İSTİSNA

By bacimixss

552K 23.4K 281

"Toprak!" At bir anda telaşlandığında tutunduğum yer ellerim arasından kaydı. *** "Hayır!" Nefes nefese başım... More

İstisna-1
İstisna-2
İstisna-3
İstisna-4
İstisna-5
İstisna-6
İstisna-7
İstisna-8
İstisna-9
İstisna-10
İstisna-11
İstisna-12
İstisna-13
İstisna-14
İstisna-15
İstisna-16
İstisna-17
İstisna-18
İstisna-19
İstisna-20
İstisna-21
İstisna-22
İstisna-23
İstisna-24
İstisna-25
İstisna-26
İstisna-27
İstisna-28
İstisna-29
İstisna-30
İstisna-Sezon Finali
~Kaçma Benden 2~
~Kaçma Benden 3~
İstisna~2.Sezon
İstisna-32
~KARAKTERLER~
İstisna-33
İstisna-34
İstisna-35
İstisna-36
İstisna-37
İstisna-38
İstisna-39
İstisna- 40
İstisna-41
İstisna-42
İstisna-43
İstisna-44
İstisna-45
İstisna-46
İstisna-48
İstisna-49
İstisna-Final

İstisna-47

7.5K 387 4
By bacimixss

Berra...

"Öncelikle Yükselen evler projesi hakkındaki sorunları çözmek için gerçekleştirdiğimiz yönetim kurulu toplantısına hoşgeldiniz demek istiyorum. Nihayet tanışabildik. Ben Toprak Altındeğer." Toplantı odasındaki tüm gözler merakla bana çevrilmişti. Herkes nasıl biri olduğumu tartar gibiydi sanki. 

Kendimi tanıttıktan sonra sustum ve tepkilerin gelmesini beklemeye başladım.

"Hoşgeldiniz Toprak hanım. Ben-"

"Herkes dışarı çıksın." Masanın en başında bulunan adam ayağa kalkmış bana kendini tanıtacakken Şükrü olaya el atmıştı. "Duymadığız galiba Mesut bey. Herkes dışarı dedim!" Bana elini uzatan adam tereddütle elini çekti ve bakışlarını bana çevirdi. Samimi bir şekilde güşümsediğimde selam verip odadan çıktı. Ardından da diğerleri. Bu sırada Savaş kapıdan çıkanlara başıyla selam veriyordu.

Nihayet herkes çıktığında odada dört kişiydik.

"Mete sen de çık."

"Hayır, çıkmıyorum."

"Mete!"

"Çıkmıyorum dedim!" Mete Şükrünün itirazına rağmen odada kaldı. Şükrü Meteyi dışarı çıkmaya ikna edemeyeceğini anladığında inadından vazgeçti ve bize döndü. İkimizi de dikkatli bir şekilde inceledikten sonra Savaşa odaklandı. Savaş bu sırada kapının yanından ayrılmış ve benim yanıma gelmişti.

"Bana böyle çocukça oyunlar oynarak zarar veremezsin Savaş!"

"Sana oyun oynadığımızı mı zannediyorsun?"

"Evet oyun oynuyorsunuz! Nasıl bir oyunun içindesin bilmiyorum ama beni böyle kandıramazsın! Zaten kim olduğunu bildiğim birinin kızım olduğunu iddia ederek asla!" Ben bile kim olduğumu bilmezken beni tanıdığını iddia eden adama baktım. Bu adam benim babam mıydı yani? Kendimi bunun bir yanlış anlaşılma olmasını isterken buldum. Evet bu adamın babam olmasını istemiyordum ama gerçekleri değiştiremezdim. "Bu şekilde... Aylanın intikamını almaya falan mı çalışıyorsun?"

"Aylayı öldürdüğünü kabul ediyorsun yani?"

"Hayır." Şükrü elini sert bir şekilde masaya vurdu. "Aylayı ben öldürmedim! Ölümü bir trafik kazasıydı. Ben- Evet onu kullandım. Senin iş stratejini öğrenmek için girdi hayatına, ona bu emri ben verdim ama onu ben öldürmedim Savaş. Artık bana çalışmayacağını söylediğinde sesimi çıkarmadım."

"Buna inanmamı mı bekliyorsun?"

"İnanmalısın, doğruyu söylüyorum. Sesimi çıkarmadım çünkü zaten sizin bir çocuğunuz vardı!" Hemen yanımda Savaş sinirinden kahkaha atmaya başladığında yutkunup gözlerimi odada gezdirmeye başladım. Onu bu halde görmeye dayanamıyordum. Gözlerim Metenin gözleriyle kesiştiğinde dikkatli bir şekilde bana baktığını gördüm.  Doğruyu söyleyip söylemediğimi tartar gibi bakıyordu gözlerime. Doğruyu söylediğimi bilse.. bu şekilde duruyor olur muydu acaba?  Hayatta olmam onu mutlu eder miydi?

Savaş Toprağın gittiği günden hatırladıklarını anlatmıştı bana. Meteyle gittiğimden bahsetmişti. Gerisiyse yoktu. Ben hatırlamıyordum. Hatırlayabilecek son kişiyse karşımdaydı.

"Bunu bana kendi çocuğunu öldürmeye kalkan sen mi söylüyorsun Şükrü?" Savaş kahkahasını sonlandırdığında gözlerimi Meteden ayırdım.

Şükrü cevap vermedi. Bir ara göz ucuyla Meteye baktığını farkettim. Söyleyecekleri vardı da Meteden mi çekiniyordu yoksa?

"Onu ben öldürmedim. O gün Toprak abisiyle beraber pikniğe gitmişti. Dönüşte kayboldu, hava karardığı için de onu bulamadık. Sabah köpekler tarafından parçalanmış bedenini bulduk. Benim kızım öldü ama onu ben öldürmedim." Metenin bakışları babasına kaydığında yüzündeki bocalamayı görür gibi oldum. Babasının söylediklerine inanmak istemiyor gibi bir hali vardı. Ne yani? Şükrü bu zamana kadar Meteyi bu şekilde mi susturmuştu. Ne zaman bu konu açılsa... Toprağın köpekler tarafından parçalandığını mı söylemişti? Mete. Mete bunun için kendini mi suçlamıştı yıllarca? Kendi çocuklarına bunu nasıl yapabilirdi bu adam?

Savaş o gün Metenin beni bir şeyden kaçar gibi götürdüğünü söylemişti. Ben Savaşa inanıyordum.. Meteye inanıyordum.

Bir anda başıma saplanan ağrıyla gözlerimi kapadım ve elimle boşluğu yokladım.  Savaş onu aradığımı farkedip elimi kavradı. Elini sımsıkı tuttum ve derin bir nefes aldım.

Neredeyse dizlerime gelen otların arasındaydım ve koşuyordum. Birkaç defa ardıma baktığımda çok uzaklaştığımı farketmiştim. Nereye gidiyordum ben? Önüme döndüğümde elimi tutan eli farkettim. Bakışlarımı karşıma çevirdiğimdeyse benden bir hayli uzun çocuğu.

Benim bocaladığımı farketmiş ve daha sıkı tutmuştu elimi.

"Hadi Toprak. Çok az kaldı kardeşim! Amcam bizi bekliyor dayan!" Dediğini yaptım. Son gücümle koştum ardından.

Su kanalının yanına geldiğimizde yavaşlayıp durmuştuk. Mete etrafına bakıyordu. Birşey arıyor gibiydi.

"Hadi ama, neredesin sen? Amca! " Duyduğumuz şey çok uzaklardan gelen köpek sesleriydi yalnızca. Aradığımız kişi yoktu.

"Abi ne yapacağız?"  Mete çevresine bakındı önce.

"Geri dönemezsin."

"Ne? Abi sen ne diyorsun? Bak hava da karardı, annem merak etmiştir."

"Annem burada olduğumuzu biliyor zaten."

"Ne?" Ellerini omuzlarıma yerleştirdi.

"Annem seni buraya getirmemi söyledi. Amcam burada bekleyecekti ve sen onunla gidecektin."

"Neden ki?"

"Bilmiyorum ama çok korkmuş gibiydi." Ellerini çekip etrafında döndü bir tur. "Ama amcam yok!' Dikkatli bir şekilde çevresinde göz gezdirirken geldiğimiz yöne dönüp sessiz bir küfür sarfetti. "Geliyorlar." Baktığı yöne baktığımda bayağı bir uzağımızdaki ışıkları gördüm. "Toprak kanala gir."

"Ne?" Ben şaşkınlıkla ona bakakalırken o bana yaklaşmış ve beni koltuk altlarımdan yakalayarak kanala bırakmıştı.

"Bak, annem amcamın geleceğini söyledi. Gelecektir, geç kalmıştır sadece. Benim onları oyalamam için geri dönmem gerek. Sen kanalı takip et. Yola çıktığında kanaldan çık ve yol kenarında amcamı bekle, tamam mı?"

"Abi. Çok karanlık, ben korkuyorum." Kanala eğilip alnımı öptü.

"Korkma. Herşey düzelecek." Başımı salladığımda geldiğimiz yöne doğru koşmaya başladı. Arkasından biraz onu izledikten sonra ben de onun işaret ettiği tarafa koşuyordum. Koştum koştum koştum. Yola ulaştığımda benden tarafa doğru gelen arabayı gördün ve kollarımı açarak sarı ışıkların karşısına dikildim.

Biranda aklımda canlanan görüntülerle araladım gözlerimi.

"Gerçekten o gün bir ceset buldunuz mu?" Şükrünün bakışları Savaştan bana kaydı. "Yalan söylüyorsunuz. Köpek sesleri... diğer taraftan geliyordu, geldiğimiz yönden. İtiraf edin, o köpekleri üzerime siz mi saldınız?" Şükrünün gözleri büyüdü anında.

"Son verin şu oyuna. Berra hanım, bu yalancı adamın oyununa dahil olarak-"

"Yaşıyor olmama katlanamıyorsun! Ama bak, karşındayım. Yaşıyorum." Savaş elimi daha sıkı tuttuğunda devam ettim. "Bakma öyle. Sadece bir Dna testi.. O test sonrasında benim olan her şeyi alacağım elinden." Savaşa dönüp başımı salladığımda gülümsedi.

"Sonra görüşürüz Şükrü." Göz kırptığında Şükrü Altındeğerin yüz ifadesini görmek isterdim ama soğukkanlılığımı korumak için yapmadım bunu. Savaşı takip ederek çıktım odadan.

Sakin koridorda Savaşla el ele  ilerlerken biraz önce hatırladığım anımı düşünüyordum. Kaçmıştım, Mete kaçırmıştı beni. O gece o evde üç kişinin can verdiğini düşünecek olursak beni ölümden kaçırmıştı işte. Hakan Altındeğer de o gece öldüğüne göre beni almaya gelememişti.  Peki o araba? Beni kim almaya gelmişti ki?

"Berra!" Asansöre girmeden hemen önce duyduğum sesle elimi Savaşın elinden çektim ve ardıma baktım. Mete koşarak gelip önümde durduğunda gülümsedim.

"Mete. Sonra konuşalım olur mu?" Başını hızla iki yana salladığında şaşkınca baktım.

"Hayır. Konuşmasak da olur!" Aniden bileklerimi yakalayıp kendine çektiğinde kendimi kolları arasında buluvermiştim. Beni sımsıkı sarıp yüzünü saçlarıma bastırdığında ben de kollarımı doladım beline. Derin bir nefes alıp fısıldadı.

"Yaşıyorsun... yaşıyorum."

***

Zeynep...

Günlerdir Yankının verdiği işlerle uğraşıyordum. Dediğini yapmış, beni hiçbir asistanından ayırmadan hayvan gibi çalıştırmıştı. Hatta yaptığım çoğu işi beğenmeyip beni çocuk gibi azarladığı zamanlar da olmuştu.

Ben ise hiç gocunmadan bana verdiği görevleri yerine getirmeye çalışıyordum. Zorlanıyordum zorlanmasına ama bunaldığım zamanlarda o güzel yüzünü görebilmek herşeye iyi geliyordu.

Telefonum çaldığında açtım ve duyduğum isimle konuşmayı sonlandırıp Yankının odasını aradım.

"Evet Zeynep."

"Yankı, Mete bey telefondaymış. Seninle konuşmak istiyor."

"Tamam bağla." Tuşa başıp Mete beyi Yankının odasına bağladım ve telefonumu yavaşça yerine yerleştirdim.

Dakikalar sonra Yankının kapısı hızla açıldığında telaşla ayağa kalktım. Yankı odadan fırlayıp asansöre doğru harekete geçtiğinde şaşkınca izliyordum onu. Neden sonra asansör kapısı aralandığında yerimden fırladım ve hemen ardından girdim asansöre.

Birşeye sinirlenmişti ama neye? Bu kadar sinirli olması kesinlikle normal değildi.

Sadece bir kat aşağıya indiğimizde asansörden çıktı ve sert adımlarla yürümeye başladı. Savaş abini odasının önüne geldiğimizi farkettiğimde yaptığım işaretle ayağa kalkan sekretere sakin olmasını söyledim ve Yankının ardından odaya girdim.

Yankıyı Savaşın yakalarına yapışmış halde bulduğumdaysa dışarıya çıkıp birkaç saniye önce sakin olmasını söylediğim kıza acele edip korumalara haber vermesini söylemeyi düşünmedim değil. Ama hareket etmemi engelleyen bir şey oldu. Yankının söylediklerimi duydum.

"Bunu nasıl yaparsın lan? Sana ondan uzak durmanı söyledim! Nasıl gerçekleri Berraya söyleyebildin? Acı çekeceğini göremiyor musun? O kız mutluydu Savaş! Bizim aksimize mutluydu. Nasıl ona gerçekte Toprak Altındeğer olduğunu söyleyebilirsin?!"

Devam edecek...

Continue Reading

You'll Also Like

400K 19.8K 87
"Sen, Dünya'yı hak etmeyecek kadar korkak bir adamsın." Ayaz, aniden geriye dönüp Şahin'e bir kafa attı. O yere düşmüş burnunu tutup acılar içinde kı...
289K 12.4K 51
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.9M 205K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
175K 9.5K 48
Öykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelme...