Asel

Bởi Hikaray

7.6M 247K 26.2K

Küçücük bir bedeni nasıl sığdırdılar beyazlar içine? Oysa kendi halinde saf ve naif dünyadan kopuk bir kızke... Xem Thêm

1 - Can Parçası
2 - Kınalı Güzel
3 - Gelin
4 - Kelebek
5 - Kanatsız
6 - Kaçış
7 - Yeniden
8 - Nefret
9 - Hata
10 - Kocacığım
11 - Uzak
12 - Gecelik
13 - Ölümsüz
14 - Ten kokusu
15 - Benimsin
16 - Doğruluk
17 - Biz Bize
18 - Özel
19 - Yaralı
20 - Kayıp
21 - Geçmiş
22 - Huzur
23 - İhanet
24 - İntihar
25 - Melek
26 - Kurtarıcı
27 - Doktor
28 - Kanından Canından
29 - Kıskanç
30 - Bebek
Bölüm-31 Yağmur
Bölüm-32 Emanet
Bölüm-33 Kurşun Yarası
Bölüm-34 Geçmişten Gelen
Bölüm-36 Kan II
Bölüm-37 Katil
Bölüm-38 Yürek Tanem
Bölüm-39 Bal Tanem
Bölüm-40 Kırılış
Bölüm-41 Baba
Bölüm-42 Aşk kokusu
Bölüm-43 Hoş Geldin Hayatıma
Bölüm-44 Aşk Final
Bölüm 45- Benim ol
Kırmanşah
!
Cebri İcra
Teşekkürler! ❤

Bölüm-35 Kan

104K 3.7K 183
Bởi Hikaray

Deniz mavisi gözlerini güçlükçe araladı. Bedenine sarılan kar beyaz çarşafa az bir müddet baktı, beyni anlık durmuş gibiydi. Panikleyen vucüdu sanki titriyordu ve kendine hakim olup sakinleşemiyordu. Zorlukla doğrulabilmişti yattığı gövdesinden büyük yataktan. Üzerindeki çarşafı hırslı bir tavırla atmıştı yere, karnındaki ağrı gittikçe artsa da ayağa kalkmaya mecbur etti kendini.

Bulunduğu odanın giriş kapısına ürkek adımlarla yaklaşmıştı, attığı her adımda  parkelere yapışan çıplak ayakların çıkarttığı o gıcık sesti sadece kulaklarına dolan. Odayı ölümcül bir sessizlik hakimdi. Yumrukladığı kapının ardından nefesi kesilene kadar bağırmayı seçmişti. Bir umut dese de hiç bir cevap alamamıştı.

Başka çare bulamayan genç kadın kapının arka kısmına diz çöktü. Başını dizlerine yaslayıp derin bir nefes almıştı.

Neden böyle şeyler yaşıyordu? Neden bunlar hep onun başına geliyordu! Her kurtuldum, rahata erdim dediğinde gizli bir odadan yeni dertler çıkıyordu.

Ne kadar yalan dolu bir hayat sürdüğünü anlamış olmalıydı, umutsuzca tebessüm etti. Yanaklarından süzülen yaşlara sözü geçmiyordu ama odadaki sessizlikten faydalanıp kendi yaşlarında doğulana kadar ağlayabilirdi.

Kafasını kapıya yaslamasıyla tavana baktı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, yorgun bir beden taşıyordu. Fazla yaralı, kesik kesik kalmış kabuk tutupta tam olarak iyileşemeyen yaralarla doluydu içi. 

İstemsizce eli karnına gitti, buradan sağ salim çıktığında sonuncu ne olursa olsun Çağan'a bahsedecekti. Hamileyim diyecekti, artık bu yükü taşımak istemiyordu tek başına. İsterse istemesin bebeği, bilmesi yeterdi.

Sırtını destekleyen kapının sarsılmasıyla öne doğru düşmüştü, kıçını sertçe yere çarparak yerinden kalkmaya çalışarak geriye doğru emekledi. Karşısında duran kızgın bakışlı adamdan kaçıyordu aslında, uzaklaştıkça daha da yaklaşıyordu.

Kendi hizasına inen adam önünde diz çökmüştü, çenesini hafifçe tutarak başını yukarı itti. "Nasılsın güzelim?" Dedi alay ederek. Kıkırdıyordu, yüzüne gevşek bir sırıtma yayılmıştı. Burnunu kırıştırdı "İyisindir." Diye mırıldandı. Adamı gören kadın başını tiksinerek çevirdi.

"Öyle olsun bakalım." Sesi sert ve kaba çıkmıştı. Dişlerini sıktığından cenesinin hattı gerilmişti, öfkesi gözlerinden okunuyordu. "Kahvaltı hazır."

"Ölürümde senin zıkkımlarından yemem!" Diye çıkıştı, bu belki de doğru seçenek değildi. Geriye doğru attığı adımların devamı geliyordu korkudan geriye doğru gidip durmuştu. Yatağın kenarına çarpan sırtıyla tedirgince kalktı.

"Öl o zaman."

-

"Ağam..." Diye seslendi deri koltuğunda kafayı yemek üzere olan adama. Lafı ne kadar geveleyip çevirse de kötü haberi bir türlü söyleyemiyordu. Araştırmanın ardından bir şey çıkmamıştı, nerede kaldığı veya şu an nerede olduklarını kimse bilmiyordu. Yer yarılmış yerin altına girip saklanmış olamazdı fakat bu durumda o bile mantıklı bir seçenekti.

Ceketini düzleyen adam başını kaldırıp nefret dolu bulanık gözlere baktı. Patronun üzerindeki gazabı sezebiliyordu. Yanlış bir cümle kurduğunda kafasına büyük ihtimalle kurşunu yerdi. Çağan Miranlıydı bu adam, ağa olması bir yana Mardinin en psikopat adamıydı! Onu kızdırmaya kimse cüret edemezdi.

"Bir iz... Bulamadık ağam." Dedi başını eğerek. Kafasına atılan kalemle geri çekildi, ellerini birleştirdi önünde. Hata yapmış küçük çocuklar gibi yere bakıyordu.

"NE DEMEK BİR İZ BULAMADIK LAN!" Öfkesini dindiremeyen Çağan ofis masasında ne varsa, eline ne geçiyorsa çalışanının üzerine atıyordu. "Siktir git!" Diyerek bağırmıştı, korkuya kapılan sağ kolu sayılan sima odayı koşarcasına terk etmişti.

Bağırmaktan nefesi kesilen ağa yeniden çöktü deri koltuğuna. Kapının tıklanmasıyla gir emrini verdikten sonra cam masanın üstüne bıraktığı cep telefonuna erişti gözleriyle. Arayan olmamıştı, Asel'den ses seda çıkmamıştı veya onunla ilgili bir bilgi.

Ona zarar verdiyse eğer... Eğer bir saçının teli bile koptuysa, öyle öldürüp kurtulmazdı. Azar azar acı çektire çektire hallederdi işini.
"Ağam." Diye seslendi evdeki korumalardan biri. İki gruba ayırdığı adamlarından, grubun başına koyduğu korumaydı içeri giriş yapan. Daha özgüvenliydi çünkü diğerinin aksine kısa bir zamanın içinde bir ipucu yakalayabilmişlerdi. Aslında aranması gereken yer o kadarda uzakta değildi.

Aklı başından uçup gitmişti, seslenip duran korumayı duymuyordu bile. Sonunda daha fazla konuyu uzatmayan Sedat lafa girmişti.

"Ağam, gelin ağa'yı bulduk. Yani öyle düşünüyoruz." 

Heyecan ve umut dolu kahvemsi gözlerle kaldırdı başını. Bulmuşlar mıydı cidden? Asel'i, Aselinden haber var mıydı gerçekten?!

"Nerede?!" Yerinden fırladı. "Gökoğlu konağının yakınında bulunan boş bir ev bulmuşlar, çevresinde bir kaç koruma var sadece."

Masadan telefonunu alıp cebine sokuşturdu. Kapıdaki adamın yanına gidip hiç beklenmedik bir şekilde sarılmıştı. Şaşıran çalışan neye uğradığı tam olarak kavrayamamıştı. Görülmedik bir hareketti, tahmin bile edilmeyecek kadar.

"Aferim koçum." Diyerek sırtına arkadaşça vurdu. Sevinmişti birden bire. Çok belli ediyordu, hemde çok. Lafı daha fazla uzatıp zamanı kısıtlamadan şirketten ayrılmıştı, merdivenden koşarak inmeyi tercih etmişti. Bu heyecan ve korkuyla asansör bekleyecek hali yoktu. Şirketin ön kapısından hızlı adımlarla çıkmıştı, iyiki de kapının yakınlarına park etmişti arabasını. Bir an ne yapacağını şaşırmış deli dana gibi döndü durdu kendi etrafında, yolun tarifini telefonuna mesaj olarak gelmesiyle cebinde titreyen telefonu aldı. 

Şükürler olsun.

Şansını demeye değerdi en azından. Tekrardan titreyen telefonun ekranını açtı, yeni bir mesaj geldiğini fark ettiğinde merakla dokunmatik ekrana dokundu.

'Yanlış izdesin ağa bozuntusu, o kadar saf mı sandın beni? Karın benimle beraber, namusun benim elimde. Ne yapacaksın lan şimdi? O havan sökecek mi bir daha bana, sıkabilecek misin lan yine topuğuma! Bir saatin var, ya buldun ya da bulmadın. İşim bitince karının leşini bir yerlerden toplarsın artık.'

Allah kahretsin! Adi şerefsiz herif. "Seni bir bulayım doktor, tüm ecdadını bellicem." Diye mırıldandı dişlerini sıkarak. "Hele bir geç sen elime, bak gör kimin namusuna ne oluyormuş." Hırsla açtı arabasının kapısını. Bu adi yaraktık nerede olabilirdi! Saklanacak o kadar depo o kadar ev vardı ki bir saatin içinde hangi birine bakacaktı, Allahın cezası!

Sıktığı dişlerle beraber ćenesini kırmak üzereydi. Sinirine hakim olamayıp art arda direksiyona vurdu, mırıldanıp küfürler savurup duruyordu.

Başını surucu koltuğunun kafa destekleyen kısmına itti. Bir süre deli gibi burnundan solduktan sonra mantıklı fikirler edinmeye çalıştı. Evinde olamazdı, o kadar salak biri değildi. Hastanede desen, Asel'i oraya kapatması mümkün değildi.

Nereydi... Nerede!

Bileğinin yarısını kaplayan titanyüm kol saatine baktı saat üç'e geliyordu. Saat dört'e kadar zamanı vardı ve bir saatte Mardini gezmesi imkansızdı.

Battıkça batıyordu her şey! Bu kadar batık ve çaresiz hissetmemişti. Tehtit edilen olmamıştı, tehtit eden, öldüren olmuştu her daim.

Aselsiz geçen hayat çizelgesi geçti gözlerinin önünden. Hep daha iyi olduğunu savunsa da, hiçte iyi değildi. Geçmişi hatırlaması gerekiyorsa, duyduğu nefreti hiç'e saysa ona karşı bir şeyler beslediğini kabul edebilirdi. Fakat ağabeyi Vedat'ın yaptığı hata hala yerli yerindeydi, belki de tek nefret etme sebebi oydu. Can tanesine kıyılmasıydı... İntikamla burunmuştu yeşile karışmış gözleri. Artık o kadar saçma geliyordu ki 'intikam' oyunu, tek istediği biran önce o gül kokulu kadını yanında görmekti. Ona kötü davranıp sevmiyormuş gibi yapmaktı, hayatının tek mutluluk kaynağı sayılabilirdi. Onu da kaybederse yaşadığı sefil hayat, sefil bitecekti.

Tüm gücüyle gaza yüklenmişti. Doğru izde olmadığı söylense de şaşırtma olma ihtimali vardı, bahsedilen boş evin yolunu tutmuştu.

Torpidonun gözünde sakladığı yedek silahını alarak beline taktı. Korumasının dediğine göre fazla koruma yoktu evin önünde, tek başına halledebilirdi. Yine de adamlarından en güvendiklerine haber salmak akıllıca olurdu, zor durumda kaldığında en azından Asel'i o durumdan kurtarma şansları yüksekti.

Telefonuna uzanarak aklına gelen ilk kişiyi aradı. Kulağına dayadığı telefonla yoldan bakışını bir an olsun ayırmadı.

"Alo, ağabey."

"Söyle koçum?" Diye karşılık verdi telefonun ucundaki adam.

"Ağabey Asel'i kaçırdılar. Asel'i aldılar ağabey!" Paniklercesine çıkan titrek sesiyle konuşmak zorlaşıyordu. Dokunsan patlayacak durumdaydı şu an.

"Ne diyorsun oğlum? Kim niye kaçırsın."

"Ağabey bunun manyak bir kuzeni var, elime bir geçeyim onun ecdadını ...." Küfür etmekte olduğunu anladığında susmuştu.

"Tamam sakin ol, neredesin şimdi. Tek misin?" Diyerek sakinleştirmeye çalıştı kardeşini.

"Sakin makin olamam ben! Asel'i kaçırdılar diyorum! Kim bilir ne yapacak ona! Sedat'tan adresi al, adamları topla ve o adrese gelin." Telefonu yüzüne kapatarak yan koltuğa fırlattı. Konuşmanın ardından artan siniriyle var gücüyle bastırdı gaz pedalına.

Yollar uzuyor, saatler çabuk geçiyordu. En çokta geç kalmaktan korkuyordu, en kötüsü dolanıp duruyordu kafasında.

"Bittin lan doktor bittin sen!"

-

"Kızı alın götürün, atın bir yerlere." Dedi olduğu yerden kalkarak. Kemerini düzledikten sonra dolabın üstündeki silahını aldı.

Çağanın ne kadar zeki biri olduğunu az çok biliyordu. Yolu kolaylıkla bulmuştur, hatta inanmayıp yola çıkmıştır bile diyerek hazırlanmıştı.

Yerde yatan kadını kucaklayan korumalar boş olan ev'i terk etmişlerdi. Evin odasında duran eskimiş koltuğa oturdu iyice yayıldı oturduğu yerde. Bacağını dizinin üstüne koyarak, kollarını uzattı koltuğun başlığının üzerine. Rahatına düşkün bir oturuş sergiledi, tek yapması gereken artık Çağanı beklemekti.

Evin dışından gelen araba sesleriyle adamlarının gittiğini anlamıştı. Zevkle itti başını "Oh be."

"Dünya varmış,"

Giden arabanın ardından gelen arabanın yaptığı ani firen kulaklarına dolmuştu. Evin dış kısmından gelen silah sesleriyle ani bir kahkaha patlatmıştı.

"Beyefendimizde geldi." Ciddiyetini toplayarak odaya giriş sağlayan kapıya dikti dikkatini. Her an içeri gelecek olan adama silah çekmeyecekti, gerek yoktu.

İçeri dalan adamla ani bir kahkaha daha patlatmıştı. Şu an öyle psikopat ve zihinsel bir problemi olan birini çok andırıyordu.

"Oo Çağan bey. Hoş geldiniz."

"Kes lan! Asel nerede." Diyerek lafını bölmüştü. Silahının ucunda duran adam yerinden kalkarak kıkırdadı, "Ne bu acele."

"Lan, bak siktirme belanı. Son kez soruyorum. Asel nerede!"

"Asel mi?" Koltuğa tekrardan yayıldı. Adım adım yaklaşan silahlı adamı aldırış etmeden keyfine baktı. Dibine giren Çağanın silahının soğukluğunu artık anlında hissedebiliyordu.

Yüzünü gevşek bir sırıtmaya teslim etmişti.

"Öldü."

Yüzüne doğru savrulan yumrukla başını çevirdi. Yediği sert yumrukla dudaklarından damlayan kanı parmaklarıyla sildi.

"Beni tatmin etti ve öldü."

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

785K 46.4K 66
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
ELİZA Bởi SİTARE

Tiểu Thuyết Chung

127K 6.1K 45
"Yemin ederim küçüğüm... Aldığım her nefeste, özlemin kalbime batıyor..." "O cennetin kapısında bekleyen bir melekti ama şeytan kanatlarını yaktı...
5.7M 233K 33
Terk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan b...
RÜYA Bởi Ayça

Viễn tưởng

2K 169 6
Geçimini baktığı fallarla sağlayan Ayperi'nin müşterileri için gördüğü tüm rüyalar gerçekleşmektedir. Yalnızca zengin müşterilerine bu hizmeti veren...