66.Bölüm: 'Zaman'

Start from the beginning
                                    

İkimizde birbirimizden ayrı zor günler geçiriyorduk. Hem bence, yeterdi bu kadar acı çekmek. Zamanımızı boşa harcamamalıydık. Geçireceğimiz eşsiz zamanlar, anlatıp gülmekten öleceğimiz anılar edinmeliydik.

Tamam, kabul ediyorum o anı asla unutmayacaktım ama şimdi düşününce Burak da olmasını istemezdi eminim. Beni sevdiğini biliyordum çünkü. Bizim bu ayrılığa ihtiyacımız vardı. Birşeylerin yerine oturması için, birbirimize olan sevgimizi anlamak için ve bu kadar ders yeterdi bize.

Ayrıca tabi ki kendini sigaraya ya da alkole vermemişti kendini, çünkü gerizekalı değildi.

Zaten, barışsak bile gösterecektim ona gününü. İlk o kızdan başlayacaktım işe. Sonra, Burak'ı canından bezdirecektim. Derin bir nefes aldım.

"Tamam... Madem eskisi gibi olmak istiyorsun, açıklama yap. Mantıklı, ikna olabileceğim birşeyler söyle." Umutla baktı gözlerime. Umarım ikna edebilirdi beni.

"İnan böyle olmasını istemezdim. Ben o sırada sana bakınıyordum, birşeyler söylüyordu ama inan doğru dürüst dinlemiyordum bile. Ona bakmıyordum bile. Kabul, hatalıyım ama beni yokluğunla cezalandırma n'olur." Burak'ın gözünden bir damla yaş süzüldüğünde, boğazım düğümlendi. Daha fazla dayanamayacaktım sanırım.

Burak, Hakan abinin tersine oldukça duygusal biriydi.

"Ağlama."

Bir adım daha attım ve kollarımı Burak'ın boynuna doladım. Bir süre sonra onunda kollarını belimde hissettim.

Bana da bir ağlama isteği geldiğinde, göz yaslarımi tutmadım.

Buraktan ayrıldığımda, göz yaşlarımı silip, gülümsedim. Mutlu bir gülümsemeydi bu. Huzur doluydu.

Burak'ın omzunda bir el gördüğümde kaşlarımı çattım ve daha dikkatli baktım, Burak da elin sahibine döndü. Abimdi. Kabul, Burak için fazlasıyla korkuyordum şu an. Nereden geldiğini bilmediğim abim, Burak'a yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Gülü seven, dikenine de katlanır aslanım." diyip, Burak'ın tam suratının ortasına yumruğunu indirdi. Hakediyordu da zaten bence.

"Hele ki kendini affettirdin. Yoksa, yapacağımı biliyordum ben sana." Burak başını kaldırıp, Yiğit'e baktığında mal gibi sırıttığını farkettim. Tabi, onun kafası rahattı. Emirhan abi, benim abim gibi değildi. Emirhan abi yumuşak başlıydı ama benim abim, fazla soğukkanlıydı, beni kıskanıyordu ve Burak'ı dövmeye yer arıyordu.

Gerçi haketmişti. Azıcık dövse birşey olmazdı, hem barışmıştık zaten. Gizli gizli onu sorup, onun için korkmama gerek yoktu artık. Mutluluğuma hiç birşey engel olamazdı, bozamazdı.

≈Cansu'dan≈

~Üç Buçuk Ay Sonra~

Çalan kapının sesini duyduğumda, kızartmak için doğradığım patatesleri bıraktım ve elimi yıkayıp mutfaktan çıktım.

Kapıyı açtığımda, Hakan'ın salak gibi sırıtan yüzü ile karşılaştım ve abartılı bir şekilde göz devirdim. O günden beri Tuğce'yi fazlasıyla kıskandığımı ve Hakan'a sinir olduğumu söylemiş miydim?

Tuğce ve Hakan'ı rahat bir şekilde konuşabilmeleri için yalnız bırakmıştık ama benim aklım hala oradaydı. Tuğçe'yi kıskanıyordum sanırım.

Ayrıca, bu hikayede yanan da ben olmuştum. Sırf sevenleri kavuşturacağım diye yapmadığım maymunluk kalmamıştı. Hayır, maymun görse maymun olduğundan şüphe ederdi.

Tüm fotoğrafları Tuğçe'nin telefonundan çekmiştik. Eline büyük kozlar vermiştim. Beni, kesin sürekli o fotoğraflarla tehdit edecekti.

Tomurcuk Mahallesi| Tamamlandı.Where stories live. Discover now