-21-

4K 239 41
                                    

Gözlerim o kadar ağrıyordu ki onları yerinden koparmak istiyordum. Ama ne var ki elimi dahi kıpırdatacak halim yoktu. Gözlerimi açmak için çaba sarf ettim. Pek başarılı olduğum söylenemezdi gerçi. Uğraşmayı bıraktım bende. Birkaç saat daha yatarsam belki kendileri açılırlardı. En son olan şeyler zihnime dolmaya başlayınca onları çok geç kaldikları için azarladım. Azrailimi sonunda görebilmiştim. Ona sarılırken beni nasıl bulduğunu bilmediğim Bulut birden azrailimin üstüne atlamıştı. İkinci kez bunu denediğindeyse hiç düşünmeye fırsat bırakmadan birden kendimi ikisinin arasında bulmam ve o koca pençelerin derimi parçalayarak içeri girmesi. Ne zamandır uyuyordum peki ben? O olayın üzerinden ne kadar zaman geçmişti? Ama en çok merak ettiğim şey azrailim neredeydi? Onu o kadar zaman beklemiş, ümidimi yitirdikten uzun bir zaman sonra tekrar görmüş ama hiçbir şey soramadan yaralanıp hastaneye kaldırılmıştım. Hayatım tekrar aksiyonlu mu olmaya başlıyordu ne? Gülümsemek istedim ama kendimi bir ölü gibi hissettiğim için bir şey yapamadım. Azrail tekrar hayatıma giricekse aksiyonlarını da peşinden sürükleyecekti tabiki.

Ve o sırada odada birisinin varlığını hissettim. Yanıma yaklaştı ve durdu. Ne zamandır buradaydı acaba?

"Ne zaman şu gözlerini açıcaksın? Neredeyse bir insan gibi uykum geliyordu seni beklerken."

Sesin sahibini tabiki tanımıştım. Tanımamak imkansızdı. Azrailim için tekrar denedim gözlerimi aralamayı. Ve gözlerime dolan ışıkla bunu başardığımı anladım. Fakat gözlerimi açtığım gibi hemen geri kapattım. Ellerimi gözlerimi ovalayıp tekrar denedim. Açabilmiştim ama ışık hala gözlerimi acıtıyordu. Sonunda gözlerimi ışığa alıştırabildiğimde azraile bakabildim. Başımda bir kral edasıyla dikilmiş bana alttan alttan bakıyordu. Onun ihtişamına kendini kaptırmayan insan (ya da kız desem daha doğru olacak ama eminim ki bazı erkekler bile onun ihtişamına kapılabilir.) var mıydı acaba? Güldüğünü duyduğumda nedenini anlayamamıştım. Ama daha sonra o gitmeden önce kendimi zar zor alıştırdığım şu beyin okuma şeysi aklıma gelince kendimi buna tekrar alıştırmam gerektiğini fark ettim. Beynime düşünmeme emri verdim fakat hiçbir zaman emirlerine kulak asmayan beynim yine aynı şeyi yaptı ve azrailin yakışıklılığıyla ilgilenmeye devam etti. Önceden olsa sinirlenirdim ama azraili uzun zamandır görmediğimden olsa gerek bende ona bakarak gülümsedim. Ve aklımdaki binlerce cevaplanması gereken sorulardan önemsiz bir tanesini seçip azraile yönelttim.

"Ne zamandır uyuyorum?"
"Hmm. Tam saymadım ama 6 ay oldu sanırım."

Gözlerimi sonuna kadar açtım. Aynı zamanda ağzımdan bir 'NE!' feryadı çıkarken doğrulmaya çalıştım. Ama karın boşluğuma saplanan keskin bir ağrıyla kendimi tekrar yatağa atıp yüzümü buruşturdum. Azrailden tekrar bir gülme sesi duyunca dalga geçtiğini anlamak çok sürmedi. Bir kere 6 ay geçmiş olsaydı bu yara çoktan iyileşmiş olurdu. Yani ben öyle düşünüyorum tabiki yaramın ne kadar derin olduğunu bilmiyorum ama 6 ayda iyileşmeyen bir yara olacağını da sanmıyorum. Hala benimle dalga geçtiği için sinirlenmezken o gülmesine son vermişti.

"Çok değil yaklaşık 1.5 gün."

Rahatlayarak tekrar ama bu kez yavaş bir şekilde doğrulmaya çalıştım. Aaron anında omuzlarımdan tutup beni geri yatırdı.

"Kalkmayacaksın buradan. Benim bir işim var çıkıyorum ve sen ben gelene kadar yatacaksın. Söz ver bana."

Neden kalkmıyordum ki. Sürekli yatmak çok sıkıcı. Ama azraili kırmadım ve kafa salladım. O ise hiç beklemediğim bir şey yaptı ve alnıma bir öpücük kondurdu. Ona şaşkın gözlerle bakmama bile izin vermeden kapıdan çıkıp gidince büyümüş gözlerimle sadece kapıyla bakışabildim. Hafif bir utançla gülümseyerek parmaklarımla oynamaya başlamıştım ki hemen ne yaptığının farkına varıp gülümsememi yüzümden sildim ve ellerimi ayırdım. Dışardan aptal aşıklar gibi gözükmek istemiyordum. Peki sadece dışardan öyle gözükmeyi geç tekrar eskisi gibi o aptal aşıklardan birisi olmak istemiyordum.

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin