Bölüm 10 -Acı

122 9 17
                                    

Ne için yaşar insan? Yaşamak için yaşıyoruz yalnızca... öylece nefes alıyoruz... gülüyoruz, ağlıyoruz, çoğu sahte her hareketimizin. Bir şekilde hep saklıyoruz içimizi. Örtüyoruz kendi benliğimizi, sabah olduğunda takıyoruz maskemizi...

Gece, her daim gerçekleri konuşur. Gece olduğu zaman kendi gerçeğimize bürünüp yaralarımızı açıyoruz, üstünü kapatmayı bir türlü beceremediğimiz yaraları tekrar tekrar kanatıyoruz... güvensiz, yorgun, kırgın ve kızgın bir şekilde yaşama tutunmaya çalışıyoruz... Bir sebebi bile yok çoğumuzun, kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda yıldızları dahi göremiyorum artık, ay bile sönmüş sanki... günler geçip giderken sessizliğimi koruyup içimdeki fırtınaları susturmaya çalışıyorum...

Hayat, kocaman bir taş parçası gibi, önüne çıkıyor kaldırabilirsen herşey güzel olacak ve yoluna devam edeceksin fakat öyle ağır ki gücün yetmiyor... pes etmek istiyorum, ağlamayı kesmek istiyorum, savaşmaktan yorulmuş hissediyorum, uyuyamıyor ve güneşin doğuşunu gecemin aydınlayışını izleyip keşke içim de aydınlanabilse diyorum...

Yaşıyor musun? Yoksa sadece nefes alıp vermekten mi ibaretsin?..
***
"DENİZ!"

Gözlerimden süzülen yaşlar görüşümü bulanıklaştırırken elini sıkıca tuttum, neden gözünü açmıyor!?

Kulağımda yoğun bir çınlama hissediyordum yalnızca, ne ara bu kadar değer verir olmuştum ona? Canım neden bu kadar yanıyor şu anda? Ne zaman bitecek bütün bunlar?..

Yağız gözyaşları içinde yere eğildi ve Doğu'ya Aras'ı omzuna alabilmesi için yardım etti ve koşarak arabaya götürürken hiçbir şey hissedemiyordum sanki zaman yetimi kaybetmiş gibiydim

Yağız beni kaldırıp arabaya gitmeme yardım etti ardından dönüp Minel'i getirdi, Minel yanımda otururken ona sarıldım

"Ştt, bu yetenek bana boşuna bahşedilmedi, o iyi olacak..."

"Neden bu kadar acıyor canım..."

Herşey çok hızlı gelişmişti Deren teyzenin evine gelmiştik gördüğünde şok olsa da yıkılmayışı , çok güçlü bir kadın olduğunu yeniden anlamama sebep olmuştu. Ardından Deniz'i Deren teyzenin mahsenine götürmüş ve sedye gibi birşeye yatırmışlardı.

Minel ellerini yaranın olduğu yere koydu ve ardından yaradan Minel'in damarlarına doğru siyah kanların çıktığını gördüm, Minel acı içinde konuştu

"Zehir var! Hançerde zehir varmış!"

Bittikten sonra yorgunlukla yere çöktü ve Doğu'yla birlikte kalkmasına yardım edip yukarıdaki odalardan birine yatırdık, aşağı indiğimizde Deniz hala uyuyordu...

Onu da odasına götürmüştük, o hep benim başımda beklerdi, demek şimdi benim sıram...
***
(03:42)
Kollarımı daha sıkı sarıp güzel parfüm kokuyla baş başa kaldım.

Kollarımı daha sıkı mı sardım? Güzel parfüm kokusu mu?

Gözlerimi aniden açtım ve etrafım baktığımda aniden doğruldum, uyuyakalmıştım... Deniz'in yanına... hemde ona sarılarak... AH APTAL KAFAM! SEN DELİRMİŞ OLMALISIN ANKA NASIL YAPARSIN BUNU? Sinirle kafama bitane patlattım

"Kıpırdayıp durma Anka!"

Endişeyle Deniz'e döndüm

"Deniz?! İyi misin?"

Yavaşça tek gözünü aralayıp şirin görüntüsüyle bana baktı

"Deniz mi?"

"Uyandığını görene kadar sana Aras demek istemedim..."

İçimdeki Şeytan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin