26. Bölüm : Karanlık İkiz

3.3K 299 135
                                    

"Şimşekler Tanrısı ve Tanrılar Kralı olan Zeus, Ölüler Diyarı Hükümdarı olan Hades ve Okyanusların Hükümdarı olan Poseidon... Üç Büyükler, kanları ile beni yarattı! Ben doğmadım! Ben bir büyü değilim, yanlış anlamayın."

Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Benin annem yok. Babam ise üç tane...Tanrı Zeus, Tanrı Hades ve Tanrı Poseidon... Bir büyüden çok daha fazlasıyım."

Hera kudururken dudağımın kenarı kıvrıldı. Bir büyü Olimpos'u temsil edemez belki Hera ama ben ederim.

"Ben Yeraltı'nın Veliahtı Karanlıklar Tanrıçası Hades Kızı Karen ve ben Gökyüzü'nün Veliahtı Işıklar Tanrıçası Zeus Kızı Karen ve yine ben Okyanus'un Veliahtı Deniz'in Tanrıçası Poseidon Kızı Karen!"

Amma da ünvanım varmış...

"Ben OLİMPOS PRENSESİ Karen!"

Sözüm bitince gülüp halka göz kırptım.

"Ayrıca ölmek için çok gencim. Hem... Siz beni bırakmazsanız ben sizi hiç bırakmam."

Şoku atlatan halk yine coşkuyla tezahürat yapmaya başladı. Az önceki ağlamaklı cenaze havası çoktan dağılmıştı. Kutlama havası vardı.

Yüzümde uzun zamandır olmadığı kadar gerçek bir gülümseme vardı. Kuzey yanıma gelip eli ile elimi birbirine kenetledi. Gülümseyerek ona baktım ve elimdeki elini sıktım.

'Seni seviyorum.'

Dedi dudaklarını oynatarak. Gülümseyerek aynısı yaptım.

'Bende seni seviyorum, sevgili ruh eşim.'

Gülümseyerek çapkınca göz kırptı. Kıkırdayıp gözlerimi devirdim. Asla büyümeyecekti bu çocuk.

"Kızımın dinlenmesi gerek! Yarın büyük bir kutlama olacak! Dağılabilirsiniz..."

Dedi Zeus ve mekan değişti. Tanrılar tahtlarında belirirken Hera delici bakışlarını bana atıyordu. Rose bana saldırmak üzere gibiydi. Kuzey sımsıkı elimi tutuyordu. Diğer Veliahtlar -Hera ve Ares Veliahtı dahil, Hunter hariç- reverans yaptılar.

" Prensesim..."

Dediler, gülümseyip kalkmalarını söyledim. Hera'ya karşı yanımda olduklarını belli etmiştiler. Hunter ve Rose ise karşımda olduğunu...

"Sen nasıl babamın izni olmadan halkın önümde kendini prenses ilan edersin!?"

Aşağılayıcı bir şekilde gülümsedim.

"Rose... Unuttun mu? Prenses zaten bendim. Hep bendim. Ayrıca... Babamın buna karşı olduğunu düşünseydim yapmazdım."

Duraksadım.

"Belki de yapardım. Bilemiyorum."

Kendime pek fazla güvenmiyordum. Genel olarak o ana göre hareket ettiğim için ne yapacağım belli olmuyordu.

"Herkesin önünde kimliğini açıkladın! Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmiyor musun sen!?"

Diye bağırdı Hera. Bu kez kaşlarım çatıldı.

"Bugün konuşmaya hakkın olmadığını söylediğimi hatırlıyorum, Hera."

Dedim gözlerimi kısarak. Afallaması karşısında güldüm.

"Bakın... Sizinle uzun uzun tartışıp her lafınızdan sonra morarmanızı izlemeyi gerçekten çok isterim. Ancak..."

Ofladım.

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin