-8-

6.1K 343 69
                                    

Bu düşünceyi aklımdan atıp utançla arabanın açık kapısından (Aaron'u o şekilde bırakıp) çıktım. Yüzüm kırmızının tüm tonlarını denerken uyku muyku kalmamıştı.

Kapıyı annem açmıştı. Aceleci bir tavırla içeri girip odama geçtim. Hemen ardımdan kapıyı kapatıp kendimi yatağa attım.

Aaron'u düşünerek bu şekilde sırıtmam normal miydi? Bu sırıtışı suratımdan silemiyordum. Beynim bana bu durumdan memnun olduğumu söylüyordu. Hayır. Hayır. Yok öyle bir şey. Kesinlikle yok. Yani belki biraz. Ama çok küçük bir biraz. Off. Kimi kandırıyorum? Evet hoşuma gitmişti. Azrail.... Ne diyorum ben? Kumsal Akın'ı ne çabuk unuttun? Hayır Akın'ı geç o seni öldürecek. Salak salak sırıtmayı kes ve aklındaki düşüncelerden acilen kurtul.

Kendime bir tokat attım. Akın'ın öldüğü gerçeğini tekrardan gözümün önüne getirmeye çalıştım.

Daha fazla düşünmemeliydim. Eğer biraz daha düşünürsem konu tekrar Aaron'a gelecek ve ben ondan etkilendiğimle ilgili şeyler düşünecek sonrada Akın'a ihanet etmiş olacaktım. Ama ben şimdiden zaten Akın'a ihanet etmişim gibi hissediyordum. Neden?

Bu sorunun cevabını alamayınca odamdan çıkıp mutfağa gittim. Acıkmıştım ve mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Ancak yemek yersem düşüncelerimden bir süreliğine uzaklaşabilirdim.

Yemek yerken uyukluyordum. Aaron'ın arabasındayken kaçan uykum yerine geri gelince uyumak için tekrar odamın yolunu tuttum.

***

18. yaş günümü kutluyordum. Önümde bir pasta vardı ve üzerinde 18 yazan mumlar vardı. Karşımda annem oturuyordu. Gözlerimi kapattım ve bir dilek diledim. Gülümseyerek anneme baktım. Yüzündeki endişeyi görünce ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kalbime aniden bir acı saplandı. Sanki birisi kalbimi yerinden sökmeye çalışıyordu. Acı bir çığlık attım. Gözlerim annemi aradı ama yoktu. Acı bütün bedenime yavaş yavaş yayılıyordu. Karşımda azrail belirdi. Bana doğru eğildi. Fısıldayarak konuştu.
' Zamanı geldi '

•••••••

Çığlık atarak yatağımdan kalktım. Son zamanlarda çok fazla kabus görmeye başlamıştım. Terler içinde hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Her şey çok gerçekciydi. Ayrıca rüyada acı hissedebiliyor muyduk? Hiç sanmıyorum. Ama ben hissetmiştim. Hemde çok keskin bir acıydı. Yataktan kalktım ve masanın üstündeki telefonumu aldım. Saat 2:35 di. Mutfağa indim. Neyseki attığım çığlığa annem uyanmamıştı. Bir bardak su içtim. Pencereyi açıp içeriye soğuk havanın girmesini sağladım. Ocak ayının 21 indeydik. Hava gerçekten soğuktu ve her zamanki gibi yağmur yağıyordu. Soğuk havayı içime çekerek gördüğüm rüyanın etkisinden sıyrılmaya çalıştım.

Aklıma geldi de. Azraille ilk karşılaştığım zaman yağmurun altında baya kalmıştım. Hasta olacağımdan emindim. Ama kendimi hala gayet iyi hissediyorum. O zaman ne kadar korktuğumu hatırlayıp ürperdim. Aptal illa bi ekşın yaratacak. Karşıma düzgünce çıksaydın ya. Ya da hiç çıkmasaydın ne güzel olurdu. Pencereyi tekrar kapattım. Uykum kaçmıştı. Gördüğüm o rüyadan sonra tekrar uyuyabileceğimi sanmıyordum fakat gecenin bu saatinde de yapacak bir şey aklıma gelmiyordu. Telefonuma bir mesaj sesi geldi. Alıp baktım.

'Canın sıkılıyorsa benimle takılabilirsin..'

Azraildendi. Ama hayır. Onunla takılmayı kesinlikle planlamıyorum. Ne de olsa beni öldürecek biriyle takılmam pek akıllıca olmaz. Yeni bir mesaj sesi daha geldi.

'Hadi ama. Seni şimdi öldürmeyeceğimi söylemiştim.'

Ona güvenebilir miydim ki? Yani beni öldürmeyeceğini söylediği zamanlar öldürmüyor genelde. (Sanki birkaç kez ölmüşüm gibi konuştum.) Kabul edildin azrail. Canım sıkılıyor zaten. Sabaha kadar Akın'ı da Yaprağı da boşverip kafama göre takılacağım. Olanları düşünmekten ve azrailin gizemli davranışlarından beynim ağrıyordu artık. Sadece 1 geceliğine kendimi salabilirdim.

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin