24. Bölüm : İkinci Kez Yanmak

3.2K 297 103
                                    

Cezam da ödülüm de zihnimdi benim. En büyük silahım da zihnimdi. Hem başkalarını hem de beni yakıyordu.

Bu yüzden diyorum.

Düşünmek benim lanetim.

Aslında Zeus'u her zaman Hades'ten çok sevmiştim. Buna tam sevgi denemezdi. Daha çok... Bilemiyorum.

Zeus ulaşılmaz olandı. Ulaşılmaz olan her zaman daha çok dikkat çekerdi. Zeus'a ulaşmak için Tanrı egosunu aşmak gerekirdi.

Bu yüzden Zeus'un fikirleri her zaman benim için daha önemli olmuştu. Onun Tanrı egosunu aşmak ve gerçekte kim olduğunu görmek istiyordum.

Ben, babamı tanımak istiyordum.

Hades ise... Hades benim için çok ayrıydı. Hades, uzun yıllar sonra o çok nefret ettiği yeryüzüne benim için çıkmıştı. O çok nefret ettiği kardeşi ile benim için anlaşmıştı.

Hades benim için pek çok şeydi. Babam, abim, dostum... Hades buz gibi görünürdu.

Acımasız Yeraltı Tanrısı...

Doğruydu. Babam acımazdı. Ancak o asla ama asla haksız yere cezalandırmazdı kimseyi. Herkese  eninde sonunda yaptığı şeylerin bedelini ödetirdi.

Bir gün Olimpos'un da bu bedeli ödeyeceğini biliyordum ama şimdilik tehlike içeride değildi.

Ödedi de. Benden sonra en büyük ihanet Hades'ten geldi.

Yani... Zihnimdeki sesleri saymazsak...

Hades, benim vazgeçilmezimdi.
Zeus, benim ulaşılmazım.

İkisi de benim için çok büyük öneme sahipti. Canımı yaktıkları kadar canları yakmak istediğim kişilerdi ama canların yanmasın diye her şeyi yapacağım kişiler yine onlardı.

Tanrılar hiçbir zaman çocuklarına değer vermezdi. Hades ve Zeus benim için neyse bende onlar için o olmak istiyordum.

Benden vazgeçemesinler ama ulaşılmaz olayım istiyordum.

Onlara karşı hastalıklı bir sevgim vardı. Tehlikeli bir sevgi... Bunun farkında olmaları işimi zorlaştırsa da bunu önemsememeleri işimi kolaylaştırıyordu.

Babalarımı seviyordum. Çok... Onları kardeşlerimden kıskanıyordum. Hem de çok...

Bu konuda duygularımı kontrol etmem zordu. Bunu biliyorlardı. Zeus ve Hades benim her şeyimdi.

Onlara tapıyordum adeta. Hayrandım.

Bunun benim için iyi olmadığını da biliyordum. Ama bu... Bu bir tür takıntı gibiydi. Bu hırstı.

Beni görsünler istiyordum. Belki onları hiçbir zaman anlayamazdım ama onlar beni anlasın istiyordum.

Karanlıklar Tanrıçası olduğum kadar Işık Tanrıçası'ydım.

Bu yüzden çok çelişkili hareketlerim vardı. Bir an onlardan nefret edip tüm Olimpos'u yıkmaya karar verebilir diğer anda ise onlardan özür dileyip Olimpos'u yeniden inşa edebilirdim.

Sağım solum belli değildi.

Bu yüzden korkuyorlardı. Neyi seçeceğimi tahmin edemiyorlardı.

Onlara karşı çok kadar öfkeliydim. Onlara çok kırılmıştım. Ama onlara değer veriyordum.

Bu hislerin bir gün benim sonum olacağını ve yeniden doğduğum zaman her birinin hesabını alacağımı biliyordum.

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Where stories live. Discover now