Bölüm 48 -Veda?

41 4 0
                                    

Hoşça kal ruhum, benimle kal... Kirlenme lütfen. Karanlık çökmesin üzerine... Bırakma kendini boşluğa, tutun. Sımsıkı tutun... Hayal kırıklıklarına tutun. Yaralarına sarıl. Acıyan, kanayan yaralarına...
Hislerim... Sizi kaybetmek istemiyorum. Öldürmek istemiyorum. Yaşatmaya çalışıyorum sizi, çabalıyorum... Size can suyu olmaya uğraşıyorum... Ama canım acıyor... Öyle bir acıyor ki, nefesim kesiliyor. Kalbimin üzerinde taşıması güç bir yük var.. Ağır.. Kaldıramıyorum. Belki de fazla yorgunum? Ya da sadece kendimi kandırıyorum... Bilmiyorum, bilemiyorum. Hiçbir şeyi bilmiyorum. Kafamın içinde koşuşturan şeytanlar var. Öldüremiyorum onları, çok ses çıkartıyorlar... Seslerden nefret ediyorum...

Acılarımı sardım bileklerime, öylece bakıyorum gökyüzüne... 'gökyüzüne saklanmak isterdim' diye geçiriyorum içimden... eğer mümkün olsaydı yıldızların ardında yaşamak isterdim, çünkü belki o zaman hissederdim yaşadığımı, belki o zaman alabilirdim nefesimi... insanlardan uzak olmak isterdim, çünkü belki o zaman sevebilirdim kendimi...

Küçük şeylere bağlardım umutlarımı... Herkesin gördüğü, sıradan olan şeylere... Gökyüzüne, bulutlara, güneşe, yıldızlara, aya, denize... Şimdi ne değişti? Umudum bitti... Tükendi, söndü ışığım...
Gökyüzüm karanlık artık. Bulutlar birer hayalet gibiler, üzerime çöken hayaletler gibiler sanki... Güneş sadece beni yakıyor.. Ruhum yanıyor.. Alevler içinde, cayır cayır... Yıldızlar intihar etmiş hayallerim sanki.. Karanlık gökyüzüne asmış hayallerim bedenlerini... Ay bir tek bana merhamet etmiyor gibi, bir tek beni sevmiyor gibi... Zaten alışkın olduğum şey bu değil mi? Denizi, hislerimi alıp, acıyo veriyor sanki bana... Gelgitler, hep benden gidenler sanki... Canım yanıyor... Baş edemiyorum, çünkü yorgunum...

***
"Yeşil inci ne lan?"

"Nerden bileyim... s*keceğim şimdi bilmecenizi de ya!"

"Oofff!"

"Ne yapacağız şimdi?"

"İnan hiçbir fikrim yok..."

"Bıktım artık ama!"

"Tamam sakin olalım, şimdi panik yapacak veya sinirlenecek durumda değiliz..."

"Nehrin ardında diyor..."

"Nehir olan her yeri dolaşsak mı?"

"Bu şehirde olduğunu ne biliyoruz?"

"Önceki mekan bu şehirdeydi, başka şehirde olacağını sanmıyorum..."

"Bilemeyiz.."

Tekrarladım

"Dediğim gibi, o kadar büyük düşünmezler, öyle olsaydı bulmamız aylar alırdı delirdiniz mi?"

"Haklısın sanırım.. aklım çalışmıyor ki abi!"

"Bulacağız bir şekilde, bütün nehirleri dolaşmamız gerekse bile bulacağız..."

"Umarım."

"Ben bir Anka'ya bakayım.."

Diğerleri kafasını salladı ve sıkıntıyla arkalarına yaslandılar

Yoğun bakım odasının önünde durdum ama Anka'yı bulamayınca korkuyla etrafa bakmaya başladım

Hiçbir yerde göremeyince hızlıca odaya geri döndüm

Yağız hemen ayaklandı

"Ne oldu? Ne bu ifaden? Anka'ya bir şey mi oldu?"

"Anka yok!"

"Ne demek yok lan?!"

Dedi Doğu

"Yok işte oğlum! Odasına baktım etrafa baktım kimseyi bulamadım!"

İçimdeki Şeytan Where stories live. Discover now