Artık Biliyorsunuz

23 3 0
                                    

İki hafta sonra geri geldim. Aslında geldim de sayılmaz. Uzun zamandır bölüm yazmıyorum, sadece önceden yazmış olduklarımı atıyorum. Ki artık elimdeki son bölüm de yayında olduğuna göre bir an önce yazmaya başlanan gerek. Nasıl olacağını bilmiyorum ama şimdi bulmaya gidiyorum.

İyi okumalar.📚📖

〰️〰️〰️

Yemkten sonra bizimkiler geldi. Zaman geçirip oyunlar oynadık. Herhangi biri bana ne olduğunu, neden gittiğimi ya da herhangi bir şeyi sormadı. Beni en rahat tutan şey de buydu. Muhtemelen bunu onlara Rhee Hee söylemişti.

Ertesi gün yine tenffüsteyiz. Mi Young ile sohbet ediyorduk.

Birden gözüme kapıdaki Byeong Ho çarptı. Ziyaretçi görevlisi görevinden usanmışçasına kapıya yürüdü ve az da olsa sınıfın uğultusunun arasından "Sen kimsin, ben kimim, sen kimsin?" dediğini duydum. ayağa kalkarak hızla yanlarına gittim.

"Bu soruyu sormana artık gerek yok."

"Adam mı seçiyorsun?"

"Elbette hayır. O dünün sorusuydu. Yeni bir soru seçersem söylerim."

Byeong Ho'ya dönerek "Takip et." dedim.

Okulun arkasına geldiğimizde arkamda olduğu için ona doğru döndüm. "Ne istiyorsun?"

"Gerçekten ne istediğimi merak ediyor musun?"

Kollarımı önümde bağlayıp umursamıyormuş gibi görünürken "Merakımdan değil de, seni başımdan savmak için bilmem gerekiyor galiba." dedim.

O an zor ayakta durduğum söz konusu bile değil.

"Bunu yapabilir misin bilmiyorum ama ben seni istiyorum."

Çok gıcık bir ses tonuyla "Haaa. Bunu daha önce de duymuştum." dedim.

"Daha önce bir amaç uğruna söylemiştim. Gerçekten bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Ve şu anda kalpten istiyorum seni."

Ağzımın içinden "Palavra." diye mırıldandım.

"Ben ciddiyim. Doğrusunu söylemek gerekirse sana hayran kaldım. Başta güçsüz olduğunu düşünmüştüm. Ama tam tersiymiş. Daha önce hiç senin gibi birini görmedim. Daha önce sana zarar verdiğim için gerçekten çok üzgünüm. Ama artık sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim. Gerçekten. Gün içinde seni bir an bile aklımdan çıkaramıyorum."

Başım dönmeye başlarken sendelelememek için yere daha sert bastım. Başım döndüğü için dikkatimi ayakta durmaya verirken ne söyleyeceğimi düşünemiyordum. Hemen bir şeyler bulmam gerek.

Hala aklıma bir şey gelmezken başım dönmeye devam ediyordu. Acı ile yutkundum. Aklıma hemen parlak bir fikir gelmeli. Acilen.

"Onni, burada ne yapıyorsun?"

Bu Sumi'nin sesi. Byeong Ho'nun dikkati dağılmışken gözlerimi yere çevirdim ve bir süre başımın dönmesini bekledim.

"Bir konu hakkında tartışıyorduk. Ama son buldu. Hadi gidelim." diyerek Sumi'nin koluna girdim ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştık.

***5 gün sonra

Geçen günlerde yine ara sıra Byeong Ho ile uğraşmak zorunda kalmıştım. Onun dışında hala yurdumuza geçmemiş, Büşra'nın evinde kalıyordum. Hala ingilizce performans ödevimizi hocaya teslim etmemiş olsak da bunu yarın yapacağız.

Şimdi ise okul sonrası Büşra'nın evindeyim.

"Büşra. Ben çıkıyorum."

"Nereye?"

Seven TimesWhere stories live. Discover now