56.Bölüm: 'T-shirt Meselesi'

Start from the beginning
                                    

Mükemmel!

Bıkkınca nefesimi dışarı verip, sırtımı yaslandığım duvardan ayırdım.

Kıyafetlerimi almak için merdivenlere yöneldiğim sırada kapı çaldı. Semra teyze açar diye birkaç dakika beklemiştim ama mutfaktan çıkmamıştı bile ve bu kapıyı çalan zat-ı muhteremin pek sabrı yoktu anlaşılan çünkü kapıyı kırmaya niyetli gibiydi.

"Geldim!" Üzerimi değişmeyi, kapıyı açtıktan sonraya erteleyip, çıktığım bir iki basamağı indim ve kapıya yöneldim.

Girişteki vestiyerin aynasından tipime baktığımda, hiç düzeltme gereği duymadan başımı kaşıyarak kapıyı bıkkınca açtım.

"Patlad- s*kt*r!" Gördüğüm kişi ile sesli bir şekilde küfür ederek, kapıyı hızla geri kapattım. Kapının diğer tarafından gelen boğuk ve acı sesten anladığım kadarıyla, kapıyı tam anlamıyla yüzüne çarpmıştım.

Dün olanlardan sonra değil Ateş'i görmek, sesini bile duyunca öncekinden daha tuhaf hissediyordum. Önceden bu kadar dert olmuyordu bu isimsiz duygular. Adı geçince bile bir şeyler oluyordu.

Ha birde beni kendi t-shirtüyle görmesi vardı tabi!

Tam anlamıyla malım!

Bıraksaydımda kırsaydı kapıyı da beni öyle görmeseydi.

"Ne oluyor yine lan? Allah aşkına benim senden çektiğim nedir?" Ateş'e meydan dayağı atmış gibi hissediyordum artık. Kulağımı kapıya dayayıp, duyabileceği bir şekilde bağırdım.

"Çok acıdı mı ya? Kusura bakma birden şey yapınca öyle oldu."

"Kapıyı açsan mı artık?" Birden basan heyecanla alt dudağımı ısırdım.

"Niye ki?" Daha malca bir soru bulamadın mı Cansu?

"Çünkü kapının ya da duvarın içinden geçemiyorum. Bunu yapamadığım için de ayrıca özür dilerim." Ateş'in alayla söylediği şeye göz devirdim. Semra teyze neredeydi hem Allah aşkına? Beni gerçekten böyle görmesini istemiyordum ama ya!

"Kızım açsana kapıyı, ağaç oldum burada!" Kapıdan biraz uzaklaşıp, elimi kapının koluna koydum ve indirerek, yavaş bir şekilde kapıyı açtım.

Alnını ovalayarak, ters bir bakış attı ve içeri geçmek için adım attı. Aklına bir şey gelmiş gibi bir hışımla bana döndü. Gözlerimi istemsizce kapatıp, dudaklarımı birbirine bastırdım ve yaslandığım kapının eşiğine iyice yapıştım.

Ateş'in öksürük sesini duyduğumda, tek gözümü yavaşça açıp çaktırmadan baktım.

Ateş ise gözlerini kaçırıp, başını başka bir yere çevirdi ve elinin tersiyle ağzını kapattı.

Bu biraz şey mi oldu ne... Tatlı?

Saçmalama Cansu?! Sanane kızım tatlılığından!

Ayrıca unutma.... o Ateş sen Su... Kabul iğrenç bir espriydi.

Boğazımı temizleyip, kızaran yüzümü yere eğdim.

"Ben en iyisi üstümü bir değiştireyim." Yüzüme bakmadan hafifçe başını salladı ve mutfağa doğru ilerledi. Bende kaçar adım merdivenlere yöneldim ve hızla Eylem'in odasına daldım. Eylem okulu olduğu için odasında yoktu. Kıyafetlerimde Eylem'in odasındaydı.

Ayrıca aşağıda ne olmuştu öyle?

O utanmıştı, ben utanmıştım... Ortaya da saçma sapan bir tablo çıkmıştı.

Utanınca gözüme bir farklı gelmişti, son zamanlarda hep öyle oluyor ya gerçi...

Düşüncelerimden ayrılıp, hızla üzerimdekileri çıkardım ve dünki kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Saçımı gevşek bir şekilde at kuyruğu yapıp, de4in bir nefes aldım ve odadan çıktım.

Tomurcuk Mahallesi| Tamamlandı.Where stories live. Discover now