Fedakarlık

5.9K 261 86
                                    

Çok özür dilerim ama tatildeydik ve bende biraz dinlenmek istedim. Bu bölüm pek içime sinmedi ama bir daha ki bölüm bomba. Bu bölüm AysunCineviz  evvalCineviz seydaipeeek ' e gelsin. Bol bol yorum lütfen kuzularım 😘😘



Selim ve İpek'in ayrıldıkları gün

Oğuz başlarda benim arkadaşımdı. Daha sonra iki arkadaş gibi yakınlaşmaya başladık ya da ben öyle olduğunu sandım. Oğuz'a hep bir arkadaş gözüyle baktım onunda bana hep öyle baktığını düşündüm, Selim'in uyarılarına rağmen. Her zamanki gibi burnumun diki adlı yolu tercih etmiştim. Evet ve sonuç olarak bu yolun sonu da çıkmazdı. Çıkmazda tek başıma kalmakla yetinmemiş bu sefer Selim'i de peşimden sürüklemiştim. Acı çekecektim bunu biliyordum. Bunun sebebi içsel acımdan çok Selim'in acı çektiğini görmek ve bunun sebebinin ben olduğumu bilmem olacaktı. Bu acıyı bir şekilde atlacağından emindim ya da öyle olmasını umuyordum. Bu acıyı atlatamasa bile bir yerlerde nefes aldığını bilmek bile bana yeterdi.

Herkes benden nefret edecek en çok da Selim ama aslında benim yaptığım bir aşığın yapabileceği en büyük fedakarlıktı. Onun için ondan vazgeçiyordum. Kaç kişi bunu yapabilir ki ? Gerçi kim aşık olduğu adamın onsuz yaşaması yerine bir mezarın başında ağlamayı tercih eder ki. Bir aşık için en zoru o olmadan yaşamaktır. Bu bir nevi cehennemi yaşamaktır. Ben iki türlü de cehennemi yaşayacaktım. Önemli olan Selim için en iyi olanı seçmemdi. Oğuz iki seçenek sunmuştu.

'Ya Selimle geçireceğim bir iki mutlu günün ardından bir mezarın başında ağlayacaktım.'

'Ya Selim'den kendimi yavaş yavaş soğutup ayrılacaktım.'

Her iki türlü de sonuçta Oğuz'un olacaktım. Bir lise öğrencisi nasıl bu kadar cani olabilirdi. Ya da herhangi bir insan hem sevdiğini söyleyip hem de sevdiğinin canını bu kadar yakardı ki. Oğuz'un bana duyduğu şey sevgi veya aşktan çok uzak bir duyguydu. O beni takıntı haline getirmişti. Bundan emindim çünkü hiçkimse sevdiği birinin canını böylesine yakacak bir şey istemezdi.

Kafamda kurguladığım ayrılık senaryosunu uygulama vakti gelmişti. İlk defa Selim'e gideceğimi bildiğim halde içim kıpır kıpır değil aksine bir ölünün kalbi kadar soğuktu, hissettiğim acıyı saymazsak. Ayaklarım ilk defa geri geri gidiyordu. Adımlarımı güçlükle atıyordum. Güçlüklerle bu güne getirdiğimiz ilişkiyi saçma sapan birinin tehditleri yüzünden bitirecektim. Oysaki bizi ne ailelerimiz, ne dışarıdan müdahele eden yabancıların ayırmaya gücü yetmemişti. İlk defa bizi bizle sınamışlardı. Oğuz'un Selim'e zarar vereceğinden emindim. Yaptığı tüm o korkunç şeylerden sonra nasıl emin olmazdım ki.

Başından beri Selim'i dinlemeliydim ama artık çok geçti. Selim'in kapısına geldiğimde kapıyı çalmadan ezberlediğim saçmalıklarla dolu ayrılık metnini bir kez daha tekrarladım. Ben konuşmayı bitirdiğimde Selim konuşmaya başladı. Kendimi tutuyordum. Ağlayamazdım, ağlarsam her şey anlaşılırdı. Dişlerimle yanaklarımı ıssırıyordum. Böylece oradaki acıya odaklanıp ağlamamı engelleyecektim. Selim konuştuğu sırada ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bunu görmek içimde fırtınalar kopartıyordu. Gözünden yaş geldiğinde kendimi olduğum yere sabitledim, yoksa gidip göz yaşlarını silip boynuna sarılacaktım. Eğer bunu yaparsam ondan hiç kopamazdım. Tuttuğum gözyaşları gözlerimi yakmaya başlamıştı. Gözlerimi ayaklarıma kenetleyip. Canımı yakan birkaç gözyaşını özgür bıraktım. Selim ağladığımı anlamasın diye evden çıkmadan sürdüğüm yaklaşık bir parmak kalınlığındaki fondoten sayesinde kafamı kaldırsamda ağladığım belli olmuyordu. Yüzüme donuk ifademi koyup sabitlemeye çalışıyordum.

Hocama Aşık Oldum (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin