Acı

6K 239 73
                                    

Elimden geldiğince hızlı bir bölümle geri geldim ama kötü bir haberim var ama anlayışla karşılamanızı bekliyorum. Zaten son 7-8 bölüm ve ben bu süreci uzatmak istiyorum. Final bölümü 5 martta gelecek. Final bölümü gelmeden de düzenleme yapmak istiyorum. Bu yüzden hikayemiz bir süreliğine ara verecek ama hafta sonları eski bölümleri güncelleyeceğim. Bu yüzden takipte kalın, hem ilk bölümleri hatırlarsınız. Bu bölüm TuanaAkin4 ve mrsbrc ye gelsin. Vote ve uzun uzun yorumlar beklenir yazarınız tarafından :)


Selim

İçimdeki bu his terkedilmişlik ve yüz üstü bırakılmışlıktı. Ben aşık olduğum kadına kavuşmaya gelmişken işittiklerim canımı yakıyordu. Kulağıma değen her sözcük kalbimi bulmamak için savaş veriyordu ve savaşı kaybettiklerinde ise vücudum acı ile kaplanıyordu. Bir edebiyatçı olarak şu ana kadar birçok kez kullandığım bir tabiri yaşıyordum. Acıyı iliklerime kadar ilk kez hissediyordum. Bedenimin hakimiyetini de ilk kaybedişimdi bu. Mantıklı yanımın ise beni kalbimle ilk kez baş başa bırakışıydı. Peki ya gözlerim? Onlar daha önce ağlayamamanın acısını hiç bu kadar hissetmiş miydi? İlk kez bu kadar güzel sevmiştim ben. Bu kadar güzel, bu kadar derinden...

Bir an duraksadım ve onu sevmeyi bırakmalıysam o koca boşluğa ne koyacaktım? O koca boşluğa... Sorun da buraydı, onu sevmeyi bıraktığımda nasıl yaşanacağını unutmuştum işte. Sanki hayata onunla gözlerimi açmış ve onunla da yumacakmışçasına yaşadım. Bu yüzden ben Selim olmayı unutmuş sadece İpek'e aşık adam olmuştum. Bu sırada iki defa yutkundum, üçüncüsünün gelmesinden korkarken ağzımdan çıkan kelimeler üçüncüsünü engellemişti.

''Yüreğinde hissedersen mesafe yoktur.'' Sesim biraz ağlamaklıydı.

''Belki de seni artık yüreğimde hissedemiyorumdur.'' Hiçbir söylediği bu kadar canımı yakmamıştı.

"Ya da daha kötüsü kimse sevmesin diye seni en derinlerime saklarken büyük bir detayı es geçmiştim. Ben seni herkesten sakınırken senin o derinlerden kaçmak isteyip başkasını seveceğin gerçeğini göz ardı etmiştim."

"Selim bu ayrılığın sebebi ben değilim."

"Kim?" dedim kendime sorarmışçasına sessizce.

"Mesafeler..."

"Ben seni sol yanımda hissederken sen ne mesafesinden bahsediyorsun?" Daha fazla yalan atmasına göz yumamazdım çünkü bu bir sevenin sözleri değildi ve bunu da en iyi başka bir seven anlardı. Deli gibi seven ben...

"Ben bitsin istiyorum. Nedeni sorgulanmadan. Bak bu benim için de kolay değil ama en iyisi bu. Benim incinmeyeceğim tek karar ve mutlu olacağım."

"Madem ben sana mutluluk veremiyorum, git o zaman sevgili." Hangi aşık vazgeçmezki sevdiği için sevdiğinden. Tabi vazgeçmenin anlamı bir aşık için bambaşkadır. Vazgeçmek onu sevmekten vazgeçmek değildir ya da kokusunu içine çekmekten vazgeçmek de değildir çünkü her zerresini aklına kazımışken bu mümkün değildir.

"Hoşçakal Selim." Hoşçakal hiç bu kadar anlam yüklenmiş miydi daha önce? Peki ya ismim? İsmimin söylenmesi bu kadar canımı yakmış mıydı?

Dilim varmamıştı hoşçakal demeye, onunla vedalaşmaya. Öylece yanımdan geçip gitmişti. Eğer bana karşı hala en ufak bir şeyler hissettiğini bilsem tutar kolundan bırakmazdım ama şimdi yapamazdım. Beni sevmediğini bile bile olmazdı.

Hocama Aşık Oldum (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin