Bölüm 44 -Elif Ve Yağız

55 5 15
                                    

karanlığımın büyüyüşünü izleyip öylece susuyorum, kapanan ışıklarıma bakıyorum tek tek, kaybolan hislerime... klasik cevaplar veriyor, insanlardan kaçınıyorum, sevmiyorum insanları, sevmiyorum hayatı... ne insanlar nede hayat adil değil çünkü, gözlerim uykulu, beynim yorgun, kalbim bıkkın, ruhum kayıp... kayıp bir çocuk gibi...

Tanrım nerede saklıyorsun tüm kayıp çocukları? Ruhum da orada mıdır şimdi? Kalbimin kırıkları ulaşmış mıdır sana? Tanrım duyuyor musun sen çığlıklarımı? Kimse duymuyor, sen duyuyor musun?

Gökyüzünden topladığım yıldızlarımı asmıştım karanlığıma, fakat şimdi onları da kaybettim... sahi, sevdiğim her şeyi kaybetmedim mi zaten? Güldüğüm her an korkmadım mı? Sevdiğim her an kırılmadım mı? Cevabını bildiğim her soruyu sormadım mı? Yaptım değil mi? yaptım...

Kimseler yokken çıktı kalbim ortaya, kimseler yokken sardım yaralarımı, istemedim, görmesin istedim kimseler... narindi kalbim, güçsüzdü... kimse yoktu onu saracak, ben sardım. Ben oldum kendimin merhemi her daim, fakat şimdi gücüm yok, güçsüzüm... bende kalbim gibi güçsüzüm şimdi, ruhu kayıp bir küçük bir çocuğum şimdi... bulutların ardına sakladığım umutlarımı da kaybettim, denizlerin dalgalarına sakladım kızgınlıklarımı da, göğün yaşlarına sakladığım kırgınlıklarımı da... her şeyimi kaybettim sanki şimdi... öylece oturuyorum karanlıkta, nefes alamıyorum... tanrım, nefesimi de mi kaybettim yoksa?
***
(Elif& Yağız)

"Nereye gideceğiz?"

"Nereye gitmek istersen oraya, Hanımcıyım ben!"

Güldüm ve Yağız'a baktım, küçüklükten beri bana olan bu ilgisine ilk başlarda gıcık olsam da şuan Yağız hayatımın merkezi gibiydi...

Bana olan ilgisi, ısrarlılığı... nerden bileyim... her şeyiyle seviyordum onu...

Ağladığım anlarda beni teselli edip güldürmeye çalışması... çok güzeldi Yağız her şeyiyle, içindeki acıya rağmen olan masumluğuyla, güçlülüğüyle..

Gördüğüm en güçlü, en güzel adamdı benim Yağız'ım...

"Yağız.."

"He yavru ceylanım?"

"Seni seviyorum..."

Bir anda kalbine kurşun yemiş gibi davranınca güldüm ve yanağını sıktım

"Şebeksin şebek!"

"Bende seni seviyorum güzel kızım."

Güldüm ve koluna girdim

"Hadi gidelim..."

Güldü ve onayladı..

Taksiye bindik, yaklaşık 15 dk yolculuktan sonra vardığımız yere şaşkınca baktım... gerçekten çok güzeldi...

"Burası neresi Yağız?"

"Hayvanları çok seviyorsun biliyorum.. burası Uzuntarla/ Ormanya Tabiat parkı..."

"Ne?"

Dedim heyecanla

"Ayy hemen girelim hadi Yağız!"

"Girelim yavrum gel"

Aşırı güzel ormanlık alanda bir süre yürüdükten sonra gördüğüm şeyle heyecanla Yağız'ı dürttüm

"Ne oldu?"

"Yağız bak geyik!"

Dedim heyecanla fısıldayarak... gösterdiğim tarafa baktı ve

İçimdeki Şeytan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin