Bölüm 22 -Savaş

74 8 11
                                    

Sahi... var mıdır bir umut?
Var mıdır bir ışık?
Var mıdır bir kelebek?
Var mıdır sahi?

Yoktur... hiç olmamıştı da zaten
Kelebek ıslak artık,
Kelebek solgun.
Unut yok, hiç olmadı da zaten..

Kelebekler gitti,
Işık söndü,
Hava kızgın,
Ve çiçekler solgun artık...
***
Yavaşça gözlerimi açtığımda burnuma gelen hafif alkolle karışık güzel kokusuyla daha da açtım gözümü

Bana sarılmış uyuduğunu fark edince istemsizce gülümsedim ve kalktım ardından üzerini örttüm ve çıktım

Aşağı indiğimde herkesin baykuş gibi ortalıkta hayaletimsi bir şekilde dolandığını görünce gülmeden edemedim

Herkesin saçı başı dağınık ve gözaltıları şişmişti, masada oturup kahve için Doğu ve Yağız'ın yanına gittim kızlar da koltukta uyukluyorlardı

"Ne bu haliniz?"

"Senin nasıl bişeyin yok asıl?"

"Ben bir anda içtim ama fazla içmedim ayrıca başım çatlıyor orası ayrı ama..."

"Yok anam yok vallah bidaha tövbe alın işte Allah belamızı verdi!"

Diye söylenen Yağız'ın kafasına vurdum ve

"Başım çatlıyor demedim mi oğlum?"

"Aman tamam be ne yapsam batıyor zaten!"

"Bu ne ciddiyet Yağız? İçki yaramamış annem."

"Vallaha kusacağım sanırım"

Dedikte sonra koşarak tuvalete doğru gidince Doğu'yla birlikte güldük

"Kahvaltı mı yapsak, şu halinize bakın!"

"Vallaha çok güzel olur kanka."

"Doğu klimayı aç kızlar üşümesin bayılmışlar orada"

Doğu kafasını sallayıp kumandayı aldığında arkamı dönüp dolabı açtım

Geçenki kahvaltıyı hazırlamıştım ama bu sefer yanına patates salatası da yapmıştım, nedensizce canım çekti...

Yeşil soğanları büyük bıçakla hızlıca doğrarken bir anda Aras seslenince aniden irkildim ve hafifçe elimi kesince acıyla birazcık sessizce bağırdım

"Bir kere de kendine dikkat et Anka!"

"Özür dilerim..."

"Ben özür dilerim asıl"

Elimi tutup suyu açtı ve parmağımı suya tuttuğunda göz göze geldik ardından hemen kafamı çevirince oda benden uzaklaştı ve hemen geleceğini söyledi yukarı çıktıktan sonra birkaç dolap açtığını duydum ardından elinde yara bandıyla hemen geldi...

Elime yara bandını özenle yapıştırdıktan sonra dikkatlı olmamı söyledi ve mutfağa gitti

Bende gittim ve Yeşil soğanları onun doğradığını görünce gülümsemeden edemedim ve haşlayıp soyduğum patatesleri ayrı bir tahtada doğrayıp kabın içine attım

"Patates salatası mı yapıyorsun?"

"Evet."

"Bayılırım, çocuklar mı söyledi?"

"Cidden mi? Hayır sadece canım istemişti, bende çok severim..."

Gülümsedi ve domatesleri alıp doğramaya devam etti, içinden geçeni bir anda söyleyiverdim

İçimdeki Şeytan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin