Bölüm 30 -Yalnız Değil

68 8 5
                                    

Günler geçse de geçmiş unutulmuyordu bazen...
Bir olay olur, hatırlatır sana... gözlerin dolar ya, bütün hayatım o anın içine tıkılmış gibi... sanki bütün hayatım acı bir hatıra yalnızca...

Denemek isterdim aslına bakarsan,
Denemek isterdim yeniden sevmeyi,
Yeniden görmeyi,
Yeniden nefes almayı...

Bazen yalnızca bir ölü olduğumu düşünüyorum...
Şu hayatı yeniden sevebilmek isterdim,
Güzellikleri yeniden görebilmek isterdim,
Yeniden nefes almak... ben yeniden yaşamak isterdim...

Şu hayatta ipin ucunu bırakmak kolay,
Vazgeçenler her daim pişman mıdır peki?
Ya bazen yalnızca bırakmak gerekliyse?
Yaşamaktır asıl zor olan denir, ya bazen yaşamamak gerekliyse?..

Ne yapacağımı bilmeyerek gökyüzüne bakıyorum,
Tanrım... affeder misin sahiden hepimizi?
Yoksa çoktan unuttun mu bizi?
Şu bulutlar,
Görüyor musunuz hüznümü?
Görüyor musunuz bitmek bilmeyen acıyı?
Görüyor musunuz yağmurun bıraktığı gözyaşlarını?

Bir müzik açıp düşünüyorum,
Şu hüzünlü şarkılar mıydı daha çok acıtan,
Yoksa hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bilmek mi?
İçindeki çığlıkları susturup müziğin sesini açıyorum...
Tanrım, sen de duyuyor musun acımı haykıran şu şarkılarımı?
Peki ya sesim? Sende duyuyor musun şu sesimi..
Tanrım, duyuyor musun beni?..
***

Gözlerimi yavaşça açtığımda yine karanlıktaydım, lanet karanlığın içinden çıkamayacak mıyım ben?

Her yerim ağrıyor ne kadardır buradayım?

Yavaşça kalktım ve yürümeye başladım

"Hera..."

Ne? O neydi?

"Hera..."

Tanrım! Gitgide yaklaşıyor!

"H-heraaa...."

Kulağımın dibine fısıldayan sesle korkuyla gözyaşlarımın düşmesine izin verdim

"N-Ne istiyorsun?"

"Beni hatırladın mı heraa?"

TANRIM BU O! Bu o katil...

Korkudan tir tir titrerken korkudan ölecek gibi hissediyordum...

Hadi Anka... topla gücünü...

Bütün gücümle koşmaya başladığımda arkamdan geldiğini ayak seslerinden anlıyor ve daha da korkuyordum...

Nereye kadar koştuğumu veya nerede olduğumu bilmiyor, yalnızca durmadan koşuyordum...

"AGH!"

Dizlerimin ve ellerimin parçalandığını net hissediyordum, o kadar kötü düşmüştüm ki ayağa kalkacak gücüm yoktu...

Çamurun içinde sürünmeye çalışırken ormanda olduğumu anlamıştım...

Bütün gücümle sürünmeye çalıştım ama çok geç kalmıştım...

"Sıranın sende olduğunu söylemiştim? Ah Hera... sıra sende..."

"Lütfen, nolursun bırak beni... lütfen..."

Yanıma yaklaştı ve önüme eğildi biraz baktı ve bıçağını yanağımda gezdirirken

"Senin gibi iğrenç bir melez bu Dünyada yaşamayı hak etmiyor... Sana baktıkça midem bulanıyor..."

"Sen o değilsin..."

Sessiz kaldığında yavaşça doğruldum

"Sen... Alev?"

İçimdeki Şeytan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin