Bölüm 46 -Çok Acıyor Sensiz

43 5 1
                                    

Pencereme düşen yağmur damlaları da benim gibi sanki. Tutunmaya çalışıyorlar, düşeceklerini bile bile tutunmaya çalışıyorlar. Ama her seferinde dibe düşüyorlar. Acaba bende onlar gibi tekrar buharlaşıp çıkacak mıyım gökyüzüne? Gökyüzü saklar mı beni? Korur mu tüm bu çirkinliklerden? Kendimden korur mu beni? Yıldızlar tutar mı elimden? Kucak açar mı Ay bana, sarar mı yaralarımı? Yaralarım... Onlar da huzura kavuşabilecek mi? Onlar bile yorgunlar.. Kanamaktan yoruldular.. Ben saramadım onları, sevemedim layıkıyla, Ay sever mi? Kaybettiğim hayallerime, artık yeşertemeyeceğim umutlarıma, gözümün önünde yanan ruhuma, Kanamaktan yorulan ve benim saramadığım yaralarıma kucak aç gökyüzü, merhamet et... Ben beceremedim, beni sana emanet ediyorum.. Sakla beni kendimden...

Sahi, yaşamak nedir? Nasıl anlar insan yaşadığını? Sorun bende, onu anlamışızdır hepimiz... peki, yaşamıyor oluşum da mı benim suçum? Kalbimin düştüğü çukur? Ruhumun gittiği karanlıklar? Gökyüzünden düşen yaşlarım? Hissizliğim? Bunlar da benim suçum olmalı tabii...

Utanıyorum halimden, utanıyorum yaşayamıyor oluşumdan, sıkıldım bitmek bilmeyen karanlığımdan, sıkıldım kendimden, sıkıldım hayattan...

Ne zaman bitecek bu? Tanrım, bitecek mi? Bitsin... tek dileğim bitsin artık... gözlerim kapanıyor kaldığım karanlıktan fark edemiyorum... gözümde canlanıyor her kötü anım teker teker, teker teker ölüyorum tekrar tekrar, kaldıramıyorum artık... tüm gerçekleri, hiçbir şeyi kaldıramıyorum, gücüm yok benim, gücüm yok zavallı çocuk güldüremeyeceğim seni, gücüm yok zavallı ruhum bulamayacağım seni...
***

Zavallı halimle öylece, her an yıkılacak gibi içeriye giren doktorlara bakıyordum...

Aklıma gelen şeyle Minel'in yanına koştum...

"Düzelt onu! Neden yapmadın ki? Düzeltsene onu!"

"Aras ben..."

"Ne bekliyorsun! Hadi doktorlar çıktığı anda düzelt onu!"

"Aras özür dilerim..."

Gözümden akan yaşlarla omzularından tuttum ve titrek sesimle konuşmaya devam ettim

"Düzeltsene! Neden özür diliyorsun! Düzeltsene Minel!"

"Aras ben yapamıyorum..."

"Nasıl yapamıyorsun?! Yap lütfen! Yap Minel! Yap.."

"Ambulansı aradıktan sonra iç cebinde telefonunu bulmuşlar, bizi aradılar... ambulans gelmeden yetiştik, ben o sırada denedim, Aras yemin ederim denedim, bütün gücümle defalarca denedim... ama olmadı, onu iyi yapamadım..."

"Nasıl yapamadım! Nasıl! S*keyim bu işi! Hepsi benim suçum! Hepsi benim suçum!"

"Saçmalama kardeşim! Sen nereden bilecektin?"

"Benim suçum Yağız! Ben yaptım!"

"Saçmalıyorsun Aras! Kendine gel!"

Doktorlar çıkınca tanıdık olan doktoru çağırdım...

"Efendim?"

"Ne oldu? Ona ne oldu?"

"Bir süre iç kanamadan şüphe ettik, fakat bir şey olmadığına karar verdik, diken üstünde bekliyoruz..."

"Lütfen, bir kez daha gireyim.. lütfen nolursunuz!"

"Çok tehlikeli..."

"Lütfen!"

Ofladı ve

"2 dakika"

"Tamam!"

İçimdeki Şeytan Where stories live. Discover now