44. Bölüm : Yarıtanrı Avcıları

2K 248 141
                                    

ÖNEMLİ OKU!!!

Bildiğiniz gibi 1. Sınavların sonundayım. 2. Sınavlar olursa hikayelerimi biraz daha ertelemek durumunda kalacağım. Bunu sizin kadar bende istemiyorum ama anlamanız gerek. Derslerim önceliğim olmak zorunda.

BİLGİLENDİRME BİTMİŞTİR.

*********************

Maya'dan...

Kutlamanın sonunda Kamer ile Karen bir şeyler konuşmuş ardından olay çıkmadan ayrılmışlardı.

O günden bu yana bir hafta geçmişti ve onların hayatında hiçbir sorun yoktu. Oysa benim hayatım her zamanki gibi karmaşıktı.

Koruyucu Cadı denen bir şey olduğumu olduğumu öğrenmiştim. Zeus'a çalıştığını öğrendiğimden beri Will'den köşe bucak kaçıyordum.

O ise bıkmadan usanmadan benimle konuşmaya çalışıyordu.

Derin bir iç çekip yatağımda dönüp durmaya bir sonra verdim. Tam o sırada mekan değişti ve kendimi aniden 12 Olimposlu ile karşı karşıya buldum.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken Will, Ryan ve Brian -onlar da mı gelmişti?- eğildiler. Ben ise yüksek taht karında oturan 12 kiş-pardon Tanrıya bakıyordum.

"Şimdi sizler 12 Olimposlu mu oluyorsunuz?"

Bazen dilimi tutamazdım. Will sessiz sessiz bir şeyler homurdanırken eğilmek aklımın ucundan bile geçmemişti.

Neden eğilecektim ki?

Eğilmesem ne olurdu?

Öldürdüler miydi? Hah, sanki çok korkutuyor ya ölüm beni. Öldürseler ne yazar? Kaybedecek bir şeyim yok ne de olsa.

"Tanrılara karşısı saygılı ol, seni küçük Yarıtanrı."

Dedi dişleri arasından bir kadın. Şaşalı bir kıyafet vardı üzerinde. O ve onun yanındaki adamın tahtı diğer 10 tahttan biraz daha yüksekte duruyordu.

"Dur, tahmin edeyim."

Dedim hafif alayla. Başımı erkek olana çevirdim. Sarı saçları ve gökyüzü mavisi gözleri ile kim olduğu açıktı.

"Zeus..."

Eh, diğerlerinden biraz daha yüksekte olan tahtı bunu kanıtlıyordu. Bana küçük diyen kadına baktım.

"Hera da sen olmalısın."

Dedim alayla. Mitolojide hatırladığım kadarıyla içlerinden en acınası olan Tanrıça buydu.

Zeus onu her zaman aldatıyor o da -Zeus'un çok umrundaymış gibi- onun çocuklarını öldürüyordu.

Kendi kendime gözlerimi devirdim. İşin içinde başka iş olabilirdi ama benim umrumda değildi.

Neden burada olduğumu bile bilmiyordum.

"Tanrılar Kraliçesi Hera!"

Diye düzeltti beni. Ona bakıp gözlerimi devirdim.

"Herkesin bunu bildiğine eminim."

Ne diye sürekli tekrar ediyorsa? Kimseye bunu unutturduğunu sanmıyordum.

Özgüven eksikliği falan mı vardı acaba?

"Sen-"

"Yeter, Maya."

Deyip Hera'nın sözünü kesti, Poseidon. Sesinden ifadesizlik alsa da duygularını hissettiğim için üzerini örtmeye çalıştığını endişesini görmüştüm.

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Where stories live. Discover now