"Anne? Nasılsın?"

Çok dikkatli bir şekilde soruya geçiş yaptım. İlk önce annemin nasıl hissettiğini öğrenmeli ona göre hareket etmeliydim. Annemin kaşlarının çatık olmadığını ve az önce benim sorum karşısında çatıldığını görünce neredeyse mutluluktan havalara uçacaktım. Demek Aaron her ne söylediyse annemi ikna etmişti.

"Ne saçmıyorsun Kumsal. Arkadaşını uğurla çabuk. Seninle konuşmamız gereken konular var."

Hayır ama bir dakika. Öncelikle annemle konuşmayı kesinlikle reddediyorum. Aaron'ın ne dediğini bilmiyorum ve annem bana sorduğunda bende çok farklı bir hikaye anlatırsam annem çoktan bir şeyler döndüğünü anlar. Ayrıca Aaron'ı uğurlamayıda reddediyorum çünkü annem içeri girmeden önce kurduğu cümlenin kime hitaben olduğunu öğrenmeliydim. Yine de annemi onaylayarak Aaron'ı kapıya kadar götürdüm. Çok şükür ki annem peşimden gelmemişti. İçeriye bir göz atıp annemin bizi izlemediğinden de emin olunca dışarı çıkıp kapıyı arkamdan eğdirdim. Kaşlarımı çatarak Aaron'a döndüm.

"Ne anlattın anneme?"

Gülmeye başlayınca sinirlerim iyice bozuldu.

"Ne gülüyorsun çabuk anlat. Annem biraz daha uzun burada kalırsam peşimizden gelir."

Gülmesini zor durdurarak konuşmaya çalıştı.

"Tamam tamam. Sadece seni şu tipinle ciddiye almak baya zor."

Yüzümdeki makyajları hala durduğunu fark ettim ama bunu umursayacak durumda değildim. Bu söylediği sadece kaşlarımı daha da çatmama neden oldu. Alnım kırışacaktı onlar yüzünden.

"Annene senin benim Bulut'un filan çok yakın arkadaş olduğumuzu ama evim uzak olduğu için ilk defa geldiğimi söyledim. Bulut'u arkadaşın olarak kabul ettiyse pekâlâ beni de kabul edebilir diye düşündüm. İşe de yaradı."

Yine ve yine kaşlarımı daha ne kadar çatabilirmişim gibi çatmaya çalıştım. Bu söylediği yalanın ne kadar saçma olduğunu düşünüyordum. Annem buna inanmazdı.

"Ve annem neden seni onunla tanıştırmadığımı sormadı yada neden yatağımda yattığını yada neden o sırada benim ağladığımı sormadı hatta neden benim tüm arkadaşlarımın erkek olduğunu. Sadece bunu söyledin o da tamam dedi öyle mi?"

Yine gülerek sorumu cevapladı.

"Hayır tabiki. Dediğin tüm soruları sordu. Hatta daha başka sorular da sordu. Elinden kurtulmak baya zor oldu aslında."

Sinirden saçlarımı kökünden koparmak istiyordum.

"Madem sordu neden söylemiyorsun!? Acele et diyorum sen burada gülüyorsun."

Gülmesini kesip gözlerimin içine baktı.

"Seni sinirlendirmek hoşuma gidiyor."

Ve uzun zamandır görmediğim gülüşünü yüzüne ekledi. Gözlerimi devirip avuç içimi sertçe alnıma yapıştırırken sonunda anlatmaya başladı.

"Senin beni annenle tanıştırmak istemediğini söyledim. Bunun hesabını senden sorucam sanırım. Ve tüm arkadaşlarının erkek olmadığını açıklamak için araya Yağmur'u da kattım. Dörtlü bir arkadaş grubuymuşuz gibi gösterdim. Ağlama sebebinse Bulut'un dün biraz hastalığının ağırlaştığını söyledim. Ve yatağında yatma konusundaysa tüm gece Bulut'un yanında kaldığım için hiç uyumadığımı ve o an başımın döndüğünü söyledim."

Bunların ardından yüzünü buruşturdu ve bir 'ıyy' sesi çıkardı.

"Bunlar ne kadar iğrenç şeyler."

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin