3 BÖLÜM

6.8K 240 99
                                    

Büyük ve görkemli bir mekana giriş yaptığımız anda yüzüme çarpan o muhteşem havayla gülümsedim. Etrafta bir sürü insan vardı. Kendi aralarında sohbet ederek kadeh tokuşturuyorlardı.

Annem ve babam kendi aralarında sohbet ederek arkamdan gelirken etrafa göz gezdirerek önlerinden yürümeye devam ediyordum. Siyah dar mini etek giyinmiş sarı saçlarını ensesinde toplamış güler yüzlü bir bayan tam karşımızda durup ellerini önünde birleştirdi.

"Hoşgeldiniz efendim. Yerinizi ayırtmıştık hemen şöyle geçebilirsiniz."

Babam başını sallayıp gülümseyerek annemin elini sıkıca tutup yürümeye başladı. Peşlerinden ayrılmadan etrafa bakınarak bize ayrıltılan yere geçtim. Elimdeki mini kutu çantayı masanın üzerine indirip sohbet eden insanları daha da yakından süzmeye başladım.

O kadar kibar ve nazik sohbet ediyorlardı ki konuşma tarzlarına hayran kalmıştım. Annem ve babam kendi aralarında sohbete devam ederken etrafı süzüyor her şeyin ne kadar narin ve ince hazırlandığına bakınıyordum.

Türkiye'nin en büyük holdinglerine sahip olam herkes buradaydı. Kendi kendime insanlara bakarak fikie yürütürken usul ve kulak yormayan müzik başlamış çiftler ortada toplanmaya başlamışlardı.

Dans eden çiftlere bakınmaya devam ederken bize doğru yaklaşan bir adam dikkatimi çekmişti. Babam adama gülümseyerek karşımıza geçmesini işaret etti.

"Efendim izniniz olursa Ulaş bey kızınızı dansa kaldırmak istiyor."

Kaşlarım anlamsızca çatılırken babam bir an bile düşünmeden kabul etmişti. Kabul etmesi beni daha da şaşırtırken annem elime dokunup kaşlarını kaldırmış sessiz olmamı işaret etmişti. Adam babamdan aldığı yanıtla koşar adım bizden uzaklaşınca gittiği yöne baktım. Karşımıza sağ eli takım elbisesinin cebinde esmer uzun boylu hafif sakallı bir adamdı. En tuhafı ise beni süzüyordu. Ona biraz daha dikkatli baktığımda haber sitesinde gördüğüm Ulaş Çakıcı olduğunu fark ettim.

Aklıma binlerce soru bir anda yüklenmişti. Adam Ulaş Çakıcı'nın kulağına aldığı yanıtı verdiğinde o keskin ve ciddi bakışlarıyla bana doğru gelmeye başladı. Babam başıyla Ulaş Çakırcı'yı selamlayıp beni gösterince boşta kalan elini bana doğru uzatıp gayet ciddi  ve kesin bakışlarıyla tutmamı bekledi. Tek kaşımı kaldırarak uzattığı elini tutup salonun ortasına doğru peşinden ilerledim.

Bir anda sağ elini belime indirip sol eliyle elimi usulca tuttu. Boşta kalan elimi omzuna yerleştirip simsiyah gözlerine baktım. Bakışlarıma karşılık dudaklarını ıslatıp dudağını kıvırdı.

"Nasılsınız?"

Onun aksine gayet ciddi bir tavırla yanıt verdim.

"Tanımadığım bir adamla dans etmek nasıl bir duygu diye soruyorsanız iğrenç. Bu yüzden kötüyüm ya siz?"

Bakışları anında eski haline dönmüştü. Sert ve keskin...

Başını kulağıma yaklaştırıp tüylerimi diken diken eden kısık ses tonuyla konuştu.

"Size kendimi tanıtayım. Adım Ulaş Çakıcı holdinginin sahibiyim. Otuz bir yaşındayım ve evli değilim."

Yutkundum...

İlk defa bir erkeğin bana bu kdar yaklaşmasına müsaade ettiğim için kendimi tuhaf hissediyordum. Özellikle de bu öldürücü bakışlı adama karşı.

"Evli olup olmamanız beni ilgilendirmez. Dansa kaldırabileceğiniz o kadar bayan varken neden ben?"

Kulağıma nefesini vererek sırıttığında iyice gerildiğimi hissetmiştim. Avuçlarımın içi terliyor ve arzularım nefes kesecek kadar çoğalıyordu.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now