14 BÖLÜM

4.2K 168 22
                                    

'Tek bir gölge yoktu, her nesne her köşe, her kıvrım gözlerimi acıtan keskin bir nitelikte beliriyordu.'

Albert Camus

Elinde ne varsa fırlatıp bir hırsla ayağa kalktı. Öfkeden deliye dönmüş gözlerini benden kaçırırken ellerini sertçe kıvırcık saçlarından geçirdi. Onun ismini duyunca her seferinde bu kadar deliriyordu.

"Sen! Nasıl o adamla gidersin Emel!"

Dudaklarımı aralayıp cevap vermek istedim fakat benden önce davranıp işaret parmağını sallayarak sesini alçaltmaya çalıştı.

"Sen gitmedin! O it seni zorla götürdü! Ben şimdi ona soracağım!"

Önüne gelen pasuman eşyalarını ayağıyla itip koşar adımlara gitmeye başladı.

"Kimse beni zorla götürmedi. Ben kendi isteğimle gittim Eser."

Adım sesleri bir anda kesildi. İliklerime kadar gerilmiştim. Karşımdaki duvara kesin bir ifadeyle bakarken kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkundum.

"Sen... O adamla kendi isteğin ile mi gittin?"

"Evet öyle oldu."

Adımlarını geri bana yönlendirip tam karşımda durdu.

"İyi de neden! O psikopatın yanına gidecek kadar ne yaşadın!"

Bakışlarımo deliye dönmüş mavi gözlerine yönlendirdim. Bir cevap bekliyordu. Bu kadar tepki vermesinin nedeni olmalıydı. Gerçeği söylemek yerine geçici bir yalan attım önüne.

"Çünkü içimden bir his onunla gitmemi istedi."

"İçinden bir his öyle mi?"

Başımı sallayarak "Evet." dedim.

Gömleğinin bir kaç düğmesini tek tek çözerken sakin kalmak için kendiyle savaşıyordu.

"O adamın sana aşık olduğunu biliyor musun Emel? Psikopat gibi her saniye peşinde olduğunu evinin içine kadar girip odanı gözetlediğini biliyor musun?"

Yalan söylediğini bakışlarından anlıyordum. Öfkeden de olsa gözlerini kaçırdığı için yalan söylediğini anlayabiliyordum. Her zaman böyleydi kime öfkelense iftira atmak için aklına gelen ilk şeyi söylüyordu.

Oturduğum yerden kalkıp ayağıma fazla baskı uygulamadan tam karşısında durdum. Yanaklarımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silip derim bir nefes aldım.

"Bildiğim tek bir şey var Eser. O da birilerinin beni öldürmeye çalışması. O adamın yanına kendi isteğimle gitmedim evet. Odama kadar gelebildi o da kabul. Çünkü karşı binanın çatısında başıma dayanmış bir silah vardı! Beni o kurtardı ve bana kurulan pusudan saçımın teline zarar gelmeden çekip aldı! O adama karşı neden bu kadar kinlisin bilmiyorum umrumda da değil! Ben artık düşünemiyorum! Ne oluyor! Ne bitiyor! Nasıl bu duruma geldik! Hiç bir fikrim yok! Aklımı kaçırmak üzereyim ve senin tek derdin o adam mı!"

Son sözlerimde ağzımdan hıçkırık dağılmış ve onun nefesine karışmıştı. İşaret parmağımı sallamayı bırakıp ellerimi yüzüme koydum. Kimsenin karşısında ağlamak istemiyordum. Özellikle de ailemin karşısında çünkü tamamen güçsüz düşüyordum. Bu da beni savunmasız bırakıyordu.

Eser sonunda öfkesini dindirip başımı göğsüne yasladı. Başımı öperken ağlamamam için mırıldandı.

"Tamam özür dilerim. Bir anda kendimden geçtim. Zaten yalan söylediğimi anlamışsındır. Ağlama lütfen."

PANZEHİRWhere stories live. Discover now