Özel

21.4K 760 37
                                    

Düzenlendi☑️

O an yaşadığım şokun etkisiyle. "Hocam saçmalamayın ben bu sınıftayım az önce Selim hocaya sordum."dedim.

Tuğba hoca"Elimdeki listede öyle yazıyor. Git bak gel istersen" dedi. Sinirlenmişti öyle bir tepki vermeme haksız da sayılmaz benden beklenmeyen bir tepkiydi bu. Bu adam beni böyle yapmıştı işte. Şaşkın, ne dediğiniz bilmez, aptal aşık olmuştum. Yani en sevmediğim kız tipi. Böyle olan arkadaşlarımı hep çok itici bulmuştum ama şimdi ben de o tip bir kız olup çıkmıştım. Sınıftan çıktım ve biraz şaşkın, biraz mutlu yani çok karışık duygular içerisindeydim ama en çok sinirliydim.

A sınıfın önüne geldiğimde derslerinin edebiyat olduğunu biliyordum. Selim hocanın ders programını ezberlemiştim. Gerçekten neden böyle bir şey yaptımıştım ki? Ben ki kendi ders programını ezberleyemezken onun programını hatta ek derslerini bile ezberlemiştim. Al işte daha şimdiden devasa bir aptallaşma kat etmiştim.

Sonunda tüm özgüvenimi toplayıp kapıyı tıklattım.

"Şey..." dedim.

Selim hoca hemen "Derse ne zaman geleceğini merak ediyorduk biz de." dedi, sonra yüzüne o gıcık gülümsemesini kondurup.

Kalbim pardon ama müsade edersen adama okkalı bir cevap vermem lazım. Mesala yerinde kalarak bana yardımcı olabilirsin. Çünkü resmen şu an küçük düşürülüyorum.

"Hocam kusura bakmayın ama sizinle az önce konuştuğumda c de olduğumu söylemiştiniz ama doğru hata bendeki siz c dediğinizde ben a anlamalıydım." dedim en gıcık ifademle. Sınıfın önünde ona böyle davranmama sinirlenip "Çantanı al ve çabuk gel." dedi. Ben de ondan aşağı kalmayan bir ses tonuyla "Tamam." dedim.

Çantamı alıp geldiğimde 2 yer boştu. Ben de fırsat bu fırsat diyerek erkeklere yakın olan yere kurulacaktım ki Selim hoca ani hareketle oraya oturmuştu. Sonuç olarak emelime ulaşamamıştım. Ben de sınıfta tek kız olan Serranın yanına oturmak zorunda kalmıştım. (Masa yarım ay şeklindeydi ve herkes böylelikle aynı masada oturmuş oluyordu) Allahım ya nasıl da kıskandı. Kıskanınca ayrı bir çekici oluyor. Bu sefer de kıskanmadıysa ben bu ilişkiler konusunda hiçbir şey anlamıyorum demektir.

Zil çaldığında sınıftan herkes çıkmış ikimiz kalmıştık. Son çıkan kim bilmiyorum ama sağolsun kapıyı kapatmıştı. Bu işime gelmişti. Hemen yerimden kalkıp yanına gittim.

"Bu ne demek şimdi? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bir ordayım bir burada. Kafam karıştı." dedim. Sinirliydim ve eminim bu sesime de yansımıştı. Benim aksime gayet sakin bir şekilde "Bak İpek ben sadece öyle yapmalıydım. Zaten yapacaktım da c sınıfında kalacaktın ama sana kıyamadım, benden soğu istemedim b.." hemen sözünü kesip "Ne demek bu şimdi ?" dedim.

"Bir şey demek değil ama sadece sen üzül istemiyorum. Sen benim için çok değerlisin ve burdaki çocuklarla aranda bir şey olsunda istemiyorum." dedi inanmıyorum resmen kıskandığını itiraf etti.

"Neden peki? Bence bir öğretmen öğrencisine karışamaz bu konuyla ilgili." dedim.

"Ben..." dedi.

Ve çat kapı açıldı mutlu anlarımın katili girdi içeri. Tabiki de Mira. Bu kız bir gün elimde kalacak. Ne diyecekti acaba? Ben ee ben ne? Uf merakımdan öleceğim şimdi. Bu kızın zamanlaması beni gerçekten çileden çıkarıyor.

Mira bütün gevşekliğiyle "Hocam sizinle bir şey konuşucaaam" dedi. Sen edebiyat öğretmenisin ağzını her daim en az iki karış açıp dudaklarını ördek gibi yapan bir kızla ne işin olur ? Hayır anlamıyorum kız güzelde değil. Simsiyah her daim karmaşık saçlar, sürekli düğüne gidiyormuşçasına yapılan makyaj, boyu ve kilosu fena değil ama gerçekten güzel değil kız. Tamam belki biraz çekici ama asla güzel değil. Yani kendimi övmeyi sevmem ama asla benim kadar sempatik olamaz. E tabi güzelde değil. Ayrıca güzel olsa bile kelimenin tam anlamıyla makyaj güzeli. Vazgeçemediği iğrenç pembe ruju ve artık ne kadar çok sürüyorsa topak topak olan rimeli bunun kanıtı niteliği taşıyordu adeta.

"Ama özeel" demesiyle sinirim iki katına çıkmıştı.

"Ne anlatacaksın çok merak ediyorum. Erkek bir hocaya bir kız öğrenci özel ne anlatabilirki?" dedim alaycı tavrımla. Selim hoca bana gülümsedi. Gerçi buna gülümsemek denirse. Utanmasa kahkalarla gülmeye hazırdı. Mira göt olmuştu. Resmen benim narin bir kız olan iç sesimi bile hakaret etmeye zorluyordu bu kız. Ses çıkaramadı, öylece kalakaldı.

Ben sınıftan çıktım. Koridorda Melike ile karşılaştık ve kantine çıkıp oturmuştuk. Ben Melike'ye Selim hocanın derste yaptıklarını anlatmaya başladım.

"Oo seninkine bak be. Az değil. Bir şeyi itiraf etmek istiyorum." dedi. Açıkçası heyecanlanmıştım. Sanırım yine patavatsızlık yapacaktı çünkü şu an yüzünde olan bu ifadeye genelde patavatsızlık yapmadan bürünüyordu.

"Söyle bakalım patavatsızlıklar kraliçesi."

Melike gülümsemiş ve konuşmaya başlamıştı. "Sen bana ilk hoşlandığını söylediğinde aranızda bir şey olacağına inanmamıştım ama artık o da sana bir şey hissediyor gibi geliyor." Ben de içten içe bir şeyleri biliyordum ama insan en yakın arkadaşından duyunca bir ayrı oluyor. Sonuçta en büyük onay en yakın arkadaşın ağzından çıkandır.

"Bilmiyorum ama beni sevmese bile aramızın iyi olması hoşuma gidiyor. En azından birbirimize uzak değiliz. Her istediğim zaman yanında olabiliyorum, bu bile yeter. Bir de Mira olmasa her şey daha güzel olacak."

"Yine ne yaptı boyalı maymun?" Melike'nin bu söylediğiyle ikimizde kahkahalara boğulmuştuk.

"Bence artık ondan böyle bahsetmeliyiz. Çok yakıştı bu isim."

"Boyalı çıyan daha iyi olur canım."

"Aynen." dedim gülerek.

"Ee ne yaptı bizim boyalı çıyan?"

"Biz ne zaman yakınlaşacak olsak pat diye bitiveriyor ortada."

Arkamızda bir el hissetmemle çığlık atmam bir olmuştu.

Arkamı döndüğümde Selim hoca kahkalarla gülüyordu. Melike de ona eşlik etmişti. Selim hocanın hobisi haline gelmişti beni korkutmak. Sitem ederek "Bir benim hoşuma gitmiyor sanırım" dedim.

Gülmeye devam ediyorlardı."İyi iyi gülün,hiç çekinmeyin zaten" dedim. Ben de onların gülüşlerine dayanamayıp gülmeye başlamıştım. Kısa bir süreliğine göz göze geldik. Selim hoca bir süre sonra gülmeyi bırakıp bana döndü ve "Seninle bir şey konuşacağım ama özel" dedi göz kırparak.

Hocama Aşık Oldum (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin