-16-

4.4K 285 135
                                    

Multimedia: AARON

Rüyamda Bulut'la dağ evindeydik. Ve bir ağacın arkasından siyah giyimli birisi bizi izliyordu....

Sabah alarma gerek kalmadan kendim uyandım. Erken kalkmakta nefret eden ben şimdi yaptıklarıma bakın. Mutlu bir şekilde hazırlanmaya başladım. Ve yine mutluluktan olsa gerek her sabah aynaya baktığımda gördüğüm zombi şimdi yoktu. Aynaya salak gibi sırıtan bir Kumsal vardı onun yerinde. Bu halime güldüm ve her şeyimi hazırlayıp valizimle aşağı indim. Anneme sarılıp vedalaştım. Bulut'da bu sırada gelmişti bavulumu alıp arabaya yerleştirdi. O da anneme veda ettikten sonra yola çıktık.

"Çok mutlusun bakıyorum."
"Çok çok çok ama çok mutluyum hemde. İlk defa düzgün bir tatile çıkıyorum. Çok teşekkür ederim. Hepsi senin sayende."
"Seni mutlu edebildiğime sevindim."

Ona gerçekten yapışıp bırakmak istemiyordum. Ama garip davranıyordu. Utanıyordu sanki. Utansa da ona sarılırım ben yinede. Ama o şuanda araba kullandığı için bunu yaparsam kaza yapabilirdik. Bende mutluluğumu kendimle başbaşayken kimsenin görmesini istemediğim harika dans hareketlerimle çıkarırdım. Yapıcak bir şey yok. Acaba ne zaman orada olucaktık? Sabırla beklemeye başladım.

Yarım saat sonra artık dayanamayıp beynimi kemiren o soruyu sordum.

"Daha ne kadar var?"

Güldü.

"Ne zaman sorucaksın diye merak ediyordum bende."

Çok mu belli ediyordum ya.

"Geldik sayılır. Az kaldı."

Kafamı sallayıp heyecanımı kaldığım yerden yaşamaya devam ettim. Ama sonra aklıma başka bir soru takıldı. Neden beynim bu kadar çok soru türetiyor. Her neyse Bulut sorularımı cevaplıyor sonuçta. O... Azrail gibi değil. Durduk yere neden aklıma geldi ki şimdi bu? 1 aydır o hiç yokmuş gibi yaşıyordum. Aklıma bile gelmiyordu. Belki de ölmüştür kim bilir. Bu soruyu da Bulut'a sormalıyım. O biliyor olabilir. Hatta belki de Bulut öldürmüştür azraili. Bunu daha sonra mutlaka sormalıyım ona.

"Şu sevgililer ne zaman gelicekler?"
"Onlara yeri tarif ettim. Saat beş altı gibi geliceklerini söylediler. Yani bir süreliğine başbaşayız."

Tekrar kafamı salladım ve önüme döndüm. Ve o an kötü bir his içimi sardı. Bu tatile hiç gelmemeliymişim gibi hissettim. Kötü bir şeyler olucaktı sanki. Neden birden böyle hissetmiştim? Bu his tüm mutluluğumu kaçırmıştı. Ama hayır mutlu olmalıydım ben. İlk defa güzel bir tatile gelmişken moralimi bozamam. Gülümsemeye çalıştım. Camdan dışarıyı izleyerek kendime iyi geçicek telkinleri veriyordum. Ben kendimi bu şekilde teselli ederken gelmiştik. Büyük bir evin önüne park etti arabayı. Birlikte indik. Bana gülümsedi. Bende ona gülümsemeye çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur. Bagajdan kendisinin ve benim valizimi aldı ve yanıma geldi. Birlikte eve doğru yürüyorduk. Kötü düşünmemeliydim. Her şey iyi olucak. Tekrar mutlu olmaya çalıştım. Başarmıştım sanırım. Beynimdekileri bir kenara atmıştım. Belki daha sonra düşünürdüm bunu. Baştaki gibi değildi ama mutluydum hala. Bulut'un koluna girdim. Evet tuhaf davranıyor ama banane alışsın o da. İçeri girdiğimizde bana kalacağım odayı gösterdi. Kendi odası da benimkinin hemen yanındaydı. Ev gerçekten çok büyüktü ve otantik bir havası vardı. Sevmiştim. Hemen odaya yerleştim. Bu oda benimkinin 2 katı kadardı. Üstelik yatak da çok rahattı. Yatakta zıplayarak mutluluğumun dansını yapıyordum. Sonunda yoruldum ve kendimi gülerek yatağa attım. O sırada odamın kapısı çalındı.

"Gelebilirsiin."

Kapı açıldı ve içeri Bulut girdi. Bende yatakta oturur pozisyona gelip ona gülümseyerek baktım.

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin