-41-

2.8K 181 35
                                    

Multimedia: Millie

Kızın güzelliği karşısında nutkum tutulmuştu. Bu ortama tamamıyla uyum sağlıyordu. Çünkü o da burası gibi büyüleyiciydi.

Beyaz saçları omuzlarından aşağıya doğru dökülüyordu. Beyaz saçlarıyla uyum sağlayan bembeyaz bir tenide vardı. Sarı gözleri dikkatimi çekmişti. Bir insanınkinden farklıydılar. Acaba tüm cadıların gözleri sarı mıydı?

Gözlerimi kızdan alamazken buraya ne için geldiğimi unutmuştum.

"Kime bakmıştınız?"

Melodik bir ses kulaklarıma doldu. Bir an kıza aşık olduğumu filan sandım. Ama kızın sesi bile güzeldi yani.. daha ne diyeyim.

Yağmur benim yerime cevap verdi. Ve ben iyikide Yağmur'un gitmesine izin vermemişim diye düşündüm. Çünkü amacımı unutmuş bir şekilde kızı inceliyordum. Tek başıma olsaydım heralde bu soru karşısında kızın suratına bön bön bakınmakla yetinirdim.

"Aaron içerde mi?"

Yağmur'un ağzından çıkan isim beni kendime getirdi. Gözlerimi kırpıştırarak kıza baktım. Aaron 3 gündür bu bir kızı bile büyüleyen kızın yanında mıydı? Umarım değildir. Kızın yanında 1 saniye bile durmak ona aşık olunmamasını imkansız hale getiriyordu.

Kızın ağzından çıkacak şeyleri heyecanla bekledim. Umarım içerde değildir diye dua etmeye başlamıştım.

"Ah.. Aaron mı?"

Sağ elini ağzına götürerek nazikçe güldü. Bunu söylemek istemiyorum ama gülüşü de güzeldi.

"Siz kimsiniz?"

Aniden öne atılıp 'sevgilisiyim' diyeceğim sırada Yağmur beni durdurdu.

"Önemli bir mesele Millie. Lütfen eğer buradaysa söyle."

Neden Yağmur Millie denen kızı tanıyorda Millie onu tanımıyordu diye düşündüm bir an. Ama bu sorunun önemsizliği üzerine boşverdim.

"Evet içerde. Ama ne var ki o biraz meşgul."

O sırada bir ses duyuldu içerden.

"MİLLİE! KARARIMI VERDİM LANET OLASI GEL BURAYA!"

Gözlerim kocaman açıldı. Ne oluyordu içerde? Neye karar vermişti?

"Üzgünüm ama işim var. Aaron için daha sonra gelirsi-"

"AARON!"

İçeri doğru tüm gücümle bağırdım. İlk birkaç saniye ses gelmedi. Ama sonra onun güçlü sesini duydum.

"KUMSAL?"

Bağırarak burdan oraya konuşuyorduk. Neden buraya gelmiyordu ki?

"KUMSAL BURADA NE İŞİN VAR SENİN!"

Millie'ye baktım.

"Lütfen içeri girmeme izin ver."

Yüzünde ufak bir gülümseme belirdi.

"Olmaz canım. Burası benim evim. Yalnızca istediğim kişiler girebilir. Yani benden izin almadığın sürece istesen de giremezsin."

Ne saçmalıyordu bu? O kızdan daha güçlü gözüküyordum. Belki de kaba kuvvete başvurmalıydım. Ahh denemeye değerdi sanırım. Ne de olsa her şeyi göze alarak gelmiştim buraya.

Kıza doğru bir adım yaklaştım. İkinci adımında eve adım atacağım sırada bir güç beni geri savurdu. Az kalsın düşüyordum ki Yağmur beni son anda tuttu.

MELEZWhere stories live. Discover now