Busan'a Yolculuk

22 6 0
                                    

Selamlar.👋

Bölüm zaten hazırdaydı. Sizi merakta bekletmeyeyim dedim.

O halde sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

Medyadaki şarkı ile okuyabilirsiniz. Ben ritmini seviyorum.

İyi okumalar.📚📖

〰️〰️〰️

***Tae Kyung'dan

Bahçede biraz turlayıp hava alıyordum. Birden değişik bir ses kulağıma doluştu. Uzaktan geliyordu. Sesin geldiği yöne temkinli adımlarla yürüdüm. Ses beni arka bahçeye getirdi.

Bizim çocuklar yine sigara içiyor olmalılar. Çok fazla ses yapıyorlar. Gidip daha az ses yapmalarını söylemem gerek. Yoksa yakalanacaklar.

Yavaş yavaş yürüyordum ki otopark girişinin tepesinden Byeon Ho ve Beril gördüm.

Byeong Ho onu duvara sıkıştırmıştı. Beril korkuile hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

***Beril'den

Umutlarım tükenmişti. Her şey bitmişti. Görmek istemiyordum. Hiçbir şeyi. Gözlerimi kapattım. Hala hıçkıra hıçkıra ağlasam da.

Kollarımı tutan ellerin oradan çekildiğini hissedince korku ile gözümü açtım.

Bu Tae Kyung'du.

Onu yumruklara boğarken ben çömelip hayat üçgeni şeklini almıştım.

Hala korkuyordum.

Hala ağlıyordum.

Başıma bir şey gelmemesine rağmen.

Çok korkmuştum.

"Beril." diye yumuşak bir ses duydum. Sonra da omzumda bir el hissettim. Korku ile geri çekildim. Gözlerim ağlamaktan artık görmek olmuştu. Her şey bulanıktı.

"Uzak dur benden!" diye bağırdım.

"Sakin ol. Benim. Tae Kyung."

"Kim olduğun umurumda değil! Uzak dur!"

"Sakin ol. Hastaneyi arayacağım, tamam mı?"

"Hayır! Arama! Söyleme! Konuşma! Kimseyle! Söyleme!"

"Sakin ol!"

"Söyleme! Rhee Hee! Mi Young! Kimse! Söyleme! Bilmesin! Kimse!"

Arkamı dönerek hızla koştum. El çabukluğu ile mikro kameraları kapıdan alıp okulun arkasındaki merdivenden çatıya çıktım.

Ağlamamo durduramıyordum. Kendimi eski kilere kapattım. Üstüme ceketimi geçirip peruklu şapkamı taktım.

Tae Kyung peşimden gelmişti.

"Beril, yardımcı olmama izin ver."

Ağlamaya devam ediyordum. Her ne kadar yorulsam da. Kaç litre göz yaşı akıtmıştım acaba? Gözlerim yanıyor pınarlarım sızlıyordu. Yine de ağlamaya devam ediyordum.

Ağlamaya devam ederken kilitli kapıyı yavaşça açtım. Kafamı yerden kaldırmıyorum. Tae Kyung kapının önünde bekliyordu.

Hüzünlü ve çaresiz bir sesle "Yardım etmeme izin ver." dedi.

Gözlerimden yaşlar akarken ona baktım.

"Bir şey isteyebilir miyim?"

"Evet?"

"Beni bir yere götürür müsün?"

"Tabi. Okulun arkasına gelirim hemen."

Gözyaşlarımın siyah maskemi ıslatmasını umursamadan merdivenlerden indim.

Seven TimesWhere stories live. Discover now