Gizlilik

29 8 0
                                    

Bölüm yağmurları başlasın. Pek uzun süreceğini sanmıyorum ama hayırlısı. Üç bölüm kesin var. Sonrası Allah kerim.

Yeni bölümü bu akşam atarım. Unutmazsam ya da uyuya kalmazsam.

İyi okumalar.📚📖

〰️〰️〰️

Rhee Hee'nin üzerini örtüp kahve yapmaya gittiğimde saat dörttü. Eminim kızlardan ve dans eğitmenimizden çok azar yiyecektim. Hatta kahvaltım azardan oluşacaktı.

Büşra'ya kahvesini götürdüğümde "Sen yat. Zaten siz çalışıyorsunuz. Ben gündüz uyuyabilirim." dedi.

Kafamı iki yana sallayarak "Hayır, olmaz." dedim.

"Bak yemin ediyorum gözüm gibi bakacağım. Bitirir bitirmez bilgileri yedekleyeceğim. Zaten yedeklediğimi bilgileri ara sıra güncelliyorum. Hatta istersen işim bittiği zaman seni uyandırın flaşı veririm sana sen artık onu ne yaparsın orasını bilmem ama ne olur yat."

Uykulu bir sesle "Tamam. Ama uyandır. Ne olursa olsun. Uyanmazsam gerekirse yüzüme bir kova su dök ama uyandır." dedim.

"Tamam" diyerek beni onayladı.

Rhee Hee be benim bu evdeki odamız olan orta girdim. Bu odada duvar kenarlarına iki yatak yerleştirilmiş yatakların ortasında bir bilemedin bir buçuk metre boşluk vardı. Araya ortak kullanılmak üzere bir tane komodin konulmuş, yatakların uçlarında biraz boşluk bırakarak konulmuş pek de büyük olmayan iki tane eski dolap vardı. Buradaki kıyafetlerimiz genel olarak dışarda gizli takılabileceğimiz türden kıyafetlerdi.

Rhee Hee uyuduğu için sessizce üstümü değiştirip yerime yattım. Kafamı yastığa koyar koymaz gözlerim kapanmıştı.

20 şiddedinde vücudum sarsılırken gözlerimi açmakla cebelleşiyordum. Önce oturdum ve gözlerimi ovuşturarak açmaya çalıştım. Gözlerimi açmıştım fakat görüşüm iki dakika sonra gelmişti. Boğazımı ıslatmak amacıyla yutkunduktan sonra karşımda oturan Rhee Hee'ye "Ne oldu?"diye sordum.

"Saate bak."

Etrafına bakındım. Odada saat yoktu, yatağın ucunda oturduğum için telefon daulaşabileceğim uzaklıkta değildi. "Kaç ki?"

"Saat 10'a geliyor."

Geç kaldığımızı anlayarak "Tamam." dedim sadece.

Banyoya giderken "Büşra nerede?" diye sordum.

"Uyumuş."

Telaşla "Flaş nerede?" diye sordum.

Ellerini iki yana açarak "Bilmiyorum." dedi.

Banyodan fırlamamla bilgisayar odasına girmem bir oldu. Bilgisayar kasasının USB girişlerini kontrol ederken bir şey bulamayınca el atıp açtığım çekmeceyi kurcalamaya başladım. Çekmeceyi yerine ittirip monitörlerin arkasına baktım. Ama hiç bir şey yoktu. Endişe ile ayaklarıma bakınca masanın altındaki çöp kutusunu gördüm çop kutusunu çekip arkasına baktım. Ama hala yoktu.

Telaşım artmış şekilde bilgisayar odasından fırlayıp bu sefer kendimi kendi odamıza attım. Önce komodinin altını üstünü ve çekmecelerini kontrol ettim. Boştu. Artık nefesim kesilmeye, vücudum buz kesmeye başlamıştı. Başım dönmeye başlarken elimi yastığı attım. Havaya kaldırıp altına baktım. Aşırı rahatlamışlıkla, telaşın üstümde oluşturdu etkiler sanki vücudundan ruhum çıkıyormuşçasına gidince kendimi yatağa attım.

Pek geçmeden kalkıp üstüme spor bir şeyler giyip hızlı bir şekilde hazırlanırken Rhee Hee de öyle yaptı. Yoldan üçgen kimbap alıp hızlı adımlarla yürürken kahvaltımızı da yapıyorduk.

Seven TimesWhere stories live. Discover now