BÖLÜM 53

2.1K 115 19
                                    

'Yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı."

William Shakespeare




Ulaş'ın yanıma son gelişinin ardından bir hafta geçmişti. Yine telefonda görüşüyorduk Nil abla ile de sık sık görüşüyordu. Yanıma gelmek istiyordu fakat amcam ve kızından dolayı gelmesini engelliyordum. Son olaydan sonra yeterince gerginlik çıkmıştı.

"Emel hanım yardıma ihtiyacınız var mı?"

Üstüme giyindiğim switi düzenleyip aynadan kendime baktım.

"Yok ben hallettim Nil abla. Araç hazır mı?"

"Evet aşağıda sizi bekliyorlar."

Başımla onay verip topuz yaptığım saçıma baktım. Bugün dikişlerim alınacaktı. Bu yüzden eşofman takımı giyinmiştim. Son kez kendime bakıp masadan güneş gözlüğümü alıp hemen taktım.

Büyük ihtimalle gazeteciler hastanenin önünde bekliyordu. Göz altımdaki morlukları görüp yalan haber çıkartmamaları için gözlerimi saklamak istemiştim. Düşünelerimin arasına dalıp giderken yatağımın üstünde çalan telefonuma doğru yürümek istedim. Fakat Nil abla fazla hareket etmemi istemediği için benden önce davranmıştı.

"Ulaş bey arıyor."

"Teşekkür ederim." diyerek telefonu aldım. Açmak için harekete geçtiğimde odamın kapısı tıklanmıştı.

"Görünüşe göre müsaitsin."

Kapıdan beni izleyen Yeliz'e bakıp deein bir nefes aldım. Yine bir şeyler söyleyecek ve canımı sıkacaktı. Nil ablaya çıkmasını işaret edip hala çalan telefonumun sesini kıstım.

"Katil sevgilin mi arıyor?" dedi kapıyı arkasından kapatarak. Sinirlenerek onu ketiflendirmeyecektim. Bu nedenle gülümseyerek telefonumu cebime koydum.

"Bir şey mi oldu?"

"Evet oldu."

Yatağıma oturup odamı süzerken ayakta durmakta zorlandığım için elimle masadan destek aldım.

"Ne söyleyeceksen acele eder misin? İşlerim var."

"Bugün dikişlerin alınıyordu değil mi?"

Soruş tarzı tamamen alay içeriyordu. Yirmi beş yaşında olmasına rağmen hala olgunlaşamamış biriyle tartışmak gerçekten çok zordu.

"Sadede gel Yeliz."

Zümrüt yeşili gözlerini hemen bana çevirmişti. Babam ve amcamın da gözleri zümrüt yeşiliydi. Genlerini oradan alıyordu fakat o gözlerden bütünüyle kin akıyordu.

Yatağımdan kalkıp odamın etrafını inceleyerek bana doğru adımladı.

"Biliyorsun ki bugün dava var."

"Evet bilmeyen kalmadı Yeliz. Çıkar ağzındaki baklayı."

"Madem bu kadar acelecisin o zaman tek seferde uyarımı yapacağım."

Belli ki amcam göndermişti. Yoksa bu tarz şeylere aklı yetmezdi Yeliz'in. Kollarımı birbirine bağlayıp alayla yüzüne baktım.

"Dinliyorum seni."

"Davayı alma ihtimalin çok daha yüksek çünkü amcamın kızısın. Öz olmasa da evlatlığısın. Bu yüzden sana bir kez söyleyeceğim Emel."

Aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatıp masamdaki parfümümü avcunun içine aldı.

"O holding en çok bizim hakkımız ve sen yetim kız eğer ki davayı kazanırsan sonuçlarını annenle ödeyeceksin." dieyerek parfümümün kapağını açıp bileğine bir fıs sıktı.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now