Gözlerimi Kumsal'dan ayırıp siyahlar içerisindeki kişiye baktım. Kumsal'ı bahsettiği vampir? Beynim olanları anlamakta zorlanıyordu. Neden o vampirin kokusunu alamadığımı, neden Kumsal'ın ona sarıldığını, neden Kumsal'ın adımı bağırdığını bilmiyordum. Ama bildiğim tek bir şey varsa o da o vampiri buradan uzaklaştırmam gerektiğiydi. Onu Kumsal'dan ayırıp gerekirse de öldürmem gerekiyordu. Koşarak onlara doğru ilerledim.

Kumsal beni fark etmiş olacak ki vampirden ayrılıp arkasına baktı. O gözlerini irileştirirken ben çoktan onların yanına gelmiştim bile. Hiç beklemeden vampirin üstüne atladım. Yere düşmesiyle kapşonu açıldı. Karşımdaki kişiyle bir an afalladım.

Aaron... Neden şuanda buradaydı? Kumsal'ın onu görünce mutlu olup sarıldığını anladığımda sinirlerim üst seviyelere taşındı. Şu vampir bozuntusunu öldürmek istiyordum. Kafasını boynundan ayırıp kanların fışkırmasını izlemenin keyfini yaşamak istiyordum. Pençemi kaldırıp aklımdakileri gerçekleştirecekken sol eliyle pençemi yakaladı ve beni geriye savurdu. Anında toparlanıp tekrar ona saldırmak için hamle yaparken Kumsal'ın çığlıklarını işitiyordum. Sinirden gözüm dönmüştü.

Ve o an olan oldu. Ben Aaron'ın üstüne atlıycakken Kumsal araya girdi. Sağ pençem Kumsal'ın bedenine saplanırken ben sadece şaşırmakla kalıyordum. Vücudumda başka duyguya yer yokmuş gibi, şaşırmaktan başka yapabileceğim bir şey yokmuş gibi.

Pençelerimi hemen çektim ama çoktan iş işten geçmişti. Birisi tarafından yere itildim fakat bunu umursayacak durumda değildim. Yaptığım hata beynime kanser gibi işliyordu. Yerden doğrulup öylece Kumsal'a baktım. Elleri karın boşluğundaydı ve gözleri benim üstümde. Gözlerindeki hayal kırıklığı beni bitirmişti. Ben yıllardır aşık olduğum, canımı dahi verebileceğım kızın canını mı almıştım?

Pençelerimin çok derine saplanmamış olması için dua ederken Kumsal dizlerinin üzerine düştü. Aaron hemen onu yerden kaldırıp kucağına aldı. Tabiki itiraz etmedim. Edemezdim de. Öyle bir hakka sahip değildim. Kumsal hiçbir zaman beni sevmemişti. O aptal vampiri seviyordu. Ve ben sırf kıskançlığımdan, sırf Kumsal sevdiği vampire sarılıyor diye yaptığım şey akıl alır değildi. Vicdan azabı beni yakıp kavururken sadece izliyordum. Aaron bana aşağılayıcı bir bakış atıp gözden kayboldu. Bense orada yapayalnız kaldım. Beni can yakan duygularımla başbaşa bırakmışlardı. Kumsal şuan Aaron'ın yanındaydı ve umarım ki Aaron onu kurtarmanın bir yolunu bulurdu.

Bundan nefret etmiştim. Tüm umutlarımı bir vampire bağlamak beni çok ezik hissettirmişti. Ne kadar bundan nefret etsem de şuanda Kumsal'ın Aaron'ın yanında güvende olduğunu biliyordum. Belki de Kumsal'ın yanına hiç gelmemeliydim. Onu her zaman yaptığım gibi uzaktan izleyerek zamanımı doldursaydım ne olurdu sanki? Ben gerçekten onun beni seveceğini inanmıştım. Çok aptalım. Onun başında beladan başka bir şey değilim.

Buna rağmen Kumsal'ın benimle birlikte kalmış olması onun için zarardı. Onu öldürmüş olabilirdim. Ben sevdiğim kızı öldürmüş olabilirdim. Onu güya vampirden kurtarıcaktım ama onu tamamen vampire teslim etmiştim. Hem de ağır yaralı bir şekilde. Acı bir şekilde uludum ve insana dönmüştüm. Çıplaktım evet ama umrumda değildi. O şekilde dağ evine yürümeye başladım..

Aaron'ın ağzından;

Kumsal'ı ormandan hızlıca çıkardım. Onun ağladığını görüyordum ve onu birkaç kere gözlerini kapatmaması konusunda onu uyarmıştım. İnsanların beni fark edemeyeceği yolları tercih ederek sonunda en yakın hastaneye ulaştım. Çok uzun sürmemişti en fazla bir dakika ama Kumsal'ın midesi fena halde bulanıyordu. Alışık değildi ve değişim geçirene kadar da alışamayacaktı.

Hiç beklemeden hastaneden içeriye girip Kumsal'ı bir sedyeye yatırdım. Acil ameliyata alındı.

Ölmeyeceğini bildiğimden rahattım. Kumsal diğer insanlar gibi değildi, olamazdı. O bir melezdi. Belki şuanda yaraları bir insanınkiyle aynı hızda iyileşiyor olabilirdi ama böyle yaralarla da ölecek değildi.

Hastanenin boğucu havasından kurtulmak adına kendimi dışarı attım. Ameliyatın bitmesini beklerken önüme gelen bir banka oturdum.

Uzun süredir ortalarda yoktum. Neden mi? Çünkü Kumsal gerçekten beni etkisi altına almıştı. Benim asla olmaması gereken zayıf noktam haline gelmişti. Böyle bir şey benim için olamazdı. Benim gibi birisinin zayıf noktasının olması tek kelimeyle ölüm demekti.

Güçlü olduğum için beni öldürmek istiyenlerde haliyle fazlaydı. Ve eğer ki benim bir zayıf noktam olduğunu öğrenirlerse üstüne giderlerdi. Sürekli Kumsal'a zarar vermeye çalışırlar ve beni tehdit ederlerdi. Bu yüzden Kumsal'dan uzaklaşmalıydım. Bu Kumsal için de benim içinde gerekliydi.

Ama tabiki bunu yapmak için tek nedenim bu değildi. Ben sadece böyle bir nedenden dolayı korkaklık yapıp Kumsal'ı bırakmazdım. O gün.. Kumsal'ın aptal gibi bileklerini jiletlediği gün ne kadar kabul etmek istemesem de kalbimde bir sancı hissetmiştim.

Tabiki bunun ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. Bundan yaklaşık 127 yıl önce güçlü olmadığımı ve sonradan güçlendiğimi söylemiştim. Sıradan bir vampirin güçlenmek için yapabileceği yalnızca iki şey var; bir melezin kanını içmek, ya da kara büyü kullanmak.

Ayrıca olası olan 3 çeşit melez türü vardır. Vampir-insan, kurtadam-insan ve vampir-kurtadam. Bir melezin olması tehlikeli görüldüğü için bu ilişkiler yasaklanmıştı. Bunlardan en güçlüsü vampir ve kurtadam ikilisi. Ama bilindiği üzere vampirler ve kurtadamların birlikte olması düşünülemez bile. Birbirlerinden nefret eden bu iki ırk birlikte olmazlar.

Kumsal ise bir vampir-insan melezi. Ama tabi o zamanlar ne herhangi bir melez ne de Kumsal vardı. Kara büyü bir melez kadar işe yaramasa da diğer vampirlerden daha güçlü olmama yetmişti. Ama bu yeterli değildi. Benim konsey üyelerinin de üstüne çıkmam lazımdı. Onların da bana itaat etmesi lazımdı. Benim onlara değil...

İlk başta kara büyü için bana gönlünü kaptırmış bir büyücüyü kullandım. Kara büyü ne kadar yasak olsa da benim için yapmıştı. Ve tahmin edebileceğiniz üzere kara büyünün mutlaka bir bedeli vardır. Hem büyücü için hem de benim için. Büyücüye ne mi oldu?  büyük ihtimalle o hala sürgündedir. Ne zaman döneceğini bilmiyorum, umursamıyorum. Onu kullanmış olmak ya da onun şuanda sürgünde olması bende en ufak bir vicdan duygusu uyandırmıyor.

Peki ya ben? Kara büyünün çeşitleri vardır. Ben güçlenmek için olanını kullandım. Bunun bedeliyse asla ama asla aşık olamam. Eğer ki birine karşı en ufak bir hoşlantı dahi hissetsem kalbim sızlıyor. Ve eğer aşık olursam kalbime binlerce ok saplanmış yada birisi kalbimi yerinden söküyormuş gibi çok keskin ağrı hissediyorum. Yani tabiki bunların hiçbirini daha önce yaşamadığımdan tam olarak bilmiyorum. Bunlar büyücünün bana anlattıkları. Ama en kötüsü de eğer aşık olduğum kişi için bir fedakarlık yaparsam küllere dönüşüp yok oluyorum.

Kulağa ne kadar kötü gelse de benim için sorun değil. Ben zaten o zamanlar Mira öldükten sonra kimseye aşık olmayacağından emin olduğum için bu şartı kabul etmiştim. Kumsal'ın kalbimde oluşturduğu sızıntı neydi bilmiyorum. Birden gelip geçti. Ama beni korkutmuştu. Bu yüzden ondan uzaklaşmak verilebilecek en iyi karardı.

O zamandan beri tek amacım konsey üyelerine hükmetmek ve hepsinden kurtulup vampirlerin bana itaat etmesini sağlamak. Tabiki bunlar için Kumsal'a ihtiyacım var. Onca yıl boyunca bu zamanı bekledim ve şimdiyse sadece 4 ay kaldı. Başarmam için sadece 4 ay kalmıştı. Onca zaman sonra 4 ay hiçbir şeydi. Tam dönüşüm geçirirken yani saat tam 12 de bunu yapmalıydım. Saat 12 yi geçerse ilk etkisini yitirir ama hala kanını kullanırsan güçlenebilirsin. Bu yeterli olur mu bilmem. İşimi şansa bırakmak yerine saat tam 12 de Kumsal'ın kanını almalıyım.

Ayrıca Kumsal'ın şuanda bana olan güveni benim lehime. Bana itiraz etmeden benimle geleceğinden eminim. Kalbimde artık o sızıntıyı da hissetmiyorum. Bundan emin olduğum için tekrar Kumsal'ın yanındayım. Bir daha böyle bir hata yapıp Kumsal'dan ayrılmayacağım.

Gülümseyip arkama yaslandım. Sadece 4 ay......

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin