***

Sabah uyandığımda Aaron yanımda yoktu. Bileğimi kontrol ettim. Acısı hâlâ duruyordu. Aaron'ın tişörtünü çıkarıp düzgün bir sargıyla sardım. Hazırlanmak için banyoya gittim. Yerde kanlar görünce ilk başta korktum. Neyseki annem görmemiş. Hemen bir bezle silmeye başladım. Kurumuş kanları çıkarmak zordu ama sonunda bitirebilmiştim. Hızlıca hazırlandım. Bileğimin gözükmemesine özen göstererek gömleğimi her zaman yaptığım gibi kollarını sıvamadım. Servisin kornasını duyunca aşağı indim. Bulut'un yanı boş olduğu için onun yanına geçtim. Fark ettim de her zaman aynı yerde oturuyordu. Ve şuana kadar hep yanı boştu. Alaycı bir tavır takındı anında.

"Günaydın Kumsal. Ee nasılsın? Dünkü olayları sindirebildin mi? Çünkü sana sormam gereken sorular var. Diycektim ki artık benim ne olduğumu bildiğine göre bana biraz farklı davranırsın değil mi? Ne de olsa artık senin gözünde daha havalı biriyim. Yani bilirsin başka kimin bir kurt arkadaşı var ki?"

Kurt kelimesini fısıldayarak söylemişti. Bulut'un bu kadar kendini beğenmiş olduğunu bilmiyordum. Ağzım açık bir şekilde onu izledim. Konuşması bitince sıranın bana geldiğini anladım ama diyecek bir şey bulamadım.

"Sen ciddi misin?"

Somurtarak önünü döndü.

"Sadece şaka yapıyorum."

Onu gerçekten anlamıyorum.

"Günaydın bu arada."

Bundan başka konuşmadık. Okula gittiğimizde bir şekilde aklımı kurcalayan sorudan kurtuldum. Aaron'ın nasıl yaralandığını öğrenmiştim. Bulut'un anlattıkları rüyama çok benziyordu ve ben gerçekten hâlâ şoktayım. Nasıl olabiliyor bu? Kahin falan mıyım acaba? Aaron dün çok kötü gözüküyordu ama o yinede benim yaramla ilgilenmişti. Bu yüzden kendimi suçlu hissediyordum bir yandan. Onu tekrar görmek istiyorum. Ama benim onu bulmam imkansız. Onun benim yanıma gelmesi lazım. Umarım bugün gelir. Onu mutlaka görmem lazım.

4 ay sonra...

Serviste Bulut'un yanına oturmuş sohbet ediyorduk yine. 4 ayım hep böyle sıradan geçmişti. Olağanüstü hiçbir şey olmamıştı. Çünkü hayatımda Aaron yoktu artık. Aaron o günden sonra hiç gelmedi. Onu hiç görmedim. Oysaki onu en çok görmek istediğim zamandı. Onun gittiği günden sonra haftalarca onu düşündüm. 'Acaba öldü mü? Yarası çok kötüydü.' dedim. Ama o bir vampir. Bundan önce de çok kötü yaralandığı zaman olmuştu ama ölmemişti. Yine ölmemiştir. Yani öyle umuyorum. 3 ay sonra artık onun gelmiyeceğine inanmaya başlamıştım ve onu unutmam gerektiğine karar verdim bende. Hayatım normaldi. Tıpkı istediğim gibi. Yaprak zaten yoktu. Acaba ne oldu o kıza? Merak ediyorum. Yaprağın yerini Bulut çok da güzel dolduruyordu. Samimi iki arkadaştık. Hemen yanımdaki Bulut'a baktım.

"Bugün biraz suskunsun sanki. Ne oldu?"

"Bir şeyler düşünüyordum. Neyse önemli değiller zaten."

Gülümsedi.

"Bugün bir yerlere gitmeye ne dersin? Takılırız biraz."

"Olur."

Küçük çocuklar gibi ellerini çırptı. Onun böyle mutlu olduğunu görmek beni de gülümsetti.

Okul çıkışı Bulut'la küçük ama tatlı bir kafeye geldik. Dondurmalarımızı yiyerek sohbet ediyorduk.

"Tatilde ne yapıcaksın? Bir haftadan az kaldı."

"Hiç bilmiyorum. Sadece evde kös kös oturadabilirim."

"Bu çok sıkıcı."

"Evet biliyorum. Ama yapabileceğim pek bir şey yok. Sen ne yapıcaksın?"

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin