Yol

13 5 0
                                    

Oy vererek destek olursanız çok sevinirim.

Bölümler hazırda var ama haftada bir bölüm yayınlıyorum çünkü sınav haftası hiç yazmaya fırsatım olacağını sanmıyorum. Sizleri o zamanlar bölümsüz bırakmamak adına haftalık bir bölüm ilerliyoruz şimdilik.

İyi okumalar.📚📖

〰️〰️〰️

"Teşekkürler Woo Bin."

Woo Bin tam bir şey diyeceği sırada başka biri "Afiyetle yiyeceğiz." dedi. Tekrar bir şey diyeceği sırada başka biri "Bu iyiliği unutabileceğimizi sanmıyorum." dedi. Bir iki kez daha olduktan sonra yemeklerimiz geldi ve yemeye başladık.

Doyduktan sonra da aynı şekilde hesap ödenene kadar Woo Bin'e bir şey dedirtmedik. En sonunda hesabı ödemek zorunda kaldı.

Yemekten sonra biraz yürüyüş yapıp gezdik. Sonra da lunaparka gittik. Lunaparktayken birkaç kişi ayrılarak evlerrine döndü. En son yedi sekiz kişi kalmış duvar kenarına yaslanmış sohbet ediyorduk.

"Woo Bin de gitti. Artık kafamız rahat takılabiliriz."

"Evet, Eun Ji'nin fikri çok iyiydi."

"Evet kesinlikle öyle."

Benim hakkımda konuşmalarından dolayı kendimi bir şey söylemek zorundaymışım gibi hissettim. "Yapmayın çocuklar. Normalde böyle şeyler bin sene düşünsem aklıma gelmez. Sadece birden aklıma geldi."

"Ciddi misin?"

"Evet."

Oğlanların arasından biri "Cilt hastalığın ne?" diye sordu.

Hıh! Şimdi ne diyeceğim?

Düşün Beril! Düşün! Neden beynim hep lazım olduğunda yerinde olmuyor anlamıyorum.

Çok uzun süre sessiz kaldım bir şeyler söylemem lazım. "Şeyy... Iııı..."

"Söylemek istmiyorsa onu zorlayamayız arkadaşlar."

Kurtarıcım Hee Sun'a baktım. Ardından soruyu soran çocuk tekrar konuşmaya başladığında ona döndüm.

"Evet, biliyorum. Ama merak ettim sadece. Bir tedavisi var mı?"

Hee Sun sinsice gülümseyerek "Sadece bu mu?" diye sordu.

"Yüzünü de merak ettim. Gerçekten kötü mü diye. Maskeni çıkarabilirsin. Biz önyargılı değiliz. Seni dışlamayız."

Bu sefer derin bir nefes alıp "Üzgünüm. Gerçekten kötü." dedim. Evet, gerçekten kötü. Eğer yüzümü görürlerse kesinlikle şok geçirirler panikleyip ne yaptıklarının farkında olmadan, bunu istemeseler bile videoya çekecekler beni.

"Peki, sen bilirsin. Teklif var zorlama yok."

"Teşekkür ederim."

Bir süre ortamda sessizlik oluştu. Ardından telefonumun ekranını açıp saate baktım. Saat 11'e geliyordu. Ve son otobüs 11'deydi.

"Hee Sun. Gitsek iyi olur. Son otobüsü kaçırmak istemiyorum."

"Peki. Görüşürüz arkadaşlar."

"Görüşürüz."

"Hee Sun. Koş. Yoksa yetişemeyeceğiz."

"Tamam."

Durağa az bir mesafe kalmıştı ki otobüsün son yolcuyu alarak uzaklaştığını gördük. Ona ulaşamayacak kadar uzak hayal kırıklığına uğrayacak kadar yakındık.

Seven TimesWhere stories live. Discover now