Bölüm 41 -Minel ve Doğu

62 8 5
                                    

Cesedi savruldu içimeki sonsuz boşluğa kayıp ruhumun... Belki yaşayabilirdim, deneyemedim. Aptal bedenim, aptal umutlarım... O kadar çok yorgunum ki, ruhumu yaşatmayı deneyemedim. Öylece düştü kucağımdan, tutmaya gücüm yoktu. Sanki düşerken, ölürken yanında hislerimi de götürdü. Son bir kez gülümsedi, bu kadarı hakkım dedi sanki. Katilinin duygularını çekip aldı..

küçük çocuk susmuyor şimdi, küçük çocuk ağlıyor durmadan... hepimizin içinde küçük bir çocuk yok mu zaten? Benim küçük kızım kayıp şimdi... ağlayışından başka bir şey duyamıyor, hiçbir şey göremiyorum... heryer karanlık, yollarım çıkmaz. Ah be küçük kız, gücüm olsaydı, yanıklarına papatyalar dikerdim.. Gücüm olsaydı, kesiklerine yıldızlarla dikiş atardım, gücüm olsaydı gözyaşlarını en güzel çiçeklerle silerdim, gücüm olsaydı rüzgarların ninnileriyle uyuturdum seni, denizlerin çığlıklarıyla değil....

üzgünüm küçük kız, gücüm yok kalbimin kaldıramayacağı, bedenimin taşıyamayacağı kadar yorgunum... Ruhuma sahip çıkamayacak kadar...
***

(Minel& Doğu)

Gerçekten heyecanlı olan inişin ardından asansöre bindik tekrar kaymak için...

"Dikkat et, şu tarafa geç..."

Sürekli benimle gizli gizli ilgilenip, özen gösteren ama ondan katbekat dalga geçip gıcık olan Doğu'ya baktım ve gülümseyip köşeye geçtim...

"Çok eğlenceli değil miydi?"

Dedim Elif'e dönüp

"Gerçekten mükemmeldi, adeta uçar gibiydim..."

"Haklısın... Doğu, tekrar kayacak mısın sende?"

"Sen?"

"Bilmem, kayarım.. eğlenceli."

"O halde bende kayarım..."

"Sürekli benimle eğlenip dalga geçiyorsun! Bir daha yaparsan ben Elif'le kayacağım!"

"Höst ulan yavru ceylanımla ben kayıyorum!"

"Of Yağız ya şurada havalı havalı konuşturmuyorsun da!"

"Git ötede konuş işin içine benim yavru ceylanımı karıştırma!"

Elif utançla Yağız'a baktı ve

"Yeter Yağız..."

"Oy utanırmışta! Vışş vallah ağzını burnunu ısırıcam şimdi az öteye git"

Elif güldü ve Doğu'ya döndü

"Uğraşmasana kızla ya"

"Tamam ya tamam, eğlenmekten anladığınız yok sizin!"

"Geldik geldik didişmeyin..."

Gülerek indiğimizde yerde burnunda kanlar yatan bir Çınar, sinirle ona bakan Aras ve endişeyle Çınar'la ilgilenen Anka'y görmeyi beklemiyorduk...

"Minel çık çık!"

Ben öylece kalakalınca Doğu elimden tutup çıkardı... ben şaşkınca tuttuğu elime bakarken durmamıza rağmen hala tutuyordu, ardından farketti ve aniden çekti...

"Ulan iki dakika yalnız bıraktım yine amel defterini mi kapattın birinin!"

Anka sinirle Yağız'a döndü ve bağırdı

"Konuşmayı kes de yardım etsene lan!"

Yağız ve Doğu hemen Çınar'ın başına geçtiler ardından Doğu ve İlayda Çınar'ı götürürken onları takip ettim uzakta da olsak Anka ve Aras'ın kavgasını duyuyorduk... umarım kötü olmaz.

İçimdeki Şeytan Where stories live. Discover now