çünkü damarlarım akıttığın bu zehir kalbime işledi. Yüreğim acı içinde kıvranıyor Ulaş ve panzehiri sende değil. Sen o panzehiri dağ evinde yok ettin. Sen evlisin Ulaş, bir eşin bir ailen var. Yalanlarınla beni kendine aşık ettin beni de günahına ortak ettin. Ama daha fazla o günaha ortak olmayacağım."

Tir tir titreyen elimle kapıyı işaret ederek yutkundum.

"Şimdi git lütfen... Daha fazla canımı yakmadan git."

"Asla... Bana uzattığın elini asla bırakmayacağım."

Anlamadığım bir hızla yanıma gelip belimi kavrayarak beni sertçe kendine çekti. Daha bir şey dememe bile izin vermeden hızla dudaklarımı dudaklarının arasına aldı. Kollarından tutup itmek için her ne kadar çabalasam da asla izin vermemişti.

Başımı zoraki biçimde sağa çevirdim.

"Yapma..."

"Bende sana aşığım Emel. Benim de yüreğim yanıyor ama bu olanlar için değil. Senden uzak kaldığım için. Kokundan, dudaklarından, gülüşünden uzak kaldığım için..."

Sağ eliyle çenemi kavrayıp yüzüne bakmamı sağlayarak dudaklarını tekrar  dudaklarıma bastırdı.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now