31. Bölüm / 2. Sezon : Prometheus

3K 273 120
                                    

"Derler ki: Zeus hiç bir zaman istememiş insanların yaratılmasını.
Prometheus'un insanları yarattığını duyunca çok sinirlenmiş ve insanların tüm bilgiden ve güçten mahrum olmalarını istemiş. Bu şekilde bu soyun zamanla yok olacağını düşünüyormuş. Fakat Prometheus, yarattığı bu mahluklara gönülden bağlıymış; insanlara bir sürü faydalı bilgi öğretmiş; insanların yararına olan bir sürü yasayı zekası ile Tanrılara kabul ettirmiş.

Bu yasalardan en önemlisi: kurban adama ritüelidir. Zeus, bu varoluş kavgasında insanları zor duruma sokmak için kurban adamayı zorunlu kılar. Prometheus bunun üzerine düşünür: eğer ki kesilecek hayvanın önemsiz tarafları Tanrılara sunulursa insanlar zor durumda kalmaz. Bunu nasıl yapacağı üzerine düşündükten sonra aklına harika bir çözüm gelir. Kurbanın hangi taraflarının Tanrılara sunulacağını Zeus'a ç sorar, fakat güzel bir hileyle birlikte: bunun için hayvanın tüm kemiklerini ve yenilmeyecek taraflarını yağ ile kaplar; diğer en önemli kısımlarını da işkembenin içine yerleştirir. Zeus'un karşısına geçer ve hangisinin adanmasını istiyorsun diye sorar. Zeus, pis kokulu ve kötü görünüşlü işkembeye göz ucuyla baktıktan sonra içi kemikler ile dolu olan yağlı kısmı ister ve o andan sonra bu karar değiştirilemez, çünkü Tanrılar yanılmaz.

Bu karardan sonra kesilen kurbanlarda Tanrılara sunulan kısımlar kemikler ve tadı kötü olan kısımlar olur. Bununla da kalmaz Prometheus, Haphaistos'un evinden büyük bir güç olan 'ateşi' çalar ve onu insana ulaştırır. Bunca zaman öfkesini içinde biriktiren Zeus artık taşar ve Prometheus'a çok kötü bir ceza verir: onu, Haphaistos'un yaptığı zincirler ile Kafkas Dağına zincirler; bununla da kalmaz Zeus, gündüzleri bir kartal gelerek Prometheus'un ciğerini yer, gece olunca ciğer tekrardan büyür. Bu acımasız cezayı sonsuza kadar çekmeye mahkum olur Prometheus. Çok uzun zaman sonra yine de serbest kalır. "

Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.

"Antik Olimpiyat Oyunlarında  Pindaros şu epik şiiri sunar:

'Soy tektir, tek
insan ve tanrılar soyu;
tek anneden soluk aldık.
Ama her şeydeki farklı güç
ayırır bizi birbirimizden.
Tek başına pırıltılı gökyüzünden başka bir şey olmayan kişi
yalnızca öyle var olur sonsuza dek.
Oysaki, zihnimiz ve vücudumuzun muhteşemliğiyle
ölümsüzler arasına katılabiliriz.'

Bu şiirde görmemiz gereken bilgi: İnsanların tanrı hamurundan yaratıldığı...

Pindaros bu şiiri söylerken Prometheus'un insanı nasıl yarattığına atıfta bulunur. İnsanın yaratılışını kısaca anlatalım: Zeus'un Demeter'den olma çok güzel bir kızı bulunur, ismi Kore'dir. Daha sonradan Hades, Kore'yi Yeraltına kaçırır ve ismi Persephone'ye dönüşür. Zeus çok sevdiği bu kızına da göz diker. Yılan şekline girerek onu hamile bırakır. Bu hamilelikten yine annesi gibi çok güzel olan bir oğul doğar: Zagreus. Zeus, Zagreus'u herkesten üstün tutar ve bir gün tahtını ona devredeceğini umar. Fakat, Zeus'un Zagreus'a olan sevgisini kıskanan Hera büyük nefret beslemektedir. Bu nefretin farkında olan Zeus çok sevdiği oğlunu bir zamanlar kendisine de bakan Kuretler'e teslim eder. Mağarada yaşayan bu Tanrılar çok güvenilir ve Bilge Tanrılardır; Baş Tanrı Zeus'u da bizzat bu Tanrılar büyütmüştür. Fakat bu sefer Kuretler ellerine verilen bu çocuğu koruyamadılar: Hera, titanları çağırarak Zagreus'u buldukları yerde öldürmelerini ister. Titanlar, uzun bir arayıştan sonra Zagreus'u mağarada bulur ve öldürür.

"Bazı söylencelerde Zagreus'u nasıl öldürdüklerinin detayları anlatılır.
Denilenler göre titanlar mağarayı bulur ve tüm koruyucuları öldürür, fakat Zagreus emekleye emekleye mağaranın en dar köşesine gitmiştir. Dev gibi titanların bu dar alanda ona ulaşmaları imkansızdır. Bunun üzerine bebeğin ilgisini çekebilmek için her türlü sihri, büyüyü ve aletleri kullanırlar; ama nafile, bebek hiç oralı değildir. En sonunda bir ayna tutarlar yüzüne. Kendisini ilk defa gören bebek emekleye emekleye aynaya yaklaşır ve kendisini meraklı gözlerle incelemeye başlar. Tam o anda Titanlar saldırıya geçerler ve onu öldürürler. Bu durumu gören Zeus çok üzülür. Sevgi ve üzüntünün verdiği öfke ile Titanları oracıkta yıldırımı ile kül eder.

O kül yıllarca orada kalır; bunu gören Prometheus o külü kullanarak insanı yaratır. Bu külün yapısında iki zıt durum vardır: kötülüğün somut hali Titanlar ve saflığın, sevginin somut hali Zagreus. İnsanların neden aynı anda hem kötülüğü hem iyiliği barındırabildiğinin cevabı budur. Aynı zamanda da Pindaros'un da atıfta bulunduğu Tanrı soyun kökeni de bu hikayedir."

Diye bitirdi cümlelerini Efsaneler hocam. Sıkıntı bir nefes aldım. Bu dersi sevmiyordum. Gerçekten hoşuma gitmiyordu. Mitoloji saçmalıklar ile dolu bir alandı, bana göre.

Elim istemsizce boynuma gitti. Soğuk zincir ile buluşan parmaklarım titredi.

Kolyem siyah bir Dolunay ve beyaz bir Hilal Aya ev sahipliği yapıyordu. Bu kolyenin olayını hiçbir zaman anlayamamıştım. Dolunayı saran bir Hilal Ay...

Kendimi bildim bileli bu kolye boynumdaydı. Annem ve babam, sürekli ama sürekli bu kolyenin çok önemli olduğunu söylüyordu.

Oysaki sıradan bir kolyeydi işte.

Zil sesi ile hiç beklemeden sınıftan çıktım. Ders dinlemeyi sevmezdim. Dersleri sevmezdim.

Sınavlarım hep berbat gelirdi. Asosyaldim ama inek değildim. İnsanlar beni sıkardı.

Onlar beni sevmezdi, ben de onları sevmezdim. Karşılıklıydı. Kendini bir şey sanan insanlardan nefret ederdim. Onlar da sürekli herkese diklenen benden nefret ederlerdi.

Kendimi ezdirmemek benim hayat felsefem gibi bir şeydi. Çok takmazdım insanları ama beni çok takarlardı.

Herkes sağa gidiyorsa ben sola giderdim. Öyle gıcık bir şeydim hani.

Şey olur ya, kızlar bilir, saçınızı üç kez bağlayınca gevşek dört kez bağlayınca sıkı olur. Öyle gıcık bir tiptim.

"Hey!"

Başımı sesin geldiği yöne çevirdim.

"Selam."

Dedim gülümseyerek. Kolunu omzuma atıp beni kendine çektiği zaman güldüm.

"Bu kez sana karışmayacağım, William."

Gözlerini devirdi.

"Bana William demenden nefret ediyorum, güzellik."

"Seni sinir etmek hoşuma gidiyor, William."

Gülerek yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.

"Öyle olsun bakalım."

Dediğinde güldüm.

"Hah, şöyle yola gel."

Will ile eğlenmek çok kolaydı. Yakın olduğum tek insandı. Kendini resmen zorla bana yamamıştı. Popüler çocuk Will anlaşabildiğim tek insandı. Tabii annem ve babamı saymazsak...

"Maya!"

Nasıldı?

Beğendiniz mi?

Peki ne düşünüyorsunuz? Sizce benim kafamda ne tilkiler dönüyor? Sksjjsjdjs.

Çok istediğiniz için bu bölümü yazdım. Normalde daha uzun sürecekti bu ara. Ama 1 hafta köyde kalacağım için şimdiden atayım dedim. Belki o zaman yazamayabilirim ya da daha çok yazarım.

Belli olmaz.

Neyse...

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Where stories live. Discover now