14.bölüm git demeden gitmem...

6.1K 318 9
                                    

Efsun en çok ona gidip, Onsuz dönmekten korktu. Ona umut vermemesini diledi o an.

"Şu kapıları aç dondum."

Efsun suratını asıp arabanın arka kapısına gitti, o hâlâ telefonu kulağında tutarken Efsuna şaşkın bir ifadeyle bakıyordu.

"Tamam kapat."

Anahtarı cebinden çıkartıp kilidi açtı. Efsun suratını asıp arabaya bindi. Uraz da arabaya binip hemen arabayı çalıştırdı. Biraz bekledikten sonra ısıtıcının ayarını en sona getirdi. Arabanın içi ısındıkça Efsunun titremesi biraz daha sakinleşiyordu. Uraz montundan çıkarttığı sigara paketinden bir dal sigara alıp dudağına götürdü. Yanaklarının çukuru saniyeler içinde bir sonrakine davetiye çıkartıyordu.

"Isındın mı?"

Efsun aynadan ona baktığını hissediyordu. Efsun baktığı yerden çekmedi, cevap da vermedi .
Hoş sorsa ona ne oldu diye, ne diyecekti.
-Asya kim mi? Efsun kimdi asıl??.

"Efsun!" Uraz'ın sinirlendiği ses tonundaki tınıdan çok iyi anlaşılıyordu artık.

"Sana cevap vermeyeceğim."

"Sen bilirsin."

Uraz arabanın gazına köklediği gibi sahile gitti, birkaç araba daha vardı denizin o enfes mavisini izliyorlardı. İnsanlar arabanın içinde çay içiyorlardı. Bir adam arabanın yanına yaklaştı, adam bir şey demeden Uraz iki çay istedi. Adam 5 dakika içinde üstünde dumanı tüten iki çayla geldi. Hafifçe arkaya dönüp Efsuna baktı,

"Hadi öne gel."

"Burası iyi."

Onun istediği olmayacaktı, her zaman.

"Buradaki manzara başka gel, sonra yine geçersin"

Ses tonu yumuşak olsa da bakışları her an kaplana dönüşebilirdi. Efsun Sakince arabadan inip ön koltuğa oturdu, uzattığı çay'a dudaklarını götürüp bir yudum aldı, çay gibisi var mıydı ya. Gözlerini hafifçe kapatıp bir yudum daha aldı.

"Lezzetli yemek yapmayı nereden öğrendin? Annenden mi?"

Efsun, Uraz'ın söylediği şeye oturup ağlamak isterdi, kimsesizliğine, eksikliğine..

"Annemi ben 10 yaşımdayken kaybettim."

"Başın sağ olsun, ben bilmiyordum" Uraz şaşkınlıkla pişmanlık arasındaydı.

"Ölmedi ki."

"Ama kaybettim dedin."

"Ölmekten beter oldu, bazen keşke ölseydi dediğim çok oldu." gözü yine aksi gibi dolmaya başlamıştı. Ağlamayacaktı. Yutkundu anlatmaya başladı ondaki en acı hikayeyi.

"Annem ben 10 yaşımdayken, bir akşam okuldayken beyin kanaması geçirdi , bu ani olan kanama annemde olumsuz birçok şey bıraktı. Konuşmama, yürüyememe, tepkisizlik, beni tanıdığından bile şüpheliyim. Doktorlar iyileşmesi onun elinde demişleri ilk zamanlar , sonrasında annemin inatla tedaviye cevap vermemesi, bizim bütün umutlarımızı da alıp götürdü , babam ilk zamanlar her hafta gelirdi benimle, 10 sene boyunca geldi. Sonra annem tedavilere karşılık vermeyince gelmeyi bırakıp işlerine yoğunlaştı. Önceleri ayda bir gelirken sonra sene de bir'e düşürdü sonrada bir daha hiç gelmedi. "

Uraz dinlediklerinin etkisiyle Efsuna bakıp, çayından bir yudum aldı.

"Annen nerede şimdi?"

"Özel bir bakımevinde."

Başını aşağı yukarı salladı, kafasındakileri şekillendiriyordu sanki Efsun ile ilgili olan tüm kısımları.

"Ya senin Annen nerede?" Sıra Efsundaydı.

"Annem...."

Zorla yuttuğu tükürüğü yumru oldu boğazında.

"Annemle babam ben küçükken vefat etti, bizi amcam büyüttü. Bir kız kardeşim bir de abim var. Abimle kız kardeşim yurt dışında yaşıyorlar. Senede bir kere gelirler. Onun dışında da elle tutulur bir hayatım yok.

"Sen şanslısın, abinle kızkardeşin var, baksana bana kimsesizim."

Uraz hiçbir şey demeden elinde tutuğu bardağı kendi etrafında döndürüyordu. Efsun sustu, Yaralarını tamamen göstermeseler de, sızısını anlatmışlardı , bu alabilecekleri en iyi yoldu.

"Neden gitmedin bugün, gidebilirdin çok fazla zamanın vardı." Uraz , Efsunun gözlerinin içine baktı. Duymak istediklerinden çok görmek istedi.

"Sen istediğinde gitmek için kaldım." Efsun başını dik tuttu. Gerçekten de Uraz istemediğinde gidecekti.

Uraz gülümsedi, burnundaki nefes alışı değişmişti. Başını yana eğdi, dudaklarındaki burukluk nahoştu.

"Ya hiçbir zaman istemezsem."

"İsteyeceksin, sen kendi elinle göndereceksin beni."

Uraz Başını sağa sola hızla salladı, "Sanmıyorum."
Gözlerinin içi güldüğünde, bir anda düşündükleriyle ışığının rengi soldu. Onu korkutan neydi? Düşündükten sonra tekrar kelimelerini diline döktü.

"Ben sana git diyene kadar gitmeyecek misin Efsun?"

"Gitmeyeceğim"

Gitmeyeceğim demişti, eğer söylediği doğruysa Uraz'ı bırakıp gitmeyecekti. Peki Uraz, Efsuna ne kadar güvenebilirdi ki. Ya kaçmak için yapıyorsa . Ona güvenmek istiyordu. İlk onu gördüğünde bedenine sahip olmak istediğini söylemesi tamamen karşısındaki kadını korkutma amaçlıyken, şimdi hissettiği duygular onun elini kolunu bağlıyordu. Bir ömür ona dokunmadan sadece sarılarak bile geçirebilirdi. Ama bu gerçeği Uraz'dan başka kimse bilmiyordu, bilmeyecekti.

Artık Seninimजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें