-1-

25.5K 630 274
                                    

Okulun bahçesinde oturmuş elime gelen tüm çimleri sinirle kopartıyordum. Çimlerin suçu ne diye mi soruyorsunuz? Tabiki yanımda olmaları. Nasıl olabilir böyle birşey anlamıyorum. Bana bunu nasıl yapabilir? Bana bunu nasıl yaparsın Akın? Tamam. Belki onunla sevgili olmayabiliriz. Hiç konuşmamışta olabiliriz. Hatta aynı okulda olduğumuz halde beni tanımıyor bile olabilir. Bunlar hiçbir şeyi değiştirmez. Sonuçta ben onu seviyorum. Onun bunu bilmesine hiç gerek yok. Bilmesi gereken tek bir şey var. O Nehir ile dolaşamaz. Akın'ı sadece ben sevebilirim. Tamam abartıyorum belki ama ben onu 3 yıldır severken o birden okula yeni gelen bir kızla dolaşmaya başlaması... Ah kötü hissettiriyor işte. Aslında Akın'ın bir şey yaptığı yok. Nehir denen o kız birden Akın'a yapışınca çocuk da bir şey diyemedi heralde. Ama Akın da neden buna izin veriyor anlamıyorum. Nehir resmen gel beni döv diyor. Madem öyle istiyor kırmayalım o zaman Nehirciğimi. Sinirle yerimden kalktım. Şu anda yaptığım şeyleri düşünmüyordum. Düşünüp de ne yapacaktım sanki. Şu yumruklarım suratına inmek için geç bile kalmışlardı zaten. Nehir ve Akın'ın olduğu yere doğru koşar adım yürümeye başladım. Hayır ciddi ciddi koşuyordum. Arkamda şaşkın bir adet Yaprak bırakmıştım. Şaşırmakta haklı gerçi. Ne de olsa Akın'a 1 metreden fazla yaklaşamayan ben (ani sıcak basma, terleme, tansiyonumun düşmesi, bayılma gibi belirtilerden dolayı) şuanda Akın'ın yanına doğru gidiyorum ve amacım yanındaki Nehir'i dövmek. Yaprağın bu düşüncelerimi nereden bildiğini sorarsanız o benim her şeyimi bilir ki zaten daha önce ona bu planlarımdan bahsetmiştim. Nehir bana arkasını dönük olduğu için o beni görmeden boğazına yapışıp onu bayılttıktan sonra onu bir elektirik cihazına bağlayabilirdim. Sonra onu uyandırıp aşırı derecede elektirik verip vücudunun birkaç yerinden de bıçakladıktan sonra onu ıssız bir yere atmayı düşünürken birden Akın bana baktı. İlk defa göz göze geldik. Olduğum yere çivilenmiştim adeta. Kış ayının ortasındaydık demi. Şey hava niye bu kadar sıcak diye soracaktım. Terlemeye başlamıştım. Acaba dışarıdan nasıl gözüküyorum şuanda? Tamam cevabı ben veriyorum. Ucube gibi.

Akın gözlerini benden çekince boşluğa düşüyormuşum gibi hissettim. Ama beni asıl sinirlendiren şey benden çektiği o güzel gözlerini Nehir'e dikmiş olmasıydı. Beni çiviledikleri yerden çıkabildiğimde yönümü değiştirip Yaprak'ın yanına dönmeye karar verdim. Akın'ın gözleri aklımdaki tüm planlarımı unutturmuştu. Akınla göz göze geldiğimizi düşünmek varken neden Nehir'i düşünüp sinirlerimi bozayım ki? Yavaş adımlarla Yaprağın yanına döndüğümde güldüğünü fark ettim. Bana bakıp gülmesini durdurmaya çalışıyordu. Bana gülüyordu. Akınla göz göze gelmemize gülüyordu. Nehir' i öldürmediğim için gülüyordu.
Yaprağa sinirle baktım.

"Gülmeye devam edersen Nehir'e kurduğum suikast planlarını senin üstünde uygularım."

Bu tehdit onun için yeterliydi bence. Ama hayır. Hala gülüyordu. O kadar mı kötü gözüküyordum.

"Sana gülme dedim!"

Bu kadar komik değildim.
(Yani ben öyle düşünüyorum) ama onun bu kadar gülmesi çok sinir bozucu.
(Hayır hiç bir şey Nehir kadar sinir bozucu olamaz.)
Zaten bozuk olan sinirim daha da bozuldu. Arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Kumsal bekle! Tamam gülmüyorum."

Omuzlarımdan yakalayıp beni kendine çevirdi. Gülümseyerek bana sarıldı.
Hemen yumuşadım ve bende ona sarıldım.

"Hadi sınıfa gidelim. Daha sonra Nehir'i tek başına yakalayıp planlarını uygularız."

Evet!! O planları uygulamakta kararlıyım.

Sınıfa doğru yürümeye başladık. Ben hala Akınla göz göze gelmemizi düşünürken Yaprak benim kesinlikle ilgilenmediğim konulardan konuşuyordu. Neymiş Emir kendine yeni manita yapmış. Berk disipline gitmiş. Yeşim sevgilisinden ayrılmış. Banane onlardan. Benim için önemli olan tek şey AKIN. Niye anlamıyor? Gidip biraz da onunla ilgili şeyler öğrenmeli. Yoksa onu hiçbir zaman onu dinlemiycem.

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin