45.Bölüm: 'Acıyla Yaşamak'

Ξεκινήστε από την αρχή
                                    

"Ondan sonracığıma, ben soracağım sana ilk kiminle çıktın diye, sen de bu kişinin ben olduğumu söyleyeceksin." Aklıma gelen şey ile gözlerimi kısarak Aras'a döndüm ve beklemediği bir şekilde adım attım. Bu sefer geri giden oydu.

"İlk kimle çıktın?" Aras ensesini kaşıyıp, gözlerini kaçırdı. Bende gözlerimi kısarak, ona 'cevap ver!' bakışından attığımda, zoraki bir şekilde gülümsedi.

"İlk kez Farukla çıkmıştım ama o sayılmaz sonuçta." Faruk abi ile mi çıkmış?

"Ne?"

"Doğru duydun." Büyük bir kahkaha attım. Ay bir de Faruk abiyle çıkmış! Neyse en azından bir kızla çıkmamış. Gülerek başımı başka bir yere çevirdim.

"Tövbe tövbe." Sonra tekrar hatırlayıp, hunharca gülmek için rafa kaldırdım ve klişeyi anlatmaya devam ettim.

"Nerede kalmıştık? İşte ondan sonracığıma sen beni öp-" Bir dakika ne?! Öyle mi oluyordu? Kendi söylediğime kendi kendime öksürük krizine girdim. Yüzüm domatesten ayırt edilmeyecek bir şekilde kızardığı için Aras'a bakamıyordum.

"Devamını getirsene güzelim." Muzip bir gülüş ile bana bakarken gözlerimi kaçırdım ve hafifçe kolundan ittim.

"Zevzeklik yapma Aras!" Bu cümle artık kalıplaşmıştı bende sanırım.

"Yardım edebilirim istiyorsan?" Aras yaklaşmaya başlayınca, parmak uçlarımın üzerinde yükselip kimse var mı diye baktım ama şansıma tüküreyim ki yoktu.

Aras geldikçe ben geri geri kaçıyordum. Eşeğin aklına karpuz kabuğu sokarsan olacağı buydu! Belim demirlere değdiğinde, kaçacak yerimin kalmadığını anladım. İki kolunu da demirlere dayayıp, beni sıkıştırdığında, her zaman eninde sonunda bu duruma düştüğümüz için içimden salaklığıma küfür ettim. Rutin gibi bir şeydi artık.

Kalbim yine son hız atmaktan, durma raddesine gelmişti. Yüzlerimizin arasında santimler kala, bir cesaretle elimle Aras'ın yüzünü ittiğimde, demirlerden çektiği kolunu fırsat bilip, çıkmaya yeltendim ama bileğimden yakalamıştı. 'kaçışın yok' dercesine bakıyordu. Yüzünü ittiğim avcumundan öptüğünde eridiğimi hissettim. Bileğimden tutup beni kendine çekti ve yanağımdan öptü.

"Son cümlede ki klişeyide yaşadığımıza göre gidebiliriz artık." Ben dudağımdan öpeceğini sanmıştım ama...
...

"Bak düşersem tut beni, tamam mı?" Aras sıkıntılı bir nefes verip, bana içten bir şekilde gülümsedi.

"Güzelim yanında ben varım zaten ki düşeceğini bilsem neden binmene izin vereyim? Benimle de olsa binmene izin vermezdim."

Tren durduğunda içindeki insanlar indi ve sıra bize geldi. Hız trenine biniyorduk evet. En köşeye oturdum ve Aras'ın gelmesini bekledim. O'da biletleri verip yanıma oturdu ve elimi tuttu. Bir görevli başımıza boyunduruk gibi bir şeyi indirip, kemerlerimizi bağladı.

Yavaş yavaş hareket etmeye başladığında, 'korkularınızın üzerine gidin' adlı makaleyi okuduğum için kendime, yazdığı için yazara küfrettim.

En tepeye çıktığımızda gözlerimi sımsıkı kapattım, bildiğim tüm sureleri ve duaları sesli bir şekilde okudum. Hayat müşterek sonuçta, sure ve dua okuyarak ölmek daha hayırlı olur.

"Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim!" Aras'ın kıkırdadığını duyduğumda bu rahatlığına şaşıracak halim bile yoktu. Şu lanet şeyden hayırlısıyla inmek şu an tek hedefim.

≈Cansu'dan≈

"Sana emanetini getirdim." 

Elimde tuttuğum kutuya kısa bir bakış atıp Ateş'e doğru uzattım. Soru sorarcasına bakıp, kaşlarını çattı. Bir yandan da sanki ne olabileceğini tahmin edebiliyor, biliyor gibiydi. Yine de bozuntuya vermedi.

Tomurcuk Mahallesi| Tamamlandı.Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα