46. Bölüm : Roma Kampına Kıyameti Getirmek

1.8K 239 190
                                    

Güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz.

Canlarım lütfen oy vermediğiniz bölümlere oy verip tüm bölümleri 100 oya tamamlar mısınız? Zaten birkaç tane tek var.

Şimdiden teşekkürler.

İyi okumalar:))))

*****

Dışarıda ardı ardına çakan şimşekler ve karşımda gözleri gökyüzü mavisi ile parıldayan Rose göz alıcı duruyordu.

Gerçekten...

Sarı saçları vücudundaki aşırı elektrik yükü ile havaya kalkmaya başlamıştı. Yüzünün etrafında oluşmaya başlayan çatlaklar ve burnundan akan kan gücünün en üst seviyelerine tırmanmaya başladığının habercisiydi.

Kabuğunu kırıyor ve içindeki ham güce ulaşıyordu. Tıpkı istediğim gibi...

Ah, Rose... Hiçbir zaman beni anlamayacak olmanız ne yazık.

Her şey, her zaman benim istediğim gibi benim planım dahilinde gider. Aleyhime olan olaylar olurken bile...

"Hala sesini duyamadım, Rose."

Dedim alayla. Yüzündeki çatlaklar daha da hızlı artmaya başladı. Öfkeli ve nefret dolu olan gözleri üzerimden bir saniye bile ayrılmazken gücünü hissedebiliyordum.

Tanrılar aşkına... Bu muazzam bir güçtü.

Yüzündeki çatlaklar artık tüm bedenine yayılırken bekledim. Biraz daha, sadece biraz daha...

"Sen. Bir. Hiçsin. Rose... Tıpkı annen gibi..."

Ve alaylı bir kahkaha...

Rose öfkeyle bağırdı ve ellerini bana doğru uzattı. İçindeki güç dışarı çıkarken kabuğu kırıldı ve taht salonun duvarlarını yıkan şimşekler üzerime geldi.

Etrafta kör edici bir mavi ve sarı ışık oluşurken Tanrılar gücün dışarı taşımasını önlediler.

Olimpos'un yok olmasını istemeyiz değil mi?

Aslında her Yarıtanrı'nın içerisinde böyle bir güç vardı. Yalnızca açığa çıkmayı bekliyordu. Rose'a iyilik yapıyor gibi görünsem de aslında ben bir süre için kendimi yok olmuş göstermeye çalışıyordum.

Olimpos'un gördüğü en büyük şimşekler üzerime doğru gelirken engel olmadım. Ardı ardına tepeme düşen şimşekler ile kimse ne beni ne de Rose'u göremiyordu.

Tek görebildikleri şey mavi-sarı şimşekler ve tek duyabildikleri gök gürültüsüydü.

Kendimi Yeraltına ışınlarken şimşekleri söndürmüştüm. Ve herkesin gördüğü tek şey, benden geriye kalan son şeyler olduğu düşünülen küller olmuştu.

Kehanet'in bahsetti gizli olan Maya'ydı. Artık buna emindim.

**************

Buraya ayak bastığım ilk anda Hades'in varlığımı hissettiğini biliyordum. Tıpkı Thanatos ve Hypnos'un da hissettiğini bildiğim gibi...

Babam kimseye, Zeus'a ve Poseidon'a  bile, tek kelime etmemişti. Çünkü ben öyle istemiştim. Babam da isteğimi geriye çevirmemişti.

Zaten sırf benim için katlandığı kardeşlerine beni ispiyonlayacak değildi.

Abim Ölüm Tanrısı Thanatos ve diğer abim Uyku Tanrısı Hypnos da sessiz kalma haklarını korumuştu.

Buradaki odama gidip sıcak bir duş aldıktan sonra üzerime siyah bir büstiyer ile siyah deri bir pantolon giydim.

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Where stories live. Discover now