48.Bölüm: 'Hakan ve Tuğçe'

11.5K 617 135
                                    

🎶Adamlar/Koca Yaşlı Şişko Dünya🎶


İyi okumalar...

48. Bölüm, 'Hakan ve Tuğçe'

≈Afife'den≈

Bu hayatta anlamadığım 3 şey;

1. Hint dizilerinde evin ortasındayken bile nereden geldiği bilinmeyen şiddetli rüzgar,

2. Ergenler ve davranışları,

3. Matematik.

Matematik hocasının zırvalamaları iyice bunalmama neden olurken, bıkkınca derin bir nefes aldım. Hayır cidden zırvalıyordu. Ders de anlatıyordu ama çoğunlukla zırvalıyordu. Sınıftaki kızlarla bile dedikodu yapan bir matematik hocamız vardı. Evet bu kadını günahım kadar sevmiyordum. (Y/N: BI MATEMATIK HOCAM VARDI ALLAH AFFETSIN HIC SEVMEZDIM ONU DUSUNEREK YAZMISTIM. AYNI BURADAKI GIBIYDI MANYAK KARI.)

Bir sonraki ders tarihti ve ben tarih dersini cidden çok severdim, ki gelin görün kitabımı unutmuştum. Anneme son dakika arayıp, haber vermiştim aslında, umarım kitabımı bir şekilde getirir ya da gönderirdi.

Cidden berbat bir gün geçiriyordum. Sabah geç kalmıştım ve kızlara beni beklememelerini söylemiş, tek başıma gelmiştim. Okulun girişinde, bana takık müdürümüze rezil olmuştum. Müdüre şirin olduğunu düşündüğüm gülümsemelerimden atarken, buz tutan zeminde kayıp tam müdürün ayaklarının dibine düşmüştüm. Gerçekten rezaletti.

Kızlarla hepimiz aynı sınıftaydık. Aslında ayrı sınıflardaydık ama müdürümüzü bezdirip, ne yapı edip aynı sınıfta olmayı başarmıştık. En arka cam kenarında Irmak ve ben, hemen önümüzde Seher ve Güneş vardı. Güneş'in can kulağıyla dinlemesine göz devirdim. Evet arkadaşlar bu kız okurdu.

Annem zaten benim ya davulcuya, ya zurnacıya gideceğimi düşünüyordu ve her anne gibi, düşük bir sınavım olsa 'Sen okumazsın, senden adam olmaz' diyordu. Sınavlarda yüksek aldığım zamanlar da 'ne yaparsan kendine, hayrına okumuyorsun' diyordu. Where is the ADALET?

Derslerim iyi değildi ama kötü de değildi. Matematik Allah'a emanetti zaten. Sıkıntıyla başımı sırama gömdüm. Sıkıntıdan ölecektim ve dakikalar geçmek bilmiyordu. Başını sıraya koymuş, boş boş bakan Irmak'ı dürttüm.

"Hıı?"

"Kalkda 'SOS' falan oynayalım ya, valla sıkıntıdan öleceğim." Bunu yapmayan öğrenciye öğrenci demezdim. Nasıl kahvehaneler tavlasız olmazsa, bir sınıfta 'SOS' oyunu oynamayan öğrenci olmadan  olamazdı.  Irmak bıkkınca göz devirip, başını sıradan kaldırdı.

Matematik defterinin arkasından bir sayfa açıp, gelişi güzel çizip, başlamam için kalemi uzattı. Kalemi elinden alıp, 'S' harfinin yanına bir 'S' de ben yazdım.
...

Tomurcuk Mahallesi| Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin