TANITIM

20.1K 300 138
                                    


Karahan holdingin sahibi olan Pusat Karahan en büyük aşkı ile evlenir ama tek bir sorun vardır. Sevdiği kadının rahminde hastalık vardır. Pusat ile tanışmadan önce yumurtalıklarını aldırır. Fakat ilerleyen zamanlarda buna pişman olur.

Evlendikten sonra Pusat eşine bir teklifte bulunur.

"Bahar..."

Aşık olduğu kadın her zaman ki gibi aynasının önüne oturmuş saçlarını tararken boynuna öpücükler konduran sevdiğine bakar ve gülümser.

"Efendim hayatım?"

"Bir çocuğumuz olsun ister misin?"

Bahar'ın aniden yüzü düşer. Sevdiği adama bir evlat veremediği için çok üzülüyordur.

"Bunun imkansız olduğunu biliyorsun Pusat."

"Hayır..." diyerek Bahar'ın ellerini tutarak önüne çöker ve tebessüm eder.

"İmkansız diye bir şey yoktur sevgilim."

Bahar Pusat'ın söylediği her cümlede kahrolsa da belli etmemeye çalışarak güler.

"Hmm... Çıkar ağzındaki baklayı Pusat bey."

Pusat sıcak dudaklarını sevdiği kadının parmaklarına değdirip gözlerini kapatıe ve derin bir nefes alır.

"Sevdiğim kadının aşık olduğum bu ruhun bir bebek hayali olduğunu biliyorum. Ve düşündüm de..."

Diyerek başını kaldırıp zümrüt yeşili gözlerine bakar.

"Bir bebek sahiplenmeye ne dersin?"

Bahar'ın gözleri anında açılır ve heyecanla hızlı hızlı nefes alıp verirken cevaplar.

"Sen ciddi misin?"

"Evet neden olmasın?"

Bir anda gözleri dolar. Çocuk sahibi olamasa da Pusat'ın teklifiyle bir bebeğe bakmak ve onu kendi evladıymış gibi sevmek istemişti.

"B-Ben bilemedim."

"O güzel gözlerini doldurma karıcığım. Senin hayalini gerçekleştirmek benim en büyük başarım olur. Şimdi söyle bana bir evlat sahibi olmak istiyor musun?"

Bahar hiç düşünmeden başınu sallar ve mutluluktan titreyen sesiyle cevap verir.

"İsterim... Hemde çok isterim."

....

Kucağına aldığı bebeğin kokusunu ilk defa duyan Bahar sevinç göz yaşlarıyla sevdiği adama bakar.

"Emel..."

Bebeğin minik yanağına usul ve narince bir öpücük kondurur ve sözünü devam ettirir.

"İsmi bu olsun. Emel Karahan..."

"Sen nasıl istersen hayatım."

Pusat ellerini sevdiği kadının beline dolayıp önce onun anlından daha sonra da aralarındaki bebeğin yanağından öper ve gülümser.

"Ailemize hoşgeldin Emel Karahan."

.....

Fakat bilmedikleri bir şey vardır. Evlatlık edindikleri bebek büyüdükçe farklılaşır ve tutkuları artar.

Yirmi beş yaşına gelen Emel'in tek isteği babası gibi holding sahibi olup saygı kazanmaktır.

Fakat tutkusu isteğinin üstüne çıkar. Arzuladığı tek şey hayatına girecek adamın arzularıdır.

Giyinişi, hareketleri, konuşmaları gün geçtikçe babası ve annesinin dikkatini çeker.

"Söylediklerimin dışına çıkmaktan vazgeç artık Emel! Aksi takdirde...."

"Aksi takdirde ne baba? Söyle içinde kalmasın."

Pusat elini uzun saçlarından geçirip sıkıntıyla bir nefes verir. Bu onun kendini sakinleştirme şeklidir.

"Bundan sonra söylediğim tek bir şeyin dışına çıkarsan seni evlatlıktan reddederim."

Emel umursamazca göz devirip elindeki araba anahtarını masaya atar ve kaşlarını indirip dolamaması için çabaladığı gözleriyle babasına bakar.

"Zaten öz kızın değilim Pusat Karahan. Bu yüzden beni evlatlıktan reddetmen hiç bir şeyi değiştirmez."

Bu sözlerinin ardından Pusat kravatını gevşeterek nefes almaya çalışır. Bahar Pusat'ın kolundan tutup endişeli gözlerle ona bakar.

"Pusat iyi misin?"

"İyiyim hayatım, iyiyim..."

Başını hafif kaldırıp Emel'in gözlerine pişmanlıkla bakar.

"Seni evlat edindiğim güne lanet olsun."

Babasının sözleri kulaklarında yankılanıp dururken omuzlarına serdiği deri ceketi tek hamlede yere atar ve annesine babasına bakar.

"Sırf düşüncelerim, tutkularım ve arzularım var diye bana bunu söyledin-"

"Emel yeter!"

Sonunda annesi araya girer ve hayal kırıklığıyla Emel'e bakarak eliyle merdivenleri işaret eder.

"Odana git ve yarına kadar çıkma!"

Emel tam tersi başınu olumsuz anlamda sallayarak yere attığı deri ceketini alıp masadaki anahtara uzanır.

"Biliyor musunuz? Belki de beni hiç almamalıydınız."

Son sözüyle birlikte evden çıkıp kapıyı ardından sertçe kapatır. Yaşadıkları köşkün bahçesinde üç yabancı araç görür fakat umursamadan kendi arabasına doğru ilerler.

İçinde yaşadığı şey hırs değil acıdır. Fakat bunun farkına varamayacak kadar öfkelidir.

Gördüğü yabancı arabaların birinden adamlar aracılığıyla bir adam iner ve bakışları direk Emel'e gider.

Ama Emel oraya bakmadan elindeki ceketi omuzlarına atıp neredeyse kalçası gözükecek eteğini iyice kaldırarak arabasına biner ve hızla oradan uzaklaşır.

Fakat bilmiyordur ki arabadan inen kişi onun sonunun başlangıcıdır...

"Hoş geldiniz Ulaş bey."

Ulaş bakışlarını uzaklaşan arabadan çekip karşısındaki korumaya bakar ve başını sallar.

Hemen ardından Pusat evden çıkarak ceketinin önünü ilikler. Başını eğerek Ulaş'ın karşısına gelene kadar kaldırmaz.

"Hoş geldiniz Ulaş bey."

Ulaş hiç istifini bozmadan sert yüz ifadesiyle başını sallar.

"Baya hoş karşılandım Pusat bey."

Pusat anlamayarak eğdiği başını kaldırıp karşısında bakışlarıyla öldüren Ulaş'a bakar.

Ulaş bakışlarını Pusat'tan çekip sağ elini kaldırarak işaret ve orta parmağını birleştirip arkasındaki adamlardan birine gelmesini işaret eder.

Koşarak gelen korumalardan biri başını eğdiğinde Pusat'ın duymayacağı şekilde adamına bir şeyler söyler. Koruma başını sallayarak koşar adımlarla giderken bakışlarını tekrardan Pusat'a çevirir.

Pusat hala onu beklettiğini fark edince hemen sağa çekiliğ evi işaret eder.

"Buyrun isterseniz eve geçelim."

Umursamadan Pusat'ın önünden geçerek eve doğru ilerler.

PANZEHİR...

PANZEHİRWhere stories live. Discover now