BÖLÜM 36

2.6K 132 2
                                    

'Hayatım gömülü umutlarla dolu, mükemmel bir mezar gibi."

Montgomery


Ayağa kalkıp sakin kalmaya çalıştım. Çünkü dayımın bakışları beni daha da geriyordu. Titreyen ellerimi görmemesi için arkama saklayarak derin bir nefes aldım.

"Sana neden yalan söyleyim dayı? Bunu daha sonra konuşalım lütfen. Toplantıya yetişmem gerekiyor."

"Emel-"

Biraz daha kalırsam oturup ağlardım. Bu yüzden hızlı adımlarla çantamı ve ceketimi aldığım gibi evden çıktım. Hiç durmadan arabaya binip şoföre holdinge sürmesini söyledim.

Onu koruyor muydum? Yoksa gerçeklerin ortaya çıkmasından mı korkuyordum bilmiyordum. Dayım elbet öğrenecekti. Belki anneme anlatıp beni holdingin başından aldıracaktı belki de yüzüme bakmadan tekrardan çıkıp gidecekti. Bu kadar olayın içinde bir de ailemin bana sırt çevirmesini kaldıramazdım.

Babam belki beni hatırlamayacaktı. Ve olanları duyunca beni içine sakladığı kanatlarını kaldırıp nefret edecekti. Yaşamak istediğim o hafızadan tamamen silineceğim düşüncesi beni daha da kötü ediyordu.

Bu yolun sonunda yanlız kalacaktım elbet bu yüzden yanlızlığa dayanmam için bazı şeylere hazırlıklı olmam gerekiyordu. Belki şimdi değil ama daha sonra her şey tek tek ortaya çıkacaktı. Saklanan hiç bir şey saklandığı yerde kalmazdı çünkü...

"Efendim geldik."

Düşüncelerimin içinde boğulurken şoförün sesiyle tuttuğum nefesi bıraktım. Bu saatten sonra holdinge adımımı attığım anda her şeyi dışarıda bırakacaktım. Eğer ki peşimden getirdiğim bu karmaşıklığı işlerime karıştırırsam hiç bir şeyi başaramazdım.

Holdinge girer girmez bütün çalışanların bakışları bana döndü. Neden baktıklarına dair en ufak bir fikrim yoktu. Fakat rahatsız olduğum in adımlarımı hızlandırarak asansöre bindim. İki kişi daha beninle birlikte binmişlerdi. Biri kız diğeri erkekti. Belli ki stajerlerdi.

Tuhaf bakışlarını benden saklamaya çalışsalar da aynalardan gayet net görünüyordu. Daha fazla dayanamayıp sordum.

"Neden herkes bana bakıyor?"

İkisi de bana dönerek ne cevap vereceğini düşünürlerken kız elindeki telefonu bana uzattı. Anlamsız bakışlarımı ondan çekerek telefonu aldım.

Pusat Karahan'ı ağır yaralayan kişinin kızı Emel Karahan'ın en yakın arkadaşı olduğu ortaya çıktı. Emel Karahan arkadaşını kendi elleriyle polise teslim ederken erkek arkadaşıyla uygunsuz resimleri de ortaya çıktı.

Alta doğru indiğimde Ulaş'ın beni öptüğü resimleri gördüm. Şaşkınlıkla ağzım açılırken bakışlarımı stajerlere çevirdim. İkisi de bakışlarını kaçırıyordu. Eğer dayım bunu görürse ki Eser'i araştırıyorsa kesinlikle görmüştür. Bütün her şeyin ortaya çıkmasına çok az kalmış demekti.

Elimdeki telefonla açılan asansörden bir hışımla çıktım. Evimin önünde tek bir gazeteci yokken bu görüntüler çekilmişti. Bu da demek oluyordu ki biri gizli gizli bizi izliyordu.

Toplantı odasına bütün öfkemle girerek elimi masaya vurdum. Müşteriler dışında çalışanlar da vardı. Hepsi ayaklanarak şaşkın biçimde bana baktı.

"Bir sorun mu var Emel hanım?"

Müşterime dönerek deein bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Onlarla yapacağım iş çok önemliydi ve eğer şu an bu konuyu açarsam kaçırırdım. Başımı olumsuz anlamda sallayarak zar zor gülümsedim.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now