-7-

6.9K 352 129
                                    

Multimedia: AARON

Yaprak vampir olabilir miydi? Beni bunca yıl kandırmış mıydı? Neden? Vampirse neden bana katlanmıştı. Neden benim yüzümden bu kadar zorluğa katlandı ki? Neden benimle arkadaş olabilmek için bir insan gibi davranmıştı? Bütün bunlar için bir açıklama gerekliydi? Beni inandıracak bir açıklama.

"Bu odadan çıkalım."

Kolumdan tuttu. Ani hareketle kolumu kurtardım.

"Akın'ı tek bırakamam."
"O öldü Kumsal. Gel benimle."

Bu defa itiraz etmedim. Edemedim. Ona aklımdaki tüm soruları soracak ve beni inandırması için bir şans vericektim. Ayağa kalktığımda hafif sendeledim. Başım dönmüştü. Aaron kolumdan tutup yürümeme yardım etti. Salona geçip oturduk.

"Akın neden burada?"
"Vampirler yüzünden ölen insanları genelde bu evin etrafına gömeriz. Burada pek fazla insan olmaz."
"Kim onu buraya getirdi?"
"Tanımazsın."

Yaprağın konuşmasına kulak misafiri olmasaydım ondan asla şüphelenmezdim. Şimdiyse onun konuşmasına izin vermemin tek nedeni bana bir kanıt göstermesini beklemem.

"Yaprak neden böyle bir şey yapsın? O benim arkadaşım. Akın'ı sevdiğimi biliyor. Ve o hiç vampir gibi değil yani. Neden benimle arkadaş olmak için o kadar uğraşsın ki?"

Arkasına yaslandı ve çok rahat bir tavırla karşılık verdi.

"Onun düşüncelerini okuyamıyorum. Onda beni engelleyen bir şeyler var. Neden yaptığını bilmiyorum ama benimle aynı sebepten olmasından şüpheleniyorum."

Cevap vermedim. Daha fazla soru da sormayacaktım. Aaron'un neden benim peşimde olduğu umrumda değildi. Bugün çok şey öğrenmiştim. Daha fazla şey kaldıramazdım. Vampirlerin var olduğunu öğrenmiştim. Peşimdeki azrailin yüzünü görmüş, adını öğrenmiştim ve onun bir vampir olduğunu biliyordum.(Gerçi bunlar dün akşamdı.) Yaprağın vampir olduğunu (ki bundan hala şüpheliyim.) öğrenmiştim. Akın ölmüştü. Ve bunu Yaprak yüzünden olduğunu söylüyordu Aaron. Kafam allak bullaktı. Her şey üst üste gelmiş ve neye inanacağımı bilmiyordum.

Düşüncelerimi karnımın gürültüsü böldü. Aaron bana baktı.

"Yemek yemedin mi?"
"Hayır. Buradan kaçmaya çalışmakla meşguldüm."

Bana boş bir bakış attı.

"Seni şimdi öldürmiycem. Merak etme. Daha zamanı var."
"Neyin?"

Cevap vermeyip ilerledi.

Belki de şu anda Akın'ı düşünmemeliydim. Sadece karnımı doyurup her şey normalmiş gibi davranmalıydım. Hiçbir şey olmamış gibi. Akın ölmemiş gibi...

Mutfağa gittim. Masanın üstünde bir poşet gördüm. İçinde hamburger, patates kızartması ve kola üçlüsünü görünce kısa bir mutluluk dansı yaptım. Ne kadar mutlu olmak için uygun bir zaman olmasa da bu harika üçlü için bunu yapmam gerekiyordu.

Yemeğimi yerken aklıma annemi arayabileceğim geldi. Bunu neden daha önce düşünmeyip annemi endişelendirmiştim ki?

"Aaron"

Cevap gelmedi. Neredeydi?

"AARON"

Odalara tek tek bakarak (ve hamburgerimi yemeye çalışarak) ilerliyordum. Yukarı kata çıktım. Sabah uyandığım odaya girdim.

"Aaron?"

Burada yoktu. Kapıyı kapattım. Hemen yanındaki odanın kapısını açtım. Bu kadar odayı ne yapıyordu?

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin