I.Kitap Finali: GÜNAHKÂR VE MASUM.

Start from the beginning
                                    

-"Sende biliyorsun. 48 saat olmadan bir şey yapmazlar." Ozan, yumruk yaptığı ellerini sıkarak önümde durdu, bir dizi yerden destek alırken elini dizime koydu. -"Gelecek..Hadi, şu kanı temizleyip yara bandı yapıştıralım." Ne ısrar etmeye ne de direnmeye halim vardı..Aylar önce gördüğüm cılız yapraktan farksız sadece Uzay'ın gelmesini bekliyordum. Ozan'la birlikte banyoya gittiğimizde suyun altına tuttuğu parmağımı tepkisiz kaşılarken, yara bandını hazırlıyordu bile. -"Bir şey oldu..Çok kötü bir şey oldu." Gözlerim karşımdaki duvardan ayrılmadığında Ozan'ın aldığı derin nefesi duymuştum. -"Dakikalar sonra kapınızın açılacağına eminim.." Ozan yara bandını yapıştırırken kalbimde hissettiğim ağrı ile lavabo mermerine tutundum. Kuruyan toprağın yarılması gibi yarılmıştı sanki..Sanki delik anbean büyüyor, kalbimi ele geçiriyordu.

Yaklaşan ve birbirine karışan siren sesleri ormanı ele geçirirken Uzay gözlerini araladığı an yepyeni bir karanlığa bırakıyordu.

-"Siz ikiniz, arkaya! Sen benimle gel!" Uzay, depoyu dolduran seslerle gözlerini son kez açtığında doğrultulan silahlar ile karşılaştı. -"Yaşıyor mu?" Polis memurlarından biri Tamay'ın nabzına bakarken diğer memur Uzay'ı kolundan tutarak kaldırmıştı.

-"Ben yapmadım.." Uzay'ın dudaklarından dökülen güçsüz cümleleri, diğer memurun, nabzı çok yavaş cümlesi bastırmıştı.

Uzay'ın kolları sertçe kavrayıp arkada birleştirildiğinde kelepçenin soğukluğu bileklerini ele geçirmişti.

Tamay ilk ambulansa alınırken Uzay'ı da ikinci ambulansa almışlar, başından akan kanı durdurmaya çalışıyorlardı.

Olay yeri inceleme ekibi depodaki yerini aldığında Uzay, yaşadığı şoku atlatamıyor, kabusa hapsolmuş gibi hissediyordu. Ben yapmadım diyordu, dudaklarından sadece gerçeğin cümlesi dökülüyordu..

Ensesinden, sırtına yayılan ve kurumaya yüz tutan kan kaderin yol haritasını çizmişti. Ensesindeki lekeye bastırılan soğuk ve sert el ile ambulanstan inip karakol binasının yüksek merdivenlerinden çıkmaya zorlandı. Özgürlüğü son buluyordu..

-"Nezarethaye." Yanındaki memur işittiği alışagelmiş ses tonu ile başını sallamıştı.

-"Ailesine ulaşın. İki tarafında." Dedi aynı ses uzaklaşırken.

-"Mehir." Dedi Uzay sayıklar gibi..Söz vermişti..Bu gece yanında ki yerini alacağına dair söz vermişti..

Ellerim yüzümü kapatırken kendimi giriş kapısının yanındaki soğuk duvara bırakmıştım. Zemine bıraktığım telefonumun zil sesi evde yankılanmaya başladığında afallayarak doğruldum.

-"Uzay!" Titreyen parmaklarımla aramayı onaylarken Ozanlar yanıma geliyordu.

-"Sevgilim nerdesin?!"

-"Ben polis memuru Murat Aksal." Dışarıya verdiğim ses evde yankılanırken Ozanlar birbirlerine çatılan kaşlarıyla bakıyordu.

-"Buraya gelmeniz gereken bir durum var." Dedi ses, kötü haberi hafifleştirmek ister gibi. -"Uzay iyi mi? Noluyor? Sesini duymak istiyorum?" Çaresizliğim, yaptığı açıklamanın altında kalmıştı. -"Gözaltında. Adam yaralama." Cümleler yerini, kapanan telefonun son cızırtılı sesine bıraktığında gevşeyen ellerimden düşen telefon zeminle tekrar buluşmuştu. -"Mehir!" Yankılanan ses, şimdi adıma aitti..

RUHUMUN GÜNAHIWhere stories live. Discover now