Bölüm 36 -Şeytana Veda

73 8 3
                                    

Eğer Aras'ın sesini hiç merak ettiyseniz Elyas'ın sesi olduğunu hayal edin... (şarkıda kalın olan ses)
***
Damarlarımda akan kan bile yorgun artık. Damarlarımda dolaşmaktan yorulmuş sanki... Benim damarlarım olduğu için mi acaba? Bilmiyorum. Bilmiyorumlara sığdırmak istiyorum belki de üzerimdeki ağırlığı... Eziliyorum altında. Kaldıramıyorum, taşıyamıyorum. Bıraksam kırılacak gibi her zerrem.. Yok olacak gibiyim.. Sahi, yok olmak ister miyim? Tamamen her şey kararsa, bırakır mı acaba beynim sesler çıkarmayı? Gözlerimden yaşlar akıyor, yanaklarıma, boynuma... Gırtlağımda birikiyorlar sanki. Koskoca bir yumru.. Nefes alamıyorum.. Nefes alamıyorum.. Aldığım nefes bile yarım sanki. Tam yaşayamadığım için mi bu yarım nefesler? Tamamen mutlu olmadığım için mi? İnsanların bencil seslerinden korkup saklanmışım sanki bir köşeye. Kurtulacağımı sanmışım.. İçime hapsoldum.. Kurtulamadım.. Ruhum bedenime tutsak. Orada hapis. Boğuluyor. Beni tanıyamıyor artık. Aynaya her baktığımda içimden sessiz çığlıkları yükseliyor, sadece benim duyabileceğim. "Bu sen değilsin!" diyor bana. Ben kimim? Cevabım yok...

Umutlarımı bir şişenin içine koyup denize bağladım... ruhumu aramaktayım, fakat yorulmuş durumdayım... belki de bulunmak istemiyordur ruhum? Belki de ölüdür... zaten hepimiz ölü değil miyiz içten içe? Bir gün olsun mutlu uyanmak isterdim... bir gün olsun iyi olmak, bir gün olsun sevilmek isterdim...

***

Hera sinirle arkasını döndü

"Ne işin var burada senin?"

"Hera... şu kafede Ares soyluları olay çıkarmış sanırım gitmen gerek!"

"Ne diyorsun sen Ya! Benden izinsiz nasıl dışarı çıkarlar!..."

"Bilmiyorum..."

Hera sinirle giderken Doruk da onu takip etti...

O sırada Selin hızlıca Doruk'u çekti

"Sen cidden seviyor musun bu kızı? Dün bir bugün iki ne çabuk alıştın sen bu kıza? Hemen de açmışsın içini... Ne oluyor oğlum sana?!"

"Selin bırak ya! Ben... Bende bilmiyorum, sanki ömrüm boyunca Hera'nın hayatıma girmesini bekliyordum... sanki içimdeki bir boşluk doldu..."

Selim tam cevap verecekken Hera'nın sınırlı sesi yükseldi

"NEREDE BU KAFE!?!"

"OFF... GELDİM!"

Doruk da Selin'i takip etti...

Hera kafeye girdiği anda kalakaldı...

Içerisi dopdoluydu, ve sahnede gitarıyla oturan Aradı gördü gözleri yalnızca...

Dağılmıştı... saçları dağınık, gözleri yorgun ve yüzü solgundu... sanki acı ruhundan bir parça alıp götürmüştü...

Yorgun ve acılı sesiyle şarkıya girdi...

"bir yıldızım vardı, ben hep yanar sanmıştım...
gözleri kapalı, beni duyar mı ?
hoşça kalsaydın keşke ama kanatlanıp gittin gökyüzüne uç,
beni izle kavuşacaksın bütün hayallerine. sesime gel ama melekler görünmez (göremem)
yanıma gel hadi menekşem..."

Hera olduğu yere çivilendi sanki... gözlerinden Anka'nın gözyaşları akıyordu...

Devam etti Aras... onunda düştü gözünden bir damla yaş...

"kilitlen kalbime eğer hala benimsen. nefesin hala avuçlarımda,
seni kattım kanıma canıma...
sus, melekler konuşmaz
hoşça kal sığın yağmurlara..."

Bir damla daha yaş düşerken Aras'ın gözünden, Hera'nın gözüne bakamıyordu, gözleri kapalıydı...

Aras ilk defa bu denli korkuyordu.. korkuyordu Hera'nın gözüne baktığında bir damla da olsa Anka görememekten ölesiye korkuyordu...

İçimdeki Şeytan Where stories live. Discover now