-25-

3.5K 219 21
                                    

Bu defa senaryo değişti. O değil, ben onu bulucam.
Çünkü onun şuanda bir yerlerde gerçekten görmek dahi istemeyeceğim bir yarayla baygın bir şekilde yattığına eminim.

Neden böyle bir şey yapmıştı? O kurtadamla derdi neydi? Eskiden yaşanmış bir şeyden dolayı mıydı? Ama onun bir sürüsünün olduğunu biliyor olmalıydı. Nereden bakarsam bakayım bu yaptığı şey bir saçmalıktan ibaret geliyordu. Sanki kendini öldürtmek istiyormuş gibiydi. O sürüyü görünce kaçabilirdi ama kaçmadı. Ya da o kurtadama bir derdi varsa kesinlikle ona bir yumruktan fazlasını da yapabilirdi ama bunu da yapmadı. Gerçekten ölmek istiyorsa bunun başka yöntemleri de var. Yani sanırım. O bir vampir sonuçta. Nasıl ölür ki? Kafasını koparınca filan mı?

Yüzümü somurtarak kadına döndüm.

"Biraz daha hızlı gidebilir misin?"
"Üzgünüm yeterince hızlıyız zaten."

Oflayarak dışarıya bakmaya devam ettim. Hemen Aaron'ın yanına gitmek istiyordum. Ama önce Bulut'u da yanıma almalıydım. Onu tek başıma bulmam uzun sürer. Bulut'un benim hakkında olan düşüncelerini bir süre kenara atmalıydım. Şu iş bitene kadar. Daha sonrasında ne yapacağımasa muamma. Eskisi gibi davranmayı çok isterim ama bu onun kalbini kırar mı bilmiyorum.

Araba durunca geldiğimiz yere baktım. Kadının beni bırakmasını istediğim yerdeydik. Kadına teşekkürlerimi sunarak aceleyle arabadan indim. Koşmaya başladım. Kaybedecek bir dakikam bile yoktu. Çok geçmeden Bulut'un evinin önüne gelebilmiştim. Kapıyı alacaklı gibi çalmaya başladım. Ve kapıyı saçı başı dağınık, pandalı pijamalarıyla Yağmur açtı. Uykudan yeni uyandığı belliydi ama kapının çok sert bir şekilde çalınması onu telaşa düşürmüş olmalı ki kocaman açtığı gözleriyle beni süzüyordu.

"Kumsal ne oldu bu saatte ne işin var burda?"
"Bulut nerde?"

Kaşlarını çatıp bana baktı.

"Neden sordun?"
"Bana lazım, acelem var. Neredeyse onu hemen çağırır mısın lütfen?"
"Olmaz."

Bu kez ben kaşlarımı çattım.

"Neden?"
"Üzgünüm Kumsal."

Kapıyı suratıma kapatmasıyla olduğum yerde kaldım. Kapıyla bakışırken bu hareketine bir anlam verememiştim. Kapıyı teker çaldım ama açan olmadı.

"Yağmur lütfen. Çok önemli bir konu ve Bulut olmazsa yapamam."

Kapıyı daha sert vurmaya başladım.

"Neden böyle yapıyorsun? Ne oldu birden? Bulut nerde?"
"Kumsal git burdan."

Kapıyı açmadan konuşunca bende ona cevap verdim.

"Neden Yağmur neden? Önemli diyorum. Şuanda birisi şu ormanın içinde ölmek üzere. Onu kurtarmamız lazım ama tek başıma yapamam."
"Bulut seni görmek istemiyor."

Yeni bir şok dalgası daha beni içine almıştı.

"Bulut böyle bir şey yapmaz."
"İstemiyor işte git Kumsal."
"Nerede o? Evde demi? Ve şuan ikinizde beni dinliyorsunuz biliyorum. Bulut gel konuşalım. Aşkına karşılık veremeyeceğim için mi bunu yapıyorsun?"
"Bulut şuan evde değil Kumsal."

Ağlamama ramak kalmıştı.

"Neden ya neden! Neden sevdiğim herkes beni bırakıyor? Hepinizin gözünde sadece bir oyuncak mıyım ben?"

Koşarak oradan uzaklaşmaya başladım. Ormanın içine girdim. Ne kadar uzun sürecek olsa da başka çarem yoktu. Onu kendim bulacaktım. Ve bir anda kolumdan çekildim. Kolumdan beni çekerek koştuğum yönün aksine doğru götüren kişi Bulut'du. Bana bakmıyordu ama boynundaki belirginleşmiş damarlardan sinirli olduğunu anlayabiliyordum. Çok uzaklaşmadığım evine gelince hiç beklemeden kapıyı açtı ve beni de beraberinde içeri sürükledi. Sinirli bir şekilde merdivenlere doğru ilerlerken bir şeyler söyleme gereği hissettim.

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin